Atilla İlhan kimdir? Neden öldü? Atilla İlhan Şiirleri Ben Sana Mecburum Şiiri

Türk edebiyatının en önemli isimlerinden olan Atilla İlhan, ölümünün 13'üncü yıl dönümünde anılıyor. Vatandaşlar Atilla İlhan hakkında araştırmalar yapmaya başladı. Yapılan haberlerin ardından Atilla İlhan'ın hayatı, önemli şiirleri, kaç yaşında öldüğü araştırılmaya başlandı. Peki, Atilla İlhan kimdir? Şiirleri neler? Kaç yaşında öldü? Tüm detaylarıyla haberimizde...

Türk edebiyatının önemli isimlerinden Atilla İlhan, ölümünün 13'üncü yılı vesilesiyle çeşitli etkinliklerle anılacak. Yapılan haberlerin ardından Atilla İlhan'ın hayatı, önemli şiirleri, kaç yaşında öldüğü araştırılmaya başlandı. Peki, Atilla İlhan kimdir? Şiirleri neler? Neden öldü? Tüm detaylarıyla haberimizde...

Attilâ İlhan 15 Haziran 1925’te İzmir Menemen’de doğdu. Babası savcı Muharrem Bedrettin İlhan, annesi Emine Memnune Hanım’dı. Babası emekli olduktan sonra avukatlık yapmak için İzmir’i tercih edince, ilköğrenimini Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu’nda ve Karşıyaka Ortaokulu’nda bitirdi.

Babası Nedim’in şiirlerini, annesi roman okumayı severdi. Edebiyatsever bir ailenin çocuğu olan Attilâ İlhan'ın çocukluğu haliyle kitaplarla iç içe geçti. İlk şiir denemelerini henüz ilkokul üçüncü sınıftayken yaptı. Lise sonda amcasının kendisinden habersiz şiirini gönderdiği CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed ile pek çok ünlü şairi geride bırakıp ikinci oldu.

Attilâ İlhan, 1946’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Kısa süre sonra Beterlioğlu takma adıyla yazdığı destansı özellikler taşıyan şiirleri Yığın, Gün ve Yücel dergilerindeydi. Henüz 23 yaşındayken toplumsal duyarlılıkla yazdığı ilk şiir kitabı Duvar’ı kendi imkânlarıyla yayımladı. Özgürlük, yurtseverlik, özveri, barış, insanlık temalarını ele aldığı bu şiirlerde 2. Dünya Savaşı’nın gerilimini, sıkıntılarını ve çöküntülerini kaleme aldı.

Seçilmiş Hikâyeler, Kaynak ve Ufuklar dergilerindeki yazılarında “Bobstil ve alafranga” olarak adlandırdığı Garipçilerin karşısında yer aldı. 1954-1955’te Mavi dergisinde genç şairlerle beraber bu akıma karşı eleştiriler yazdı ve Maviciler diye bilinen toplumsal gerçekçilik akımının sözcülerinden biri oldu. Vatan gazetesinde 1953’ten itibaren sinema eleştirileri yazarak gazeteciliğe başladı.

Attilâ İlhan'ın sinemayla ilgisi bununla sınırlı değildi. Ali Kaptanoğlu takma adıyla Yalnızlar Rıhtımı, Ateşten Damlalar, Rıfat Diye Biri, Şoför Nebahat, Devlerin Öfkesi, Ver Elini İstanbul, Sokaktaki Adam”gibi 15’e yakın film senaryosu yazdı.

Sinemada aradığını bulamayınca 1960’ta Paris’e geri dönen, sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu inceleyen Attilâ İlhan, babasının vefatı üzerine İzmir’e yerleşti. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. 1968’de şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. Ünlü şair aynı yıl 15 yıl evli kalacağı Biket İlhan ile evlendi.

1973’te İlhan, Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığına başlayınca Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazdı. 1981’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti.

1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri döndü.

ATİLLA İLHAN KİMDİR?

15 Haziran 1925'te İzmir'in Menemen ilçesinde doğdu. 11 Ekim 2005'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. İzmir'de Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ve Karşıyaka Ortaokulu'nu bitirdi. Atatürk Lisesi'ndeki öğrenciliği sırasında Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Danıştay kararıyla eğitimi sürdürme hakkını kazandı. İstanbul'da Işık Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı.

6 yıl aralıklarla Paris'te yaşadı. Türkiye'ye döndü. Çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı. Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlığı'nı üstlendi. Ankara'da Bilgi Yayınevi Danışmanlığını yaptı.

Senaryolarında "Ali Kaptanoğlu" takma adını kullandı. Yeni Ortam, Dünya, Milliyet, Söz gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Yelken ve Sanat Olayı dergilerini yönetti.

İlk şiiri olan "Balıkçı Türküsü" 1941'de Yeni Edebiyat Dergisi'nde yayınlandı. "Nevin Yıldız" takma adıyla İstanbul, "Beteroğlu" takma adıyla Yücel dergilerinde şiirleri çıktı.

1946 CHP şiir yarışmasında "Cebbaroğlu Mehemmed" şiiriyle birincilik ödülü kazandı. Bu başarıdan sonra hızla tanınıp sevildi.

Genç, Yeni Nesil, Varlık, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikayeler, Kaynak, Ufuklar, Mavi, Yeditepe, Dost, Yelken, Ataç, Yön, Milliyet Sanat, Sanat Olayı gibi dergilerde şiirleri, deneme ve eleştirileri yayınlandı. Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girdi.

Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirine karşı çıktı. Mavi ya da Maviciler adıyla tanınan toplumcu gerçekçi şiir akımını başlattı.

Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirdi. Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkiledi. Yasak Sevişmek, Elde Var Hüzün kitaplarındaki şiirlerinde divan şiiri ve şarkılardan da yararlandı.

İlk iki romanı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez'den sonraki romanlarında tarihsel konulara ağırlık vermeye başladı. Bu tür romanlarında öz Türkçe akımına karşı çıktı.

Şiir:
Duvar (1948)
Sisler Bulvarı (1954)
Yağmur Kaçağı (1955)
Ben Sana Mecburum (1960)
Bela Çiçeği (1962)
Yasak Sevişmek (1968)
Tutkunun Günlüğü (1973)
Böyle Bir Sevmek (1977)
Elde Var Hüzün (1982)
Korkunun Krallığı (1987)
Ayrılık Sevdaya Dahil (1993)
Kimi Sevsem Sensin (2002)
Roman:

Sokaktaki Adam (1953)
Zenciler Birbirine Benzemez (1957)
Kurtlar Sofrası (1963/64)
Bıçağın Ucu (1973)
Sırtlan Payı (1974)
Yaraya Tuz Basmak (1978)
Fena Halde Leman (1980)
Dersaadet'te Sabah Ezanları (1981)
Haco Hanım Vay (1984)
O Karanlıkta Biz (1988)
Allahın Süngüleri-Reis Paşa (2002)
Gâzi Paşa (2005)
O Sarışın Kurt (2007)
Öykü:

Yengecin Kıskacı (1999)
Deneme-Anı:

Abbas Yolcu (1957)
Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler (1985)
Anılar ve Acılar:

Hangi Sol (1970)
Hangi Batı (1972)
Hangi Seks (1976)
Hangi Sağ (1980)
Hangi Atatürk (1981)
Hangi Edebiyat (1993)
Hangi Laiklik (1995)
Hangi Küreselleşme (1997)
Attilâ İlhan’ın Defteri:

Faşizmin Ayak Sesleri (1975)
Gerçekçilik Savaşı (1980)
Batı’nın ‘Deli Gömleği’ (Gazete yazıları, 1981)
“İkinci Yeni” Savaşı (1983)
Sağım Solum Sobe (Gazete yazıları, 1985)
Ulusal Kültür Savaşı (1986)
Sosyalizm Asıl Şimdi (1991)
Aydınlar Savaşı (1991)
Kadınlar Savaşı (1992)
Cumhuriyet Söyleşileri

Bir Sap Kırmızı Karanfil (1988)
Ufkun Arkasını Görebilmek (1999)
Sultan Galiyef (2000)
Dönek Bereketi (2002)
Yıldız, Hilâl ve Kalpak (2004)
Çevirileri:

Kanton'da İsyan (Malraux)
Umut (Malraux)
Basel'in Çanları (Aragon)
Senaryoları
Film Senaryoları:

Yalnızlar Rıhtımı (Lütfi Akad) (1959)
Ateşten Damla (Memduh Ün) (1960)
Şoför Nebahat (Metin Erksan) (1960)
Devlerin Öfkesi (Nevzat Pesen) (1960)
Rıfat Diye Biri (Ertem Göreç) (1962)
Ver Elini İstanbul (Aydın Arakon) (1962)
Televizyon Filmi

Paranın Kiri (1979)
Televizyon Dizileri

Sekiz Sütuna Manşet (6 bölüm) (1982)
Kartallar Yüksek Uçar (12 bölüm) (1984)
Yarın Artık Bugündür (1986)
Yıldızlar Gece Büyür (16 bölüm) (1992)
Tele-Flaş (13 bölüm) (1993)
Ödülleri:

1946 CHP Şiir Yarışması Birinciliği
1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Tutuklunun Günlüğü ile
1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile

ÖLÜM NEDENİ

Kardiyolojik sorunlar yaşayan Attilâ İlhan’ın 2004’ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 11 Ekim 2005’te İstanbul’daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.

BEN SANA MECBURUM 

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Habertürk, Show TV ve Bloomberg için dudak uçuklatan fiyat Can grubu kimdir, sahibi kim? Habertürk ve Show TV'yi satın alan Köpekler insanların cansız bedenlerini yedi, geriye kemikleri kaldı
Sonraki Haber