Ayhan Çarkın kimdir? Ayhan Çarkın itirafları nelerdi?
Susurluk davasında adı geçen tetikçilerden eski özel harekatçı polis Ayhan Çarkın yeniden gündem oldu. Çarkın zamanında ekranlarda yayınlanan Uğur Dündar'ın Arena adlı haber programındaki açıklamaları ile konulmuştu. Ayhan Çakır’ın itirafları ise sık sık gündemde yer almıştır. Peki, Ayhan çakır kimdir?
Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan dolayı tutuklu olarak yargılanan Susurluk Davası hükümlüsü eski özel harekatçı Ayhan Çarkın hakkında araştırmalar devam etmektedir. Susurluk Davasının kilit isimleri arasında yer alan Çarkın, Uğur Dündar'ın Arena adlı haber programındaki açıklamaları ile hafızalarda yer edinmiştir.
AYHAN ÇARKIN KİMDİR?
Ayhan Çarkın (1962, Erzurum) Türk özel harekât polisi. Susurluk davasında adı tetikçi eski özel harekatçı polis olarak geçmiştir. Kendisi Uğur Dündar'ın Arena adlı haber programında yaptığı açıklamalarla adından son zamanlarda söz ettirmiştir. Ayhan Çarkın 1000 kişinin infazını gerçekleştirdiğini iddia ederek herkesi şaşırtmakla kalmayıp Uğur Dündar'a 'sizin de infazınızı bir siyasetçi istemiş fakat Abdullah Çatlı bu olayı engellemiştir' açıklaması ile dikkat çekmiştir.
AYHAN ÇARKIN DAVASI NEDİR?
İstanbul Fatih'teki Çatladıkapı'daki Balıkçı Barınağı'nda çaycılık yapan Ayhan Çarkın, burada Cumhurbaşkanına sinkaflı hakaretlerde bulunması ve sözlerinin kayıt altına alınması üzerine hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanmıştı. Çarkın hakkında 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
AYHAN ÇARKIN İTİRAFLARI
Çok itirafta bulundu Çarkın. Örneğin 15 Ekim 1992'de gözaltına alındıktan sonra 19 yıl haber alınamayan Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Ayhan Efeoğlu'nun emniyette öldürüldüğünü açıkladı. "Şubeden çıkarılan bir paket, ne bu? Patlayıcı öyle mi? Peki ne olacak? Açık araziye götürüp imha edilecek. Tamam. Müdür önde biz ardında yola devam Trakya tarafında bir yerde ormanlık bir yer ağaçlar çok öyle boylu değil. Tam paketi açalım derken o da ne? Bir insan. Ayhan Efeoğlu…” diyen ve Efeoğlu'nu elleriyle gömdüğünü anlatan Çarkın, daha sonra kıyafet parçaları ve kemikler bulunan bölge için yer göstermesi yaptı.
Bir bölümünü "uyuşturucu" alarak söylediği için reddettiği, bir bölümünde önceki yıllarda yaptığı açıklamalarla yer yer tutarsızlığa düştüğü itiraflarında Çarkın; Başbağlar, Pınarcık, Perpa, Çiftehavuzlar, Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve daha pek çok katliam ve cinayette yer aldığını anlattı, özetle şunları söyledi:
"Ben 1986’da Güneydoğu’ya ilk gönderilen 320 kişilik Özel Harekât grubu içindeydim. 1990’a kadar bölgede kaldım. Hepimiz kana bulaşmıştık. Öyle korkunç şeyler yapıldı ki o halka. Gittiğimizde baktık adamın biri gelmiş, çoluğun çocuğun içinde adamın birini çırılçıplak soymuş. Milleti köy ortasında toplamış dayak atıyor. Bir Kürt’ü PKK'lı diye çırılçıplak soyan bir zihniyet nedir? Bunlar Atatürk'ün askeri olamaz. Bunun adı terörle mücadele değildi, bunun adı ihanetti. Ben bu halka (Kürtler) uçak kullanıldığını gördüm. Top kullanıyorsun, tank kullanıyorsun, mayınlar kullanıyorsun halkına karşı. Bu ateş hepimizi yakacak. B.. yedirdik bu millete. Tırnaklarını söktük, dilini yasakladık, biz bunu yaptık… Kürt halkı bizim onurumuz, omurgamız, gururumuz. Bir özür dilememiz lazım Kürtlerden... Şimdi her tarafta toplu mezarlar çıkıyor. İster gerilla de, ister terörist. Bu toplu mezarlar bu ülkenin ayıbıdır.
Dehşet şeyler yaşandı o bölgede. 1986’da gittik oraya. Bir yıl sonra Mardin Ömerli’ye bağlı Pınarcık Köyü’nde bir katliam yaşandı. 16’sı çocuk 30 kişi katledilmişti. O köye gittim, kan barut kokusu vardı her tarafta. Pınarcık katliamını provokasyon amaçlı JİTEM’in oluşturduğu gruplar yaptı. Çoğu çocuk 30 insan. Bir çocuğun cansız bedeni kollarımdaydı… O insanları örgüt öldürmedi. Bu kanı döken başkasıydı. Başbağlar katliamı, Bilan kazası olayı, Jave köyleri…Aynı ekip yaptı bunları. Başbağlar katliamı kesinlikle Ergenekon zihniyeti ürünüdür.
Öcalan’ın önerdiği hakikatleri araştırma komisyonu açılsın, namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum gider her şeyi anlatırım. Benimle birlikte olanları, bu ülkeye ihanet edenleri söyleyeceğime yemin ediyorum. Ama o komisyona başkaları da gelmeli. Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve daha başkaları da gelmeli.
Ben İstanbul’daki her baskında vardım. Perpa baskınında bir kız öldü, infaz edildi. Ben silahlı çatışmadaydım o esnada. Orada başka bir Ayhan vardı, o vurdu kızı. Sabahat Karataş olayında (Çiftehavuzlar) ben vardım. İbrahim Şahin’in yanındaydım. Bahçelievler’deki çatışmada imzamı attım. 15 kişi ölmüştü orada. Hata yaptıysam bedelini ödemeye hazırım. Ama emri kim veriyorsa katil odur. Ben tiksindim bu olanlardan.
Şimdi o dönem bize başkanlık yapan İbrahim Şahin’in (dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili) şu anki halini görüyorum da çıldırıyorum. Adli Tıp’ta rapor peşinde. Hafıza kaybı yaşıyormuş. Biz onun odasına girmeden önce salavat getirirdik. Şimdi düştüğü duruma bakın! Beni kandıramazsın İbrahim Şahin. O alacağın deli raporunun arkasına sığınamazsın. Çünkü tüm cevaplar onda. Mehmet Ağar da çıksın hesabını versin."