AYM Başkanı'ndan o fotoğrafa açıklama...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, 30 Ağustos Zafer Bayramı tebrik töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı selamlarken çekilen fotoğrafına yönelik tartışmalarla ilgili, "Törende Sayın Cumhurbaşkanı ile normal bir tokalaşma ve arkasından bu tür manipülatif bir karenin maksatlı şekilde, özenle seçilmiş şekilde servis edilmesi olayı var. Ben bunu şahsıma ve Sayın Cumhurbaşkanına yönelik haksızlık olduğunu düşünüyorum. Özellikle de şunu ifade edeyim, şahsıma karşı bir hakaret, Sayın Cumhurbaşkanına da haksızlık." dedi.

Arslan, yeni adli yıl açılışı dolayısıyla TBMM'de düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı selamlarken çekilen fotoğrafına ilişkin tartışmalarla ilgili soru üzerine Arslan, konunun çok saçma ve anlamsız olduğunu söyledi.

Arslan, "Bunun üzerinde yorum yapmak biraz abesle iştigal gibi. Fakat sordunuz, cevap vereyim. Bir kere o fotoğraf gerçeği yansıtmıyor. Üzerinde çalışılmış. Kadraj oyunuyla manipülasyonun çirkin bir örneği." diye konuştu.

Bu görüntüleri 31 Ağustos'ta Yüksek Mahkemenin internet sitesine koyduklarını belirten Arslan, görüntülerde normal bir tokalaşma olduğunun, fotoğrafın ise üretilmiş, üzerinde çalışılmış, belli bir imaja yönelik manipülatif bir kare olduğunun anlaşılacağını kaydetti.

Manipülasyonun kim tarafından yapıldığı yönündeki soruya Arslan, "Onu ben bilemem. Siz gazetecisiniz. Araştırırsınız, siz bulursunuz." yanıtını verdi.

Törenin canlı yayınlandığını anımsatan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Törende Sayın Cumhurbaşkanı ile normal bir tokalaşma ve arkasından bu tür manipülatif bir karenin maksatlı şekilde, özenle seçilmiş şekilde servis edilmesi olayı var. Ben bunu şahsıma ve Sayın Cumhurbaşkanına yönelik haksızlık olduğunu düşünüyorum. Özellikle de şunu ifade edeyim, şahsıma karşı bir hakaret, Sayın Cumhurbaşkanına da haksızlık. Anayasa Mahkemesi başkanı olarak ve daha önce de meslek hayatımın hiçbir döneminde, Allah'tan başka hiçbir gücün önünde eğilmedim, eğilmem de. Bir kere bunu net bir şekilde ifade edeyim. Bunun aksine ne görürseniz inanmayın. Ve o fotoğraf da bunun aksini göstermeye çalışan bir imaj çalışması. Siz daha iyi bilirsiniz bu konuları. Bir kadraj oyunu bana göre. Videoyu izlediğinizde bunu daha rahat görebilirsiniz.

Fakat şunu da ifade edeyim, Cumhurbaşkanına saygı meselesiyle yargı bağımsızlığının bir ilgisi yok. Dünyanın her tarafında cumhurbaşkanları, devlet başkanları devleti ve milleti temsil ederler. Bizim anayasamıza göre de Sayın Cumhurbaşkanı devletin başı ve Türk milletinin birliğini temsil eden bir kişidir. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanına saygı benim anlayışıma göre devlete ve millete saygının bir gereğidir. Ama bunu eğilme gibi veya esas duruş gibi negatif kavramlarla ifade etmek, her şeyden önce Anayasa Mahkemesine karşı büyük bir haksızlık, kurumun temsilcisine, başkanına yönelik büyük bir haksızlık olarak kabul ediyorum. Böyle bir şey söz konusu değil."

Cumhurbaşkanı ile nasıl bir ilişki içinde olunması gerektiğini bilecek kadar mesleki tecrübeye sahip olduğunu ifade eden Arslan, "30 yıldır anayasa hukukunun teorisi ve pratiği içindeyim. Dolayısıyla yargı bağımsızlığının ne olduğunu, Cumhurbaşkanına saygının ne olduğunu bilecek birikime ve tecrübeye sahip bir kişiyim. İlk kez de böyle bir törene katılmıyorum. Daha önce de katıldık. Bunun dışındaki her türlü haber, yorum, görüntü, tamamen spekülatiftir." ifadesini kullandı.

HDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN BAŞVURULARI

Bir gazetecinin, "HDP'lilerin bir eylemi gerçekleşti bugün Anayasa Mahkemesinde, onlarla bir görüşmeniz de oldu. Nedir efendim durum?" sorusu üzerine Arslan, HDP'nin tutuklu milletvekillerinin başvurularıyla ilgili görüştüklerini, HDP'li milletvekillerinin taleplerini ilettiklerini, kendilerinin de prosedürü anlattığını söyledi.

Tutuklu milletvekilleri konusunun ne zaman gündeme alınacağı sorusu üzerine Arslan, bunun önceden bilinmesinin mümkün olmadığını, raportörlerin raporlarını tamamladığında ve bölüm başkanlarına teslim ettiklerinde gecikmeksizin gündeme alındığını kaydetti. Arslan, "Dolayısıyla şu anda diğer başvurularda olduğu gibi tutuklu milletvekillerinin başvurularında da süreç devam ediyor." dedi.

Bir gazetecinin, "Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal kararlarına dayanarak 'zaten emsal bir karar varken bu kadar beklenmesi niye' şeklinde eleştiri var o konuda." sözlerine karşılık Arslan, her bir bireysel başvurunun kendi içinde özel bir başvuru olduğunu ve özel olarak değerlendirilmeyi hak ettiğini vurguladı.

Arslan, "Tamamen değer yargısından bağımsız olarak belki takip etmişsinizdir. Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal başvurusu Anayasa Mahkemesinde bir yılın üzerinde bir süre içerisinde sonuçlandırıldı. Gecikmeden bahsediliyor ama Anayasa Mahkemesinin geçtiğimiz adli yıl veya anayasa yılı içerisindeki iş yükünü, dava yükünü düşündüğünüzde ben şahsen böyle bir gecikmenin olduğunu düşünmüyorum." diye konuştu.

Bu hafta içinde bir görüşme gerçekleşip gerçekleşmeyeceği yönündeki soru üzerine de Arslan, bu hafta devamsızlık nedeniyle milletvekilliği düşürülen milletvekillerinin başvurusunun görüşüleceğini, gündem maddesinin tutuklulukla ilgili olmadığını söyledi.

"BÖYLE BİR ŞEY ASLA SÖZ KONUSU DEĞİL"

Bir gazetecinin, "HDP milletvekillerinin dosyasıyla ilgili olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Anayasa Mahkemesi bunu görüşecekti ama bir telefon geldi, görüşmekten vazgeçti' şeklinde bir iddiada bulundu. Böyle bir görüşme yapılıp ertelenmesi gibi bir gelişme oldu mu?" sorusuna Arslan, şu yanıtı verdi:

"Hayır, böyle bir şey asla söz konusu değil, zaten olamaz da. Anayasa Mahkemesinde bir karar verildiğinde bu karar en kısa sürede açıklanır. Bu tür haberleri biz de okuduk, değerlendirmeleri gördük. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Henüz bir karar verilmiş değil. Karar verildiğinde merak etmeyin en kısa sürede bu açıklanır. Sizin de bundan haberiniz olur."

Netanyahu’dan Hamas ile müzakereler için son dakika mesajı! Esad 135 milyar dolarla kaçtı, 100 milyar dolar borç bıraktı Samsun'da akıl almaz kaza: 9 yaşındaki çocuk sürücü dehşet saçtı...
Sonraki Haber