Yolda karşılaştığınız, oturup sohbet ettiğiniz çoğu kimse aynı soruları soruyor; Eminim ki siz değerli okuyucularımızın da kafasından şu benzer sorular geçiyordur. 1- Tehlike geçti mi?
2- 15 Temmuz benzeri bir kalkışma daha yaşanır mı?
3-Bazıları 14 Ağustos gibi bazı tarihler fısıldıyor. Bu tarihlerde yine darbe girişimi benzeri olayların, suikastlerin, saldırıların olacağı iddia ediliyor? Doğru olabilir mi? Yoksa insanları bilerek mi korkutmaya çalışıyorlar?
4- Ülkede içerideki hainlerin de yardımı ile bir iç savaş mı çıkarılmaya çalışılıyor? Güneydoğu'da da PKK durumdan faydalanılıp daha da çok saldıracak deniliyor. Askerin buna hala karşı koyacak emir komuta zinciri var mı?
5- Bu ihanete katılanlar tamamen temizlendi mi? Olay sadece FETÖ mü yoksa daha başka unsurlar da işin içinde mi? TSK'da olayın nasıl organize edildiği aydınlatıldı mı? Görevden alınanlar ve alınmayanlarla ilgili tam bir kontrol sağlandı mı?
6-TSK'da komutanların kafası rahat mı? Artık çevrelerindekilere güvenebiliyorlar mı? İçeride hala içeride uyuyan hücreler olduğuna dair şüphe bulutu dağıldı mı?
7- Bu olay çözülürken FETÖ ya da başka unsurlarla ilgisi olmamasına rağmen sadece muhalif olduğu için gözaltı iddiaları dikkate alınıyor mu?
Artık insanı neredeyse boğulma noktasına getiren sorular böyle devam edip gidiyor.
Şimdi bazıları çıkıp 'felaket tellallığı yapma' diyebilir. Vatanın milletin yeni ihanetlere karşı uyanık olması başka, felaket tellalığı başkadır. O nedenle, doğruyu da yanlışı da yazmak durumundayız. Eğer birileri duymak istediği şeyleri okumak, dinlemek istiyorsa bunu yazan yapan yerler belli. Gidip oralarda bu duygularını tatmin edebilirler. Bu nedenle, devletin zirvesinden isimlerin bile 'dikkatli olmalıyız' dediği dönemde gerçekleri yazmak boynumuzun borcu.
Ankara'da önemli noktalarda bulunan ve tek tarafları sadece bu ülke olan, partilerle, tarikatlarla,siyasetle işi olmayan işin içindeki tanıdıklarımıza bu soruları sordum....
Dediğim gibi vatan haricinde tarafları olmadığından, o ihanet gecesinde hainlere karşı fedakarca mücadele ettiklerini bildiğimden söylediklerine daima itimat ederim.
İşte tam bu noktada,
'Tehlike geçti mi?' sorusuna aynen şu yanıtı veriyorlar: 'Geçti demeyi herkes istiyor ama maalesef henüz değil. En üst düzey askeri ve sivil kanadın bile kafasında hainlerin tam temizlenip temizlenmediğine dair ciddi şüphe var. Bu konuda yakın çevrelerinde görevli personel için bile farklı güvenlik kontrol mekanizmaları oluşturulmuş durumda. Bir B takımı olup olmadığı şüphesi de var. Suikast ya da benzeri eylemlere karşı herkes müteyakkız durumda. Sürekli incelemeler takipler devam ediyor. Askeri Şura sonrasında bile hala içe sinmeyen atamalar da olabilir. Devletteki atamalarda da bazı kafa karışıklıkları var. Zamanla yeni değişiklikler kapıda olabilir. Bunu depremden sonra katmanların zamanla yerine otururken yeni artçı depremler yaratması gibi düşünün. Öte yandan, insanlar da; 'Şu tarihte şunlar, bunlar olacak', Mesela '14 Ağustos' diyorlar. Bu tür sistematik ve dışarıdan kontrollü kalkışmalarda her tarih risktir. Devlet de bunun farkında. Sindirme ve bezdirme amaçlı tuzaklara gelmemek lazım. O gece aynı zamanda Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu vatandan koparılmak istendi. O gece bir iç savaş denendi. Tehdidin büyüklüğüne göre akıllıca ve sakin olmak lazım. '
DEVLETİN YAPMASI GEREKENLER
Şimdi devletin önünde artık yapması gereken bazı kritik şeyler var.
- Öncelikle, atamalarda önceliğin siyasi referans değil vatanına milletine derinden bağlı insanlardan seçilmesi
- Bunun için gerekirse İlker Başbuğ gibi emekli de olsa tecrübe sahibi eski asker ve sivil devlet adamlarının özellikle yeniden yapılandırma çalışmalarında fikrinin alınması. Mitingler beraber yapılıyorsa, Muhalefet partileri ile de koordinasyon sağlanması.
- Devletin toplumun her katmanına sirayet etmiş şüphe bulutunun dağıtılması için yeni bir psikolojik algı yönetimine başlaması. FETÖ örgütü yaftası kullanılarak bu işlerle hiç ilgisi olmayan insanların iftiralarla mağdur edilmemesi. (Ki bu konuda devlet son günlerde bazı yanlış gözaltılar için özür diledi.)
-Halkın geleceğine güvenle bakabilmesi adına güçlü birlik beraberlik mesajlarının verilmesi, daha kucaklayıcı olunması, hata yapıldığında gerekirse özür dilenebilmesi
- Ekonominin güçlenmesi yoluna devam edilmesi adına yeni teşvik programlarının devreye sokulması,
-Terörle mücadelede gerçekten fedakarca görev yapan TSK'daki gerideki kahraman vatan evlatlarının moralinin yüksek tutulması. Tüm dikkat askere yönelmişken devletin içindeki (polis dahil) yeni yuvalanmalara karşı dikkatli olunması.
- Dış politikada kızıp hemen köprüleri atmak yerine haklı iken haksız duruma düşmemek için daha akıllı ikna edici siyaset izlenmesi.
Unutmadan son bir dip not daha ekleyelim... Son yazımızda o gece gerçekten ne olduğunu ve eğer varsa hala kafasına takılan bir şey varsa delilleri ile bunları söyleyecek, 'Bir cesur yiğit komutan arıyoruz' demiştik.
Bu yazımız rekor seviyede okundu. Bu konuda hala şüpheleri olan komutanlar olabileceğini hissettik. Yakında, eğer rütbe mevkii makam demeden bir komutan çıkıp konuşursa şaşırmayın.
YENİKAPI UMUDU
Bu arada, Pazar günü İstanbul Yenikapı'daki mitingde tüm siyasi parti liderlerinin katılması belki de bu ülkede son dönemin en güzel gelişmesi. Bu tüm topluma, ülkesinin geleceği adına büyük moral verecektir. Orada o gün herkes tek kimlik altında toplanacak ve 'Türkiye' diye haykıracak.
KAVGALARI SONRA EDERİZ
Bizim birbirimizle kavgamız olabilir ama bunu sonraya saklayalım. Şimdi bu güzel vatanın geleceği adına el ele verme zamanı. Hainleri, silahlar güvenlik tedbirlerinden daha çok halkın birliği ve beraberliği korkutur...
15 Temmuz gecesi bu kahraman millet hainlere neler yapabileceğini gösterdi. Şimdi bunu devam ettirme zamanı...
Güzel günlerde görüşmek üzere...