Barzani Türkiye'den başka dostu olmadığını gördü?

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Irak'ta son yaşanan referandum krizinin yansımalarını köşesinde ele aldı...

Türkiye, olası tehditleri bertaraf etmek için İdlib'den sonra Afrin'e operasyona hazırlanırken, bir yandan Irak ve diğer yandan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile diplomatik adımlar sürüyor.

Konuyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alan Mehmet Acet ise perde arkasından IKYB ile yürütülen temasları yazdı.

Acet, "Barzani yönetiminin üst düzey bir yetkilisi Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’na giderek, hem bu pişmanlığı iletti, hem de Türkiye’nin kendilerine sahip çıkmasını istedi." ifadelerini kullandı.

İşte o köşe yazısı;

- SIRADA AFRİN VAR ONDAN SONRA…

Ay başında Tahran’dan dönerken Tur uçağında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la sohbet ediyorduk.

İdlib operasyonunun ayak seslerinin duyulduğu günlerdi.

Erdoğan, Rusya ile varılan İdlib anlaşmasından söz ederken “İçeride biz, dışarıda Rusya olacak” diye bir cümle kurdu.

İdlib’i zikretmeden bu cümleyi kullandı ama mesele anlaşılmıştı.

Nitekim biz Tahran’dan döndükten bir iki gün sonra, TSK’ya ait tanklar bir gece yarısı İdlib’e giriş yaptı.

İdlib operasyonu şimdiye kadar, hedeflere uygun şekilde gelişti.

Ve operasyon henüz tamamlanmadan Cumhurbaşkanı yeni hedefin işaretini verdi.

Afrin…

SAVUNMADAN HÜCUMA GEÇİNCE…

Önce Erdoğan’ın önceki gün Afrin bağlamında zikrettiği şu sözlerin altını bir çizelim:

“Şu anda Afrin konumuz var önümüzde. Bunların hepsi bizim için birer tehdittir ve ülkemiz için tehdit oluşturacak her alanda kararlıyız. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz. Buralardan taviz veremeyiz. Bir gece ansızın gelebiliriz, bir gece ansızın vurabiliriz.”

Türkiye’nin ‘beka sorunu’ bahsinin ağırlıklı kısmını, Güney sınırlarımızdaki savaş ortamının ülke için ürettiği tehditler/riskler oluşturuyor.

Bir iyi haber verelim:

Kendi bağlamı içerisinde bir yıl öncesine göre daha iyi durumdayız.

Ne zamandan beri?

Benim adını “Erdoğan doktrini” olarak koyduğum yeni güvenlik yaklaşımı ortaya çıktığından beri.

Ya da “Artık tehdidin ülkemizi gelip vurmasını beklemeden kaynağına biz gidip orada vuracağız” duruşunun ilan edilmesinden bu yana.

KUZEY IRAK’TAN GELEN İYİ HABERLER…

Dün Irak Merkezi Yönetimi’nin Başbakanı Haydar el İbadi’nin Ankara’da olduğu saatlerde Kuzey Irak’tan sürpriz ama Türkiye’nin beklentilerini karşılama emaresi taşıyan üç maddelik bir açıklama geldi.

1-Irak Kürt Bölgesi’ndeki tüm çatışmaların ve her türlü askeri operasyonun acil bir şekilde sonlandırılması.

2-25 Eylül’de yapılan referandumun sonuçlarının askıya alınması.

3-Irak Kürt Yönetimi ile Irak Federal hükümeti arasında Irak Anayasası temelinde açık müzakerelerin başlatılması.

Bu üç maddeden özellikle ikincisi Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

“Referandumun sonuçlarının askıya alınması” denirken bu, Ankara’nın istediği gibi referandumun ‘yok hükmünde’ kabul edilmesi anlamına mı geliyor tam belli olmasa da, yapılan bu açıklama, Ankara-Erbil arasında gerilen ve kopma noktasına gelen ilişkileri tamir etmeye dönük iyi bir başlangıç olabilir.

Tabii, işler “Ba’de harâbi’l-Basra” noktasına gelmemişse eğer.

Barzani yönetiminin referandumu yaptığı için ‘bin pişman’ olduğunu artık herkes biliyor.

Yönetim içinde olup da referanduma başından itibaren karşı olan, ya da pasif bir tutum sergileyenler, Kerkük’ün düşmesinden sonra Mesut Barzani’ye yönelik eleştirilerini açık alana taşımaya başladılar.

Bizim Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, Barzani yönetiminin üst düzey bir yetkilisi Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’na giderek, hem bu pişmanlığı iletti, hem de Türkiye’nin kendilerine sahip çıkmasını istedi.

Peki Ankara, Barzani yönetiminin geri adım hamlesine nasıl bir karşılık verecek?

“Bizim dediğimizi yapmadın, sonuçlarına katlan” pozisyonunun ötesinde bir adım atılır mı?

Evet, atılabilir.

Sonuç itibariyle Barzani’nin devre dışı kalması demek, her durumda PKK’nın güçlenmesi anlamına gelecektir.

Ankara’daki karar alıcılar bunun farkında.

Ama önce Barzani’nin yeni pozisyonunun teyidi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “referandumu yapılmamış saymak” şartının karşılanıp karşılanmadığının görülmesi gerekiyor.

FIRAT’IN DOĞUSU NE OLACAK?

Türkiye’nin beka meselesinin ağırlıklı kısmını güney sınırlarının ötesi oluşturuyor dedik, Afrin’den başladık, yine Suriye’den bitirelim.

Suriye bahsinde ‘beka sorunu’ dediğimiz şey, Fırat’ın Batı’sından ibaret değil.

Şunu bilelim.

ABD, PKK/YPG’yi asıl Fırat’ın doğusunda büyütüyor.

İleriye dönük şöyle bir hesap yapıldığını ve bu tehlikeli hesap konusunda her daim uyanık olmak gerektiğini not edelim:

ABD ve PKK, Fırat’ın doğusunu, Türkiye’nin güneydoğusunun simetrisi olarak görüyor.

Rojava projesini imkan ve fırsat bulunduğu anda Türkiye topraklarına taşıma projesi, karanlık odalarda canlı bir senaryo olarak tutuluyor.

Bunu ilk denemesi, 2015 yazında hendek terörüyle devreye sokulmuş, Hükümetin sağlam duruşu, kamu otoritesinin kurumsallığı ve Kürtlerin PKK’ya dirsek göstermesi sayesinde püskürtülmüştü.

Ancak bu projenin, hepten bittiğini söylemek mümkün değil.

Bunun için yeni ‘elverişli şartlar’ kollanıyor.

Elverişli şartlar, Türkiye’nin siyasi istikrarsızlığa sürüklenmesi ya da Erdoğan doktrininden vaz geçilmesi ile mümkün olabilir.

Bu nedenle, Afrin’de yetmez dedikten sonra Fırat’ın Doğu’sunda da ‘Kuşak Projesine’ izin verilmeyeceğinin gösterilmesi önem taşıyor.

İçinden geçtiğimiz şartlarda, herkesin haritalar üzerinde çalıştığı bir dönemde, Ankara’nın da “haritalı ajanda’ ile çalışması, memleketin selameti için büyük önem taşıyor.

Halk TV Sahibi Cafer Mahiroğlu Kimdir, Kaç yaşında, Nereli? Serveti! TFF'nin başına Mesut Özil mi geçiyor? Boğaz'da denize düşüp kaybolan 2 gencin kimlikleri belli oldu!
Sonraki Haber