Türkiye, 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde çok önemli, bir o kadar da ilginç seçimler yaşadı.
Muhalefet iddialı idi. Adeta bir yapboz parçaları gibi ustalıkla birleştirilmiş, normal zamanlarda fırsatını bulsalar bir kaşık suda birbirlerini boğabilecek partiler yanyana gelmiş, ittifak kurmuş; TBMM çoğunluğunu temin ederek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden tekrar Parlamenter Hükümet Sistemi’ne ama bu kez “güçlendirilmiş” olarak döneceklerini ilan etmişlerdi.
14 Mayıs günü bütün planlar bozuldu, hayaller havaya uçtu. Cumhur ittifakı parlamento çoğunluğunu temin etti, muhalefet bileşenleri azınlıkta kaldı. O andan itibaren de Cumhurbaşkanı ikinci tur seçimleri için hiçbir iddiaları kalmadı.
Bununla birlikte CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ittifakı daha da büyüterek 28 Mayıs’a iddialı girmek istedi. Girdi de. Ancak ağır bir yenilgi alarak çıktı.
Beklenti CHP Genel Başkanlığı koltuğunu boşaltması, siyasetten çekilmesi yönünde idi ama. Tercihini daha önceki seçim yenilgilerinden sonra yaptığı gibi yerinde kalmaktan yana kullandı.
Bu kısmı kendisinin ve CHP seçmeninin bileceği bir şey. Ancak seçim sonrasında, artık yüzüncü yılına ulaşmış, kurumsallaştığı varsayılan bir partinin, ciddi analizlerle toplum karşısına çıkması beklenirdi. Olmadı. “Kaybetmedim.” dedi, Sayın Kılıçdaroğlu…
İki kişinin yarıştığı bir seçimde oylar eşit değil ise, en çok oyu alanın kazanması, az olanın kaybetmesi kural olmasına rağmen, “Kaybetmedim” diyebilmesini mantıken izahta millet ittifakı bileşenleri de anlamamış olmalı ki hepsinden peşpeşe “Ağır bir yenilgi aldıkları” açıklamaları geldi.
Gerçek de bu idi elbette. Ağır bir yenilgiye rağmen kaybetmedik demek, kazandıracak bir şey değil ki…
Liderlik yarışında delegelerle durumu idare etmek, parti vitrinini yeniden tanzim de beklenen “değişim” için yeterli görülmezken, bazı sağduyulu isimler tarafından bu ağır hezimetin nedenleri arasında “HDP’lileşmek” en başlarda sayılırken Türk Silahlı Kuvvetlerine ve kahraman Mehmetçiğe asılsız suçlamalar yönelten, terör örgütü ağzıyla konuşmaktan çekinmeyen bir milletvekiline sahip çıkmak, hakkında acil bir işlem tesis etmemek, zamana yayarak unutturmaya, soğutmaya çalışmak kabul edilebilir mi?
Diyorlar ki, CHP neden iktidar olamıyor? Kılıçdaroğlu neden kazanamıyor?
Böyle bir CHP milletin seçeneği olabilir mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanı tarafından kurulan bir parti olacaksınız, yüzüncü yılınıza geleceksiniz ve bu iftira niteliğindeki sözlere kayıtsız kalacaksınız, sonra dönüp millet neden tercih etmiyor, güya anlamaya çalışacaksınız…
Yetmiyor, en tartışmalı ve başarısız belediye başkanlarını başarılı ve görevlerine devam edecek, yeniden aday yapılacak isimler olarak açıklıyor.
Üstelik bunu parti yetkili kurullarına götürmeden yapıyor…
Sonra Parti’de demokrasi var iddiasında bulunuyor Sayın Kılıçdaroğlu…
Madem partide demokrasi var, madem başarılı o zaman yeniden aday ilan ettiğiniz Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı’na yönelik bir takım iddialarda bulunarak istifa eden Efeler Belediye Başkanınızı neden dinlemediniz?
Şimdi umutları yine ittifaklara bağlamışlar.
Diyorlar ki Kılıçdaroğlu ne yapar eder, eski müttefiklerini eskimeyen müttefik yapar, seçimlerde desteklerini alır…
Yapar mı yapar…
Peki iflah olurlar mı: Olmazlar…