Bebek Hitler’i öldürür müsünüz?

İnsan tuhaf bir canlı… Zaman zaman bazı adamları –her nedense- tüm dünyayı yönetme dürtüsü ele geçiriyor. Kadınlara pek olmamış bu.

Erile özgü ele geçirme, tek sahibi olma ve yönetme dürtüsünü mikro düzeyde geçen ay bizim sitede yapılan yönetim seçiminde şaşkınlıktan gözlerimi ovalaya ovalaya izledim.

Tüm dünyayı isteyen Adolf Hitler, insanlık tarihinin en büyük acılarından birine sebep olmuş bir fani…

Sadece 6 milyon Yahudi’yi katletmemiştir aynı zamanda insanlığın en büyük cinnetlerinden biri olan İkinci Dünya Savaşı’nın fitilini de ateşlemiştir.

Peki, zamanda yolculuk yapma imkânınız olsa insanlık tarihinin en acı soykırımlarından birine ve İkinci Dünya Savaşı’na engel olmak için 1889’da Avusturya’da doğan bebek Adolf Hitler’i öldürür müydünüz?

Yazıyı okumaya devam etmeden hadi birkaç dakika bunun üzerine düşünün.

***
Ben çok düşündüm. Uzun yıllar bir cevap bulamadım.

Şu içinde yaşadığımız evreni ‘an itibariyle’ anlayabildiğimiz kadarıyla, uzay ve zaman eğrisi var. Mekânda ilerleyebilirken, zaman tek yönlü akıyor.

Bir teoriye göre eğer bir karadeliğin içinden geçersek, zaman ve uzay eğrileri yer değiştirecek ve biz zamanda ileri geri hareket edebileceğiz.

Bazı teoriler zamanda geriye gidip bir değişiklik yaptığımız taktirde bunun tüm akışı (senaryoyu) değiştireceğini ileri sürer. Bazılarıysa her ne değişiklik yaparsak yapalım mutlak kaderin değişmeyeceğini…

Geleceğe gitmekle ilgili de şu zavallı beyinlerimizin anlayamayacağı yüzlerce teori, tez, fikir, öngörü var.

Philip K. Dick'in "The Golden Man" isimli kısa hikâyesinden uyarlanan Amerikan yapımı sinema filmi ‘Next’, başrol oyuncusu Nicolas Cage’in şu sözüyle açılır:

“Gelecekle ilgili olan şey şu: Geleceğe her baktığında o değişir. Çünkü ona baktın. Ve bu diğer tüm şeyleri de değiştirir.”

Eğer mutlak bir kader varsa veya bir simülasyonun içindeysek, geleceğe bakmak kopya bakmak değil midir?

Neyse… Sizi daha fazla soruyla boğmayayım.

***
Neye karar verdiniz? Bebek Hitler’i öldürüyor musunuz?

Bu çok basit bir soru olmasına rağmen, cevabı kolay değil.

Sonuçta öldüreceğiniz bebek masum. Henüz o suçların hiçbirini işlemedi. Onu öldürmek sizi katil yapacak!

‘Gel ve Gör’ isimli filmde de bu konu işlenmiştir.

Birkaç yıl önce New York Times gazetesi bu soruyla bir anket yaptı. Twitter’daki ankete katılan 2987 kişinin yüzde 42’si bebek Hitler’in ölmesini, yüzde 30’u ölmemesini istiyordu.Kalan yüzde 28’i ise emin değildi.

“Bir kişinin daha çok kişiyi öldürmesini engellemek için, o kişiyi öldürmeli miyiz? Onu öldürmek etik olur mu?”

Bu soru pek çok filozofun zihnini kemirdi durdu.

2015 yılında Amerikalı, Alman ve Kanadalı araştırmacılar 6100 kişiye “İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasını engellemek için Hitler’i öldürür müydünüz” sorusunu yöneltti. Sonuçlar ‘Personality and Social Psychology Bulletin’ dergisinde
yayımlandı.

Erkekler bebek Hitler’i öldürmeye daha hevesli çıktı. Kadınlar cinayeti mide bulandırıcı bulduğu için erkeklerden farklı yanıtlar verdi.

Kadınlar ikilem yaratan durumlarda, zarar vermek konusunda daha duygusal davranıyor. Aynı duyarlılığı gösteren erkek sayısı çok daha az. Daha iyi bir gelecek için ahlaki kuralları yıkamayanlara ‘deontolojist’ deniyor. Araştırmanın sonucu kadınların ‘deontolojist’ olduğunu gösteriyor.

Eylemlerin sonuçtan daha önemli olduğuna inanan Kant kurallara uyulmasını salık verir.

Uzun vadeli kazanç için kısa vadede zararı seçenler ‘faydacı’ olarak nitelendiriliyor. Erkekler ‘faydacı’ bir eğilim sergiliyor.

***
Sonuç odaklı faydacı erkekler ile daha iyi bir gelecek için ahlaki kuralları yıkamayan, zarar vermek konusunda duyarlı olan kadınlar…

Bebek Hitler’in ölümüne karşı çıkanlar, kaderin ağlarını bambaşka türlü de örebileceği ihtimalini değerlendirip, katil olmak istemiyorlar.

Benim cevabım ne? Hitler olacağını bilsem de bir bebeği öldürmeye gönlüm razı gelmiyor. Bu soruya ‘evet’ ve ‘hayır’ yanıtlarından başka verilebilecek tek cevap ‘bilmiyorum’.

O sert ve agresif gümrük memuru babayla büyüyen Adolf Hitler’i alıp başka bir yere kabul etseler.

Tüm yazılarını göster