Sahadan gelen bütün fotoğrafları ve görüntüleri en ince ayrıntısına kadar inceliyorum.
Buradan PYD/PKK terör örgütünün aldığı yardımın miktarını ve arkasındaki gücü deşifre etmeye çalışıyorum.
Bunları şimdi sırası ile açıklamaya çalışacağım...
1. Örgütün ilk aşamada dünyaya başka bir amaçla lanse edilmesi ve ellerindeki kanları temizlemesi gerekiyordu. Herkesin nefret ettiği DAEŞ mücadelesi içine katıldı. İsmi defalarca değiştirilerek ve içine başka etnik gruplar sokularak asıl kimliği gizlenmeye çalışıldı.
2. "Suriye'de DAEŞ'le mücadele edecek başka bir grup yoktur" demek için ÖSO dünyaya savaşmayı bilmeyen güvenilmeyen bir yapı olarak tanıtıldı.
3. Türkiye barikatlar dönemi, MİT TIR'ları ve Rus uçağının düşürülmesi ile Suriye dışında tutuldu. En sonda darbe teşebbüsü ile tam anlamıyla saf dışı bırakılmaya çalışıldı.
4. Fırat Kalkanı Harekatı sırasında meşru DAEŞ mücadelesinde tek başına bırakılarak ordunun yıpratılması amaçlandı. Mümbiç ve Halep saldırıları ile Türkiye'nin ilerlemesi durduruldu.
5. Örgüte silah ve ekipman verilerek Türkiye içine aktarılmasına göz yumuldu. Çünkü TSK ve güvenlik güçlerinin SİHA ve zırh kapasitesi sayesinde örgütü bitme noktasına getirdiği fark edildi. Dengelenmeye çalışıldı (bence en önemli konu da buydu)
6. Türkiye, İran ambargosu gibi konularla mahkeme edilerek gözü korkutulmaya ve ABD ile uzlaşma yapmaya zorlandı. Uluslararası toplumun isteğine (bizim dediğimizin) uy mesajı verilmeye çalışıldı. Türkiye uluslararası topluma "NATO dışına çıkan güvensiz müttefik" şeklinde tanıtılmaya çalışıldı.
7. Yabancı askeri uzmanlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin kapasitesi örgütün belleğine aktarılmaya çalışıldı. Afrin'de karşılaşılan beton koruganların "et kalınlığı" bunun en büyük ispatı olarak görülebilir.
8. Düzenli ordu ile mücadele teknikleri olan sınıra tünel kazma, koruganları yer altı sığınaklarına bağlama teknikleri örgüte yerinde öğretildi. Böylece İHA ve SİHA görüntülemesinden kaçınma eğitimi verilmiş oldu.
9. Sosyal medya kullanma ve mesaj trafiğinde uluslararası toplumun nelere önem verdiği aktarılmaya çalışıldı. Kullanılan mesajların bir elden koordine edinilmesi sağlandı.
10. Sosyal medya hesaplarında örgüt rahat bir şekilde hareket ederken, örgüte karşı olan hesaplar ya bloke edildi veya yavaşlatıldı.
11. Rusya ilişkilerini sekteye uğratacak tuzaklar kurulmaya çalışıldı. Fırat Kalkanı Harekatı'nda Rusya'nın hava harekatı yaptığı ve Türk askerlerini vurduğu mesajı verilmeye çalışıldı. Olay tam da Rus uçağının vurulduğu güne getirildi. Rus üslerine SİHA saldırılarının Türkiye kontrolündeki yerlerden yapıldığı yalanı ortaya atıldı.
12. Vize krizi ve örtülü silah ambargoları ile Türkiye'nin köşeye sıkıştığı imajı halka verilmeye çalışıldı. Halkın hükümet üzerinde baskı kurması amaçlandı.
13. Harekatımızı "Koalisyonun DAEŞ mücadelesine zarar veriyor" denilerek dünya kamuoyuna lanse etmeye çalıştılar. Korkarım bunu doğru gibi göstermek için PYD bölgesinde bir katliam bile planlayabilirler.
14. Deşifre oluncaya kadar DAEŞ'i Afrin bölgesine şartlı olarak kaydırdılar. Tek şart Türkiye ile savaşılmasıydı.
Gördüğünüz üzere örgüt ve onun arkasındakiler yalnızca Afrin topraklarına tünel kazıp barikat kurmadılar. Neredeyse atacağımız her adım noktasına mayın döşeyip engeller inşa ettiler.
Türkiye Afrin operasyonuna gelmek için katettiği yolun ne olduğunu anlayın ki sahayı anlayabilelim.
Aslında "Türkiye düşmanlığının et kalınlığı" bize daha önceden sahada koruganların "et kalınlığının" da ne olacağını göstermişti.
Hükümet yukarıda saydığım bütün engellemeleri uzun vadeli bir çalışma ve derin milleti sayesinde aştı.
Karşımıza çıkartılacak bütün örgütlerin toplamının bir Türkiye etmeyeceğini bilen rakip devletler asıl amaçlarını gizlemeye çalışıyorlar.
Türkiye örgütler ile dört noktada (Türkiye içi, Irak, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgesi) mücadele ederken çevresinde gelişen enerji paylaşımlarını gözden kaçırmamalıdır.
Bu onların en çok yaptığı şeydir. Onlar ülke yıkmaktan çok kontrol etmeye ve verdikleri ile yetinen hükümetler kurmaktan hoşlanırlar.
Türkiye bekasını yalnızca sınırlarını koruyarak değil enerjiden hak ettiği payı alarak da sağlamak zorundadır.