“Bir erkeği ancak masum olduğunda vurabilirsiniz.”
Güzel laf, değil mi?
Kaybedenler Kulübü Yolda filminde iki kez tekrar edilen replik…
Filmin ana karakteri Kaan, Çiçek Mustafa’nın hikayesini anlatıyor. Dedesinin hikayesi…
Çiçek Mustafa, harnup ağacının altında yatarken belinde taşıdığı ipi önce kendi bacağına, sonra da sağır köpeğinin boynuna bağlarmış. Sonra köylüler anlamış ki Çiçek Mustafa ne zaman bacağına ve köpeğine ip bağlasa, bu bir erkeğin canı yandı demekmiş. Ağır pompacıymış Mustafa (Filmden sonra Google’dan bakıp pompacının ne demek olduğunu öğrendim). Mustafa ne zaman köyde yürüse bütün kadınlar dönüp ona bakarmış. Çiçek Mustafa’yı kendisine bakan bir kadına bakmadığı, ayağına ip bağlamadığı bir gün köyün erkekleri vurmuşlar.
Filmde Kaan, tıpkı onun kadınlara yaptığı gibi, kendisiyle sadece seks için birlikte olan esas kıza aşık oluyor. Kız da ona aşık oluyor. Ama yol bittiğinde kız nişanlısına dönüyor. Bir kadına kalbini açması Kaan için müstesna bir durum. Tabii o kalbini açtı ya hemen esas kız ona karşılık vermeli.
Fakat kadın ona dingin, güvenilir, huzurlu bir hayat vadeden nişanlısını tercih ediyor.
Dış ses o repliği tekrarlıyor: Bir erkeği ancak en masum olduğu anda vurabilirsiniz.
Amacım film kritiği yapmak değil, öyle olsa kaba ve insanı cinsellikten soğutan sevişme sahnelerine değinirdim. Amacım bir erkeğin en masum olduğu anı irdelemek.
Nedir bir erkeğin en masum olduğu an? Hangisidir? Ve karşılığı ne olmalıdır?
Bir insanın en masum olduğu an, bana göre, kalbini açtığı andır. Ancak Kaan’ın hayatında olduğu gibi bir kere kalbinizi açmış olmanız sizi önceki günahlarınızdan arındırmaz.
Kadınlara zerre kadar saygı göstermeyen, filmin ismi ‘kaybeden olmayı’ sonuna kadar hak eden Kaan, âşık oldu diye masum bir erkek midir?
Esas kızı, belki de sırf ondan bir ilişki beklentisi yok diye cazip buldu. Reddedilmenin cazibesi kaçınılmazdır. Kadının nişanlı olduğunu öğrendiği gece de hemen gidip onu aldattı. Üstelik bir bar tuvaletinde! Yine cinsellikten soğutan bir sahne… Yönetmenin bu sahneleri çekerken estetik bir kaygı gözetmediğinin farkındayım. Karakterlere ve filmin ana temasına da uyan bu zaten ancak Kaan masum bir adam mıdır? Esas kız onu istemediği için yaralanması onu masum yapar mı?
Çiçek Mustafa’nın evli kadınlarla birlikte olmadığı bir gün öldürülmesi onu ne kadar masum yapıyorsa Kaan da o kadar masumdur.
İnsanların yaşam biçimleri ve seçimleri üzerine yargıda bulanacak değilim. Meramım doğru anlaşılsın isterim. İtirazım, onca haltı yiyen bir adamın aşık olduğunda kendini masum bulmasına.
Erkekler ve kadınlar arasında bulunan en büyük farklardan biridir bu: Erkek inandığı şeydir ancak kadın çoğu zaman kendi olduğu şeye inanmaz, kuşkuyla bakar.
Erkek, bencilliği ve bir türlü anlam veremediğim özgüveniyle en pis, en günahkar ve arsız haliyle masum olduğuna inanabilir. Kadın ise en masum, en temiz ve en sencil haliyle günahkar olduğunu düşünebilir. Tipsiz adamların yakışıklı, güzel kadınların çirkin olduğunu düşünmesine az rastlanmaz.
Masumiyetin bir kez kaybedildiğinde tekrar kazanılamayacağına da inanabilirsiniz, zıddına da. Ben emin olamıyorum. Masumiyeti geri kazanmak mümkünse, bunun için çokça günah çıkarmalı, bolca özür dilemeli ve kendine fazlasıyla emek vermeli bir insan.
“Aşık oldum ve ben artık masumum” demekle olmaz.