Sizin hiç ırzınıza geçildi mi, Sayın Bilirkişi?
Tanrı aşkına nereden biliyorsunuz, bir kadının tecavüze mukavemet gösterip gösteremeyeceğini?
Ankara’da yaşamını yitiren Şule Çet davasında bilirkişinin hazırladığı tüyler ürpertici rapor ortaya çıktı.
Bir sonraki duruşma 6 Şubat’ta.
Sosyal medyada da çok tepki çeken rapordaki bir ifade şu:
“Bir kadın bir erkekle tenha bir yerde alkol içmeyi kabul etmiş ve hele erkeğin yalnız yaşadığı evine, odasına giderek birlikte içmiş olursa cinsel ilişkiye rıza göstermiş sayılır.”
Bilirkişi raporundaki bu ifadelerin kaynağı Prof. Dr. Şemsi Gök ve Prof. Dr. Zeki Soysal…
Bilirkişiye ve onlara kaynak olan kitapları yazan kişilere sormak isterim: Siz her yalnız kaldığınız karşı cinsten kişiyle seks mi yapıyorsunuz?
İnsanlar sosyalleşebilir, ahbaplık-arkadaşlık edebilir. Bir gönül ilişkisine girmeden önce birbirlerini tanımak isteyebilir. Bunun için bir restoranda buluşulabileceği gibi, tenhada içki de içilebilir, evde de oturulabilir.
Hatta bir kadın, bir erkekle yatağa girdikten sonra bile, fikrini değiştirip “Hayır” diyebilir. Kadının “Hayır” dediği her durumdaki cinsel birliktelik tecavüzdür. Bu kadar basit!
Bunu o kötü kafanıza bir güzel sokun!
Siz bu kitapları, bu raporları sanırım kadını hâlâ ‘cariye’ varsayarak yazıyorsunuz.
Utanmıyorsunuz da! Edep Ya Hu!
Bakın, parası verilip anlaşılan bir seks işçisi dahi fikrini değiştirip “Hayır” derse, ondan sonra yaşanan cinsel birliktelik tecavüzdür.
Bu kadar basit!
***
Aynı raporda daha da vahim olan ‘nitelikli cinsel saldırı’ tanımı…
“Olağan koşullarda erişkin bir kız veya kadının rızası olmaksızın zorla ırzına geçilmesi mümkün değildir.”
Bu ifadelerin devamında ise fazla alkol alan kadının doğacak sonuçları önceden kabul etmiş olduğu vurgulanıyor.
Siz hangi akla hizmet böyle bir sonuca varabiliyorsunuz? Sizin hiç ırzınıza geçildi mi sayın bilirkişi, sayın bu kitabı yazan er kişiler?
Bu söylediğinize göre yeryüzünde tecavüz diye bir şey yok ve hiç olmadı. Çünkü her erişkin kadın tecavüze mukavemet gösterebilir.
Tecavüze uğrayan erkekler de var. Bunu nasıl açıklayacaksınız peki, sayın çok bilmiş kişiler?
İlkel beyin tehlike anında üç temel reaksiyon verir. Kaçar, savaşır veya donar kalır.
Eğer işinizin gereğini yapıp bir miktar ilgi gösterseydiniz tecavüz mağdurlarının çoğunun donup kaldığını, çığlık atamadığını bilirdiniz.
Acta Obstetricia et Gynecologica Scandinavica’da yayımlanan makalede İsveç’te yapılan bir araştırmaya yer verildi. Tecavüze uğrayan kadınların yüzde 70’inin donup kaldığı, çığlık atamadığı, “Dur. Yapma” gibi zayıf tepkiler verebildiği ortaya kondu. Bu kadınların yüzde 50’si donup kalmalarının basit bir tepkisizlik olmadığını, felç geçirmiş kadar hareketsizleştiklerini belirtmiş.
Yok, bu böyle olmayacak! Siz çağ dışı, gerici kafalarınızla ne adalet sağlayabilirsiniz ne de kadınları ‘sistematik erkek zulmüne’ karşı koruyabilirsiniz.
Şule Çet, davasında bilirkişinin hazırladığını rapordaki ifadeler temel insan haklarına aykırı.
Bu raporu verenler de yargılanmalı ki böylesi kepaze bilirkişi raporları bir daha hazırlanmasın.
Kadın derneklerinin, söz konusu kaynak kitapların ‘yok hükmünde’ sayılması için dava açması yerinde olur.
Tecavüzün ne olduğu anlaşıldıysa, taciz nedir bilmeyenler için bir yıl önce yazdığım yazımın linkini de paylaşayım.
ŞULE ÇET OLAYI NEDİR?
Şule Çet, 22 yaşında üniversite öğrencisi bir genç kızdı. Hem okuyup hem çalışmak zorundaydı. İşten kovuldu. Çalıştığı kurumun ortaklarından Çağatay Aksu, Şule Çet’e iş teklif etti.
28 Mayıs akşamı Şule Çet, Çağatay Aksu ve onlara katılan 3 kişiyle bir restoranda yemek yedi. Ertesi gün Şule Çet’in doğum günüydü. Yemekten sonra Şule Çet, Çağatay Aksu ve Berk Akand ile birlikte Yelken Plaza’nın 20’inci katındaki ofise geçti.
Şule Çet, saat 01:48’de ev arkadaşını arayıp “Beni acil bir şey varmış gibi eve çağır” diyor. Tam 12 dakika sonra ise “Buradan çıkamıyorum, adam bana takmış. Bırakmıyor” diye mesaj atıyor. Saat 04:00 sularında ise bu gencecik kız 20’inci kattan aşağıya düşüp ölüyor. Olay medyaya intihar vakası olarak yansıyor.
ANCAK… Adli tıp raporunda Şule Çet’in ters ilişkiye zorlandığı, anal bölgesinde yırtılmalar olduğu, bağırsaklarının zarar gördüğü bilgisi var. Kanında uyku getirici maddeler tespit edilmiş. İntihar eden hiç kimse denize balıklama atlar gibi boşluğa bırakmaz kendini. Bu kız zemine baş aşağı çakılmış. Bu da itilmiş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Çağatay Aksu ve Berk Akand ne polisi aramışlar ne de ambulansı.
Yeterli delil mi yok? Var! Kız zorla orada tutulduğunu arkadaşına mesaj atmış. Bu bile yeterli olmalı ama yok, erkek bilirkişiler bir araya gelmiş, cahiliye döneminde erkeklerin yazdığı kitapları kaynak yapmış, gencecik bir kızın elinden zorla alınan yaşamıyla ilgili verilecek cezayı erkek savcıların ve erkek hakimlerin insafına bırakmış.
#ŞuleÇetİçinAdalet demeye devam edeceğiz.