"Bir tek o ismi konuk almak isteyip alamadık!"

Son dönemde YouTube trendlerinden ismi eksik olmayan sosyal medya fenomeni Oğuzhan Uğur, Hürriyet yazarı Tülay Demir'e konuştu. Uğur, programına konuk almak isteyip alamadığı tek ismin Cem Yılmaz olduğunu söyledi.

Müzik çalışmalarına devam ederken tesadüf eseri YouTube kuyusuna düşen Oğuzhan Uğur, “Babala” adlı kanalıyla sosyal medya fenomenleri arasına katıldı.

Hürriyet yazarı Tülay Demir, kanalında bir günde 1.4 milyon izlenme payına ulaşarak rekora imza atan, ünlü siyasetçilerden sanatçılara sayısız konuk ağırlayan Uğur ile buluştu.

İşte Demir'in röportajından öne çıkan satırlar:

◊ Son yıllarda kime sorsak sosyal medya fenomeni, kime kulak versek fenomen olma yolunda... Nedir bu sosyal medya fenomenliği?

- Anlatmaya mecradan başlayayım bence... Sosyal medya çok tehlikeli bir mecradır.

◊ Neden o?

- Yaptığınız videoyla bir anda milyonlar sizi takip etmeye başlar. Fakat yaptığınız işin devamı gelmezse hızla gelen insanlar aynı hızla kafalarını başka yere çevirir. Tehlikeli kısmı bu... Adı üzerinde “takipçi” demek, hareket eden birini takip eden kişi demektir. Tek bir işle var olmaya çalışırsanız, o insanlar sizi takipten vazgeçer.

◊ Türkiye’de fenomen olmak çok kolay diye düşünüyorum, hemfikir miyiz?

- Evet, Türkiye’de gündem olmak da, fenomen olmak da artık çok kolay. Artık her hafta yeni bir sosyal medya ünlümüz, bir fenomenimiz oluyor. Ama bu her zaman olumlu anlam taşımıyor. Bazen utanırsınız ya başkasının adına, onların adına da utanabiliyorsunuz. Çünkü sırf gülünç duruma düşüldüğü için bile çok takipçi gelebiliyor insana, onlar işte bunu fark edemiyor. Ayrımını yapabilmek birikime bağlı. Çoğu sosyal medya fenomeni o birikime sahip olmadığı için maalesef geliyor, gözüküyor ve yok oluyor.

◊ Hem de gülünç duruma düşmüş bir şekilde...

- Maalesef...

◊ O zaman şöyle sorayım, kimler kendine YouTube kanalı açmalı, buna cüret etmeli?

- Farklı fikirleri olanlar... Yanlışlıkla ünlü olmak istemiyorlarsa, farklı fikirlerle insanların dikkatini çekmeleri lazım ki bu zor iş. Çünkü artık dünya küçücük; sosyal medyanın etkisiyle bir cep telefonuna sığdırıyoruz dünyayı. Dolayısıyla herkes hangi formatın nereden geldiğini biliyor. İnsanlar elindeki telefonla Afrika’nın bir köşesindeki müziğe de ulaşabiliyor, Yeni Zelanda’daki bir parodiye de. O yüzden farklıyı bulmadan “farklıyım” dediğinizde, bu kısa zamanda ortaya çıkıyor.

◊ Peki sen nasıl karar verdin YouTube kanalı açmaya? Hedefin neydi?

- Ben zaten şarkıcılık yapıyordum. Bir gün stüdyoda albüm kaydı yaparken canımız sıkıldı, şöyle bir YouTube Türkiye’yi izleyelim bakalım neler oluyor dedik. Bir baktık ki bomboş.

 ◊ Ve duruma el koydunuz...

- Biraz öyle oldu. Girelim de dolduralım bu boşluğu dedik. Sağ olsun insanlar da takdir etti, o boşluğu doldurduğumuzu düşündü. Devamlılığını sağlayabilmek için sebat ettik, çok çalıştık. Az önce dediğim gibi başarı tek başına hiçbir işe yaramıyor, devamlılık şart. Biz o kadar emek harcayınca karşılığı da geldi, bir anda 1.5 milyon insan takip etmeye başladı. Bir günde 1.4 milyon izlenerek YouTube rekorunu kırdık.

BU İŞE GİRENLERİN GÖZÜ TELEVİZYONDA

◊ Nereye varır bu işin sonu? Son durak ne?

- YouTube’a girenler genelde televizyona geçmek ister. Ya da televizyonda tutunamamış olanlar YouTube’da kendilerini yeniden var edip televizyona dönmeyi planlar. Televizyon demişken, bana kalırsa televizyon piyasasının toparlanması gerek. Ve bence bunun yaklaşık bir üç-dört senesi var.

◊ Hangi açıdan toparlanması gerekiyor?

- Şöyle, televizyon hâlâ interneti kabullenemedi, buna rağmen yanlışlıkla da olsa içine daldı. Daha önce televizyonda çıkan haberleri internetten izlerdik ama şimdi internette olanları televizyonlar gösteriyor. Bir denge değişimi söz konusu.

  ◊ 5-10 yıl sonra bu dengeler ne şekilde değişmiş olur?

- Bugün bir bakkala girdiğinizde köşede duran televizyonu görürüz değil mi? İşte bir gün aynı bakkala girip de bakkal amcanın laptop’ta internet üzerinden bir şey izlediğini gördüğümüzde, televizyon için kırmızı alarm demektir. Gerçi bana kalırsa şu anda da alarm zilleri çalıyor da televizyon dünyası bunu kabullenmiyor. Bir format değişikliği şart.

◊ Ne gibi bir format değişikliği olmalı televizyon dünyasının ayakta kalması için?

- Televizyon kuralları artık izleyiciye samimi gelmiyor. Belli tavizler verilmeli. “Aman yanlış bir cümle söyledim, yayını keselim” dönemi geçti.

YOUTUBE BİR KUYUDUR DÜŞEN KOLAY ÇIKAMAZ

◊ İtiraf edeyim, ben YouTube takipçisi değilim hâlâ... İnsanlar o mecraya nasıl dalıyor?

- Bazen bilinçli, bazen bilinçsiz.

◊ Bilinçsiz takipçi nasıl olunuyor?

- Diyelim ki evinizde musluğunuz bozuldu, tamirci de bulamadınız. İlk olarak Google’a bakarsınız, onlar da size yazılı olarak anlatmaya çalışır sorunu. Ama YouTube’a sorununuzu yazdığınızda, o size musluğunuzun şurası bozulduysa şunu yapabilirsiniz diye bir video sunar.

◊ Evde bir şeylerin bozulmasını mı bekleyeyim?

- Öyle olmuyor işte. Siz ilgilendiğiniz videoyu izlerken yan tarafta başka bir videoya takılıyor gözünüz, “Aaaa yeni bir ruj çıkmış”, hop ona dönüyorsunuz. Derken bir bakmışsınız kaybolmuşsunuz içinde. YouTube bir kuyudur, o kuyuya düştükten sonra çıkması kolay değildir.

◊ Kanaldaki talk show’unda seçim öncesi Binali Yıldırım ile yaptığın röportaja denk gelmiştim. Bana göre cesur sorular da yönelttin ona...

- Aslında çok fazla insanı tatmin etmedi o sorular ama.

◊ Ezhel ile ilgili soru mesela... Bana cesur geldi.

- Güzel şeyler de oldu sonrasında... Üç dört gün sonra çıktı cezaevinden.

◊ Ama Seda Sayan’ı yaktın! “Seda Sayan, herkesin izlediği bir programda ‘Vururam Seni’ diye bir şarkı okuyor, bu insanları cinayete teşvik etmiyor da o çocuk şarkısının bazı yerlerinde belirli cümleler kullanınca uyuşturucuya mı teşvik ediyor?” diye sordun.

- Orada kendimi de yaktım resmen. Kendisi ünlü biri olduğu için ondan örnek verdim ama ismini söylediğim anda pişman oldum. Onun hedefine girmek gerçekten istemem.

BİZİM PARA VE OY VEREBİLEN BİR TAKİPÇİ KİTLEMİZ VAR

◊ Takipçilerin daha çok hangi yaş grubundan?

- YouTube’da ağırlıklı kitle 11-18’dir. Bizde ise ağırlıklı 18-24 ve 24-35 grubunda. Zaten siyasi liderlerin programımıza gelmek isteme sebebi de bu. Bizde tam olarak para verebilen, oy verebilen, fikirleriyle bir şeylere yön verebilen takipçiler var.

◊ Sinema sektörüne de el atmışsın. Film çekiyormuşsun...

- Evet, adı da “Borç Harç”...

◊ Hayırlı olsun... Konusu ne?

- Televizyon piyasasını anlatıyor. Komik bir iş olduğunu düşünüyorum, bakalım. 14 Aralık’ta vizyona girecek.

BİR TEK CEM YILMAZ’I KONUK ALAMADIK

◊ Hiç konuk almak isteyip de alamadığın biri oldu mu?

- Evet. Cem Yılmaz gelecekti 11 Ocak’ta. Yüzde 80 tamamdır dendi bize. Tabii biz de kesin geliyor gözüyle baktık. Ama yoğunluğundan dolayı gelemedi, bir tek o içimizde kaldı. Onun dışında birçok sanatçı ağırladık, davet ettiğimiz herkes geldi.

◊ Seni canlı canlı izlemek mümkün mü?

- Müzik çalışmalarım devam ediyor, konserlerimizde buluşuyoruz insanlarla canlı canlı. Yakında imza günlerimiz başlayacak.

Hizbullah, İsrail’in başkenti Tel Aviv’i vurdu Ocak'ta en düşük emekli maaşı ne kadar olacak? Almanya’ya transfer olan ilk Milli futbolcu Coşkun Taş yakılacak
Sonraki Haber