Bitirim lakaplı Zeki Keskin kimdir?

Bitirim Zeki kimdir? Bir dönem Yeşilçam'da kamera karşısına geçen Zeki Keskin, Sivast'ta tedavi gördüğü hastanede yaşam mücadelesini kaybetti. Hastaya göğüs cerrahi servisinde Yrd. Doç Dr. Özgür Katrancıoğlu tarafından göğüs tüpü takılarak tedavisine başlandığını belirten Şahin, "Uzun süre tansiyonu yüksek seyreden hastada hafif bir mide kanaması gelişti" dedi. Vatandaşlarımız Bitirim Zeki ile ilgili araştırmalar yapıyorlar. Biz de onlar için detayları derledik. Peki Bitirim Zeki lakaplı Zeki Keskin kimdir? Neden öldü? Hangi filmlerde oynadı? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...

Sivas'ın Ayli köyünde hayata gözlerini açan ve doğuştan kısa boy olan Bitirim Zeki, ilk kez 16 yaşındayken sahneye çıktı. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda izleyicilerin karşısına ilk kez çıkan Keskin, Ana Beni Eversene, Kasımpaşalı Recep, Fabrikanın Gülü ve Karayılan gibi filmlerde oynadı. Yeşilçam'da birçok yapımcının dikkatini çeken ve çok sayıda film teklifi almaya başlayan Keskin'in yaşamı, geçirdiği trafik kazasıyla adeta alt üst oldu. Bu filmlerde Yılmaz Güney, Nuri Sesigüzel, Ahmet Mekin ve Muhterem Nur ile kamera karşısına geçen Keskin, "Bitirim Zeki" olarak kısa sürede ün saldı. Peki Bitirim Zeki lakaplı Zeki Keskin kimdir? Neden öldü? Hangi filmlerde oynadı? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...

BİTİRİM ZEKİ KİMDİR?

Yeşilçam’da 90 santimetre boyu ve “bitirim zeki” tiplemesi ile "Fabrikanın Gülü", "Karayılan", "Kasımpaşalı Recep" ve "Ana Beni Eversene" gibi filmlerde Yılmaz Güney, Nuri Sesigüzel, Ahmet Mekin ve Muhterem Nur ile kamera karşısına geçen Zeki Keskin, geçtiğimiz gece 73 yaşında hayatını kaybetti. Keskin’in cenazesi, bugün Sivas Ulu Cami’de kılınacak cenaze namazının ardından Ayli köyünde toprağa verilecek.

Keskin, memleketi Sivas’ta 51 yıl önce dönemin belediye başkanı tarafından kendisine verilen iki metrekarelik büfede hem ticaret yapıyor hem de yaşıyordu. Son zamanlarda aşırı zayıflayan Keskin, bitkin düşünce iki gün önce hastaneye kaldırılarak yoğum bakım ünitesinde tedavi altına alınmıştı.

İki metrekarelik büfesini yatak odası ve mutfak olarak da kullanan Keskin’in adı, geçtiğimiz yıl Sivas Belediye Meclisi’nde alınan kararla yaşadığı büfenin karşısındaki meydana verilmişti.

GEÇİRDİĞİ KAZA SİNEMAYI BIRAKMASINA SEBEP OLDU

‘Bitirim Zeki’ lakabıyla tanınan Zeki Keskin, ilk kez 16 yaşında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda seyirci karşısına çıktı. Keskin, daha sonra ‘Fabrikanın Gülü’, ‘Karayılan’, ‘Kasımpaşalı Recep’ ve ‘Ana Beni Eversene’ gibi Yeşilçam filmlerinde Yılmaz Güney, Nuri Sesigüzel, Ahmet Mekin ve Muhterem Nur gibi sanatçılarla kamera karşısına geçti. 1964 yılında ‘Fabrikanın Gülü’ filminin Zonguldak’ta yapılan galasından dönüşte trafik kazası geçiren ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan Keskin, uzun süren bir tedavinin ardından Yeşilçam macerasını sonlandırarak memleketi Sivas’a döndü. 52 yıl önce dönemin belediye başkanı tarafından Sirer Caddesi’nin girişinde kendisine verilen 2 metrekarelik büfede satış yapıp geceleri de konaklayarak yaşamını sürdürdü.

TÜRK SİNEMASI

Türk sineması veya Türkiye sineması (Yeşilçam olarak da bilinir), Türkiye'deki film endüstrisine dair faaliyetleri ve sinema kültürünü kapsamaktadır. Türkiye'de sinemanın geçmişi Osmanlı İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. Başlangıç tarihi tam olarak bilinmese de Anadolu'ya sinemanın gelişinin II. Abdülhamit döneminde gerçekleştiği varsayılmaktadır. İlk toplu film gösterimi ise 1896 - 1897 yılları arasında Sigmund Weinberg tarafından İstanbul'da gerçekleştirilmiştir. İlk toplu gösterilen film ise Lumière Kardeşler yapımı Bir Trenin La Ciotat Garı'na Gelişi (L'Arrivée d'un train en gare de La Ciotat) filmi olmuştur. Bu tarihten, 14 Kasım 1914 yılına kadar da özellikle Lumière Kardeşler'in yaptığı filmler başta olmak üzere yabancı yapım filmler gösterilmiştir.

1914 yılına gelindiğinde İstanbul'da bugünkü Yeşilköy yakınlarında bulunan Ayastefanos Rus Abidesi'nin yıkılması kararlaştırılmış ve bunu da bir filme çekme fikri ortaya çıkmıştır. Bu fikir ile birlikte Avusturya'dan bir film ekibi davet edilmiş daha sonra ise bu filmi bir Türk'ün çekmesi şartı ortaya atılmıştır. Bu iş için de o sıralarda Osmanlı ordusunda görevli olan Fuat Uzkınay uygun görülmüş ve Avusturyalı film ekibi tarafından Fuat Uzkınay'a filmi nasıl çekmesi gerektiği öğretilmiştir. Kısa bir eğitimin ardından, 4 Kasım 1914 günü Fuat Uzkınay tarafından çekilen Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı filmi, bir Türk'ün çektiği ilk film olmuştur. Bu gelişme sonrası Enver Paşa'nın direktifleri doğrultusunda Almanya'daki "Ordu Sinema Kolu"'ndan esinlenilerek 1915 yılında Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulmuş ve bu kurum, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye sinema tarihinin ilk resmi sinema kurumu olmuştur.

1922 yılına gelindiğinde ise Türkiye'nin ilk özel film şirketi olan Kemal Film, Kemal Seden tarafından İstanbul'da kurulmuştur.

Günümüzde ise Türkiye sineması, ulusal ve uluslararası birçok yapım şirketinin yer aldığı, yılda ortalama 100 filmin üretildiği bir sinema pazarı haline gelmiştir. Türkiye, 2016 verilerine göre Avrupa ülkeleri arasında yerli yapım film üretiminde sekizinci sırada yer almaktadır. Yine aynı verilere göre de seyirci sayısı bakımında yedinci, hasılat bakımından sekizinci sırada yer almaktadır. Ayrıca Türkiye sineması Avrupa genelinde en çok sinema salonu ve perdesi barındıran yedinci ülke konumundadır Türkiye'deki sadece Ardahan, Bayburt, Gümüşhane, Hakkari, Sinop, Şırnak ve Tunceli illerinde sinema salonu bulunmamaktadır. Bunların dışındaki tüm illerde sinema salonları bulunmaktadır.

ÖNEMLİ ETKİNLİKLER

Festivaller

Adana Film Festivali - Adana'da her yıl düzenlenen önemli bir film festivalidir. Organizasyonun en büyük ödülü, Adana’da büyümüş olan, Yılmaz Güney gibi film sektörünün çok önemli şahısları tarafından da kazanılmış olan, Altın Koza’dır.

Ankara Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali – Türkiye’nin feminizm ve cinsiyet sorunları gibi konulara adanmış tek film festivalidir ve her yıl Ankara’da düzenlenmektedir. Festival, genç kadınların çıkış filmlerini desteklemeyi amaçlar ve ayrıca senaryo yazarlığı ve film yapımcılığı üzerine atölye çalışmaları organize etmektedir.
Ankara Uluslararası Film Festivali – İlki 1988’de düzenlenen festival, Türkiye’deki en prestijli ikinci festivali olarak kabul edilir.

Antalya Altın Portakal Film Festivali – Türkiye’nin en prestijli ve en popüler film festivalidir. Her yıl, katılımcılar en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi oyuncu gibi kategorilerde sergilenen olağanüstü performanslar için Altın Portakal ile ödüllendirilir.

İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali - 1988'den beri aralıksız düzenenlenen festival her yıl dünyanın her yerinden davet edilen çok sayıda yönetmen, yapımcı ve oyuncuyu ağırlamaktadır. İstanbul Hollanda ve Polonya Başkonsoloslukları, Avusturya, Fransız, İtalyan, Alman, İspanya Kültür Merkezleri’nin ve T.C. Kültür Bakanlığının destek verdiği program kapsamında, kurmaca, belgesel, deneysel ve canlandırma filmlere yer verilmektedir.
İzmir Kısa Film Festivali – İlki 2000’de düzenlenen festival kurmaca, belgesel, deneysel ve animasyon dallarındaki kısa filmlere Altın Kedi Ödülü vermektedir. Her yıl düzenlenen festival, Türkiye’den ve yurtdışından sinema dünyasının önemli kişilerini jürisine davet etmektedir. Festivalin yarışma bölümünün dışında, Türkiye'den ve dünyadan o yılın panoramasını çizmek amacı ile, özenle seçilmiş filmler gösterime alınmakta ve sinemaseverlerle buluşturulmaktadır.
Mardin Film Festivali (SineMardin) – İlki 2006’da düzenlenen ve Türkiye’de senaryo yazarlığına adanmış tek film festivalidir. Her yıl düzenlenen ve büyük ölçüde bağımsız sinemaya yoğunlaşan festival, Türkiye’nin Güneydoğu bölgesindeki en dinamik sinema etkinliklerinden birisidir.

Uluslararası İstanbul Film Festivali – İlki 1982’de düzenlenen festival Türkiye’deki en önemli entelektüel etkinliklerden birisidir. Öyle ki, çoğu zaman İstanbul dışında yaşayan sinemaseverlerin etkinlikte sunulan, dünya film tarihinin en değerli örneklerini izlemek için İstanbul’a akın etmelerine neden olmaktadır.

FETÖ'nün emniyet mahrem yapılanmasına operasyon! Kılıçdaroğlu'nun Akşener sözleri İyi Parti'yi karıştırdı! Netanyahu'ya bir kötü haber daha!
Sonraki Haber