Merhum Muallim Naci’nin mısraları geldi aklıma sabah sabah, Sinan Oğan’a yönelik eleştirinin ötesine geçen yorum ve değerlendirmeleri okuyunca…
"Toplanıp ehl-i heva her biri bir sâz çalar;
Çelebî, böyle olur bizde konser dediğin!
Demokrasiyi, çoksesliliği, düşünce ve ifade özgürlüğünü, insan haklarını, anayasal hak ve özgürlükleri savunduğunu söyleyen, herkese daha fazla özgürlük vaat edenler her nedense Kemal Kılıçdaroğlu dışında hiç kimsenin seçme ve seçilme özgürlüğüne tahammül edemiyorlar…
İstiyorlar ki, kimse aday olmasın. Kimse ses çıkarmasın. Kimse yorum yapmasın. Kimse düşünce, görüş ileri sürmesin…
Herkes kendileri gibi sandığa gitsin ve Kemal Kılıçdaroğlu’na oy versin…
Demokrasi dediğimiz şeyi karıştırıyorlar.
Demokrasi herkesin kendi görüş ve düşüncesinde özgür şekilde tercihini ortaya koyabildiği, azınlıkta kalsa dahi çoğunluktan çekinmediği, çoğunluğun azınlığı ezmeye gücünün yetmediği bir rejimdir.
Ama burada azınlıkta kalanlar, seçimde yüksek oyu alamadığı için kendi özgün duruşlarını, düşüncelerini, yaklaşımlarını sunarak ortaya çıkanlara saldırıyor ve “Siz bizimle birlikte olmadığınız için kaybettik, kaybediyoruz” gibi bir garabet mantık ile saldırıyorlar…
Haksız mı merhum Muallim Naci…
Demokrasiden habersiz demokrasi savunucuları ile olunca böyle oluyor işte…
Önce topladıkları masada kendilerine itiraz eden Meral Akşener’i perişan ettiler.
Oysaki çok doğru söylemişti: Kemal Kılıçdaroğlu kazanacak kişi değildi. “Vay sen misin bunu diyen!” Meral Hanım’ı masadan kalktığına pişman ettiler, zorla geri getirttiler.
Yetmedi, Muharrem İnce’ye saldırdılar: “Çekil, kaybedersek müsebbibi olursun!” dediler.
Çekilmeyince ahlaksızca komplolar kurdular, kasetler uydurdular, iftiralar attılar… Adamı hastanelik ettiler… Çekilmeye mecbur bıraktılar.
Oğan yarışta kaldı. Kılıçdaroğlu İnce’nin çekilmesine rağmen Erdoğan’ın 5 Puan gerisinde çıktı ilk turdan. Bu kez, Oğan ve Ata ittifakı’na muazzam bir baskı, o beş puanı bizimle olup bize aktarın, diye…
Oğan kendi değerlendirmesini yaptı ve tarafını Cumhur İttifakı’ndan yana açıkladı. Şimdi de “Sen bunu nasıl yaparsın?” linçi başladı…
Oğan almış olduğu oyları gittiği yere aktarır mı, aktaramaz mı ayrı bir tartışma konusu o nedenle girmiyorum, mamafih demokratik bir ülkede insanların şartlara göre yeniden değerlendirme ve tarafını seçme hakkı vardır. Düşüncelerini açıklayanları boğmaya çalışmak demokrasi anlayışı içinde asla yer bulmamalıdır.
Daha önce de açıkladım, yine vurgulamak istiyorum, bu antidemokratik baskılara karşı bir demokratik başkaldırı olarak ifade etmek ihtiyacı hissediyorum: Ben kişisel olarak Cumhur ittifakını destekledim, destekliyorum…
Tüm adayları çekilmeye mecbur, tüm toplumu sizi desteklemeye mahkûm etseniz bile biliniz ki, sizinle olmayacak, desteklemeyeceğim. Sizi desteklemem demem bu saatten sonra demokrasiye sadakatimi yitirmem anlamına gelir. Bu nasıl bir baskıcı, despotik bir anlayıştır ki, herkesi sizinle harekete zorunlu gibi düşünebiliyorsunuz?
“Neden kaybediyoruz?” diye düşünmeniz gerekirken hep işin kolayına kaçıyorsunuz, “şu da bizimle olsaydı, bu da bizimle olsaydı”… diye.
Sizinle olmayanların niye sizinle olmadığına kafa yormuyorsunuz. Kafasına vura vura sizinle olmasını sağlamaya alıştığınız için herkesi de benzer şekilde iknaya uğraşıyorsunuz…
Önce neden kaybettiğinizi düşünün.
Ama önce şu soruya cevap vererek: Sizin için demokrasi nedir?