Boğaziçi Üniversitesi'nde akademik faşizm ayyuka çıktı!

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın TBMM'de devam eden bütçe görüşmelerinde anlattığı bir insan hikayesi akademik faşizmin geldiği boyutu gözler önüne serdi. Sabah yazarı Mahmut Övür bugün gazetesindeki köşesini bu skandala ayırdı...

Sabah yazarı Mahmut Övür bugün köşesinde akademik faşizmin çarpıcı bir örneğini paylaştı. Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan büyük bir skandalı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın sözleriyle okurlarına aktaran Övür, "Sadece siyasette, bürokraside değil, ekonomiden akademiye her yerde o eski vesayetçi faşist kafa hâlâ etkisini sürdürüyor." dedi.

İşte Mahmut Övür'ün "Akademik faşizm" başlığını taşıyan köşe yazısı;

"Bu ülkede yıllardır hep "beyin göçünden" şikâyet edilir. Hatta son dönemde İP Genel Başkanı Meral Akşener, "Gençlerin çoğu yurt dışına kaçıyor" gibi büyük(!) siyasi analizler bile yaptı. Oysa hiçbiri hükümetin başlattığı Bilişim Vadisi Projesi'ne, Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi'ne, Uzay Programı'na, milyonlarca genci bir araya getiren Teknofest'e ve Uluslararası Lider Araştırmacıları Programı'na bakmıyor bile... Sadece Uluslararası Lider Araştırmacıları Programı'na bakılsa, Türkiye'ye dönmek isteyen ne kadar "beyin" olduğunu görecekler. Bu programa dünyanın dört bir yanından 250'yi aşkın yetişmiş insan başvurmuş. Bu bilim insanlarından 127'si şu an Türkiye'de "vizyoner projeleri"ni hayata geçirmek için çalışıyor.

Birkaç gün önce Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Meclis'te bu bilim insanlarından birinin başına gelenleri anlattı.

İşte o garip ama gerçek hikâye:

"Uluslararası lider araştırma programıyla 127 bilim insanımızı ülkemize davet ettik. Beyin göçünü ağzından düşürmeyen muhalefet temsilcileri geçtiğimiz yıl burada yurda dönen araştırmacılar için ben söylemekten hicap ediyorum, 'ithal bilim insanı' tabirini kullandılar.

Tabii ben bu çirkin bakış açısının münferit olduğuna inanmak isterdim.

Ama bilimin evrenselliğinden bihaber bu çağdışı ve bilimdışı zihniyetin bir benzeri şu anda Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanıyor.

Bakın size genç bir bilim insanından bahsedeceğim. Alman Lisesi'ni birincilikle bitirmiş. Lisansını Almanya'nın en prestijli okullarından Aachen Teknik Üniversitesi'nde tamamlamış. Kaliforniya Üniversitesi'nde araştırmacı olarak görev almış.

Zürih Enstitüsü'nde doktora çalışmalarını yürütmüş hocamızı, TÜBİTAK Lider Araştırma Programı'yla ülkemize davet ettik. Kendisi yapay zekâ, derin öğrenme ve tıbbi görüntüleme alanlarındaki çalışmalarını Boğaziçi Üniversitesi'ne taşıdı.

Burada etki faktörü çok yüksek bilimsel dergilerde başarılı yayınlara imza attı. Ama gelin görün ki, bu hocamız tam iki yıldır Boğaziçi Üniversitesi'nden kadro alamıyor.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü devlete ait Boğaziçi Üniversitesi'ni kendi derebeyliği zanneden ilkel zihniyeti bir türlü aşamıyoruz.

Neymiş, fakültedeki tek tipçi akademisyenler bu hocayı istemedikçe kadro verilemezmiş. Sorsanız akademik özgürlük derler. Kimse kimseyi kandırmasın, bu düpedüz akademik faşizmdir."

Sadece siyasette, bürokraside değil, ekonomiden akademiye her yerde o eski vesayetçi faşist kafa hâlâ etkisini sürdürüyor."

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...

O ülke Bitcoin'den 305 milyon dolar kâr elde etti ''Adaletin kestiği parmak acımaz'' Son dakika Fenerbahçe haberi: İtalya'dan İsmail Yüksek'e teklif
Sonraki Haber