"Avusturya Başbakanı Christian Kern, Türkiye'deki demokratik ve ekonomik eksikliklerden dolayı ülkenin Avrupa Birliği (AB) üyelik görüşmelerinin sonlandırılması için Avrupalı liderler ile bir diyalog başlatacağını söyledi.”
Sabah sabah Batı ülkelerinin nasıl bir açmazın içinde olduklarını anlamaya uğraşıyorum…
Sanki Türkiye’de bir darbe girişimi olmamış, yüzlerce insan hayatını kaybetmemiş, binlerce insan yaralanmamış ve darbeyi toplum hep birlikte önlememiş gibi, böylesine nobran, kaba, saygısız, küstah, terbiyesiz, demokrasi ve insanlık dışı yaklaşımlarla karşılaşmanın şaşkınlığı içindeyim…
Batı basını Türkiye’ye adeta bir algı operasyonu başlattı. Milletin hukukunu savunan, özgürlüklerini koruyan, darbeye hayır diyen bir Türkiye yok; insanları öldüren, Millet Meclisi’ni bombalayan, demokratik rejimi silah zoruyla değiştirmeye uğraşan güruhun sözümona hakları var…
Türkiye Cumhuriyeti, Anayasasında da açıkça yazdığı üzere, “demokratik, laik bir hukuk devletidir”. Muz devleti değildir. Demokratik yollarla, seçimle işbaşına gelmiş hükümetlerin birilerinin nasırına bastı diye, darbelerle, tehditlerle değiştirildiği dönemleri de yaşamıştır ama artık 15 Temmuz melaneti de göstermiştir ki, bunlar çok geride kalmıştır. Bir daha gelmemek üzere tarihin karanlık sayfalarına havale olmuştur.
Kendisine mehdilik pozları veren bir bunak, şizofrenin arkasından giden bu milletin tüm değerleriyle çatışan eli kanlı katiller sürüsünün bu vesile ile kime veya kimlere “hizmet” ettiğini de milletimiz çok iyi anlamıştır…
Şimdi bu pisliklerin sahipleri, milletimiz bunları topyekûn imha etmesin, kullanmak istediklerinde biraz daha ellerinin altında bulunsun telaşesiyle veya kendilerini ifşa etmelerinden korktukları için Türkiye’ye ve aziz Türk milletine “darbeyi niye önlediniz?” hesabını sormaya yeltenmektedirler…
Türkiye her yönüyle dışa açık bir ülkedir.
Hepimize bu bakımdan çok önemli roller, görevler düşmektedir. Özellikle akademisyenlerimizin, sivil toplumumuzun, sanayici ve işadamlarımızın yurtdışındaki partnerleriyle Türkiye’nin 15 Temmuz melanetine gelinceye kadar ve sonrasını anlatacak bir dinamik ilişki süreci geliştirmesi yararlı olacaktır. Batı medyasının darbe ve darbeci sever tutumunu kırmanın, yanlış enformasyonlarla beyinleri bulandırmalarının önüne birebir, samimi ilişkilerimizle geçebiliriz.
Neredeyse her üniversitemizin batı üniversiteleriyle ilişkisi bulunmaktadır. Her akademisyenimizin pek çok etkili bilim insanı ile teması vardır. Bu konuda üniversitelerimiz ve YÖK öncü olmalıdır.
Yurtdışındaki Türk sivil toplum hareketleri, diplomatik misyonlarımızla temas halinde mutlaka aydınlatıcı etkinlikler gerçekleştirmelidir.
Sanayicimiz, işadamlarımız, tüccarlarımız mutlaka devreye girmelidir. Tek tek ilişkide oldukları kurum veya kişilere gerçekleri anlatan bir girişimi gerçekleştirmelidir.
Milletin zaferini, demokrasi ve özgürlük tutkusunu, tankların ve mermilerin karşısında sinmeyip ülkesini darbecilere teslim etmeyişlerini her şart altında dünyaya anlatmamız ve darbenin arkasındaki karanlık terörist yapılanmayı da ifşa etmemiz gerekmektedir.
Türkiye, büyük bir ülkedir.