Bunu hakettin küçük burjuva esnafı
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Kovid-19'a karşı aşı geliştiren BioNTech'in kurucusu Uğur Şahin'in çocukluk fotoğrafını paylaşıp överken, çorabı delik insanların başarısının büyütülmesini ise "garibanizm" ideolojisi olarak vurguladı. Buna hayatı boyunca direndiğini söyleyen Özkök, "Bir burjuva olarak ölmek istiyorum" dedi. İzzet Çapa'nın Özkök'ün bu arzusuna sosyal medyadan anlamlı bir mesajla yanıt verdi. Çapa, "Sen zaten burjuvasın.. Ama küçüğünden... En küçülmüşünden..." dedi.
Prof. Dr. Uğur Şahin... Kovid-19 aşısı geliştiren BioNTech firmasını kuran iki Türk bilim insanından biri. Dünya şimdi onu konuşuyor.
Hürriyet Yazarı Ertuğrul Özkök, Şahin'i çocukluğuna ait fotoğrafı üzerinden önce öven sonra da "garibanizm" dediği fakir insanların başarısının büyütülmesine karşı yıllardır direndiğini dile getirip burjuva çocuklarının da şerefli bir hayatı ve ölümü hak ettiğini vurgulayan bir yazı kaleme aldı.
Sonra da "Bir burjuva olarak ölmek istiyorum, bunu başarabilirsem kendimle de gurur duyacağım" dedi.
Ertuğrul Özkök'ün 'burjuva' güzellemesi üzerine İzzet Çapa'dan anlamlı bir yanıt geldi. Çapa, Özkök'e seslenerek "Sen zaten burjuvasın.. Ama küçüğünden... En küçülmüşünden..." dedi.
İşte Ertuğrul Özkök'ün çorabı delik bir çocukken dünyanın konuştuğu bir bilim insanına dönüşen Prof. Dr. Uğur Şahin'in üzerinden burjuvaizmi övdüğü o yazı:
"Bu fotoğraf bize bir WhatsApp grubundan geldi.
İlk gören eşim Tansu’ydu...
Altında şu yazıyordu:
“En sağdaki Prof. Uğur Şahin, aşıyı bulan biliminsanı. Almanya’da çekilmiş. Kucaktaki kardeşi diş hekimi, ayakta çorabı delik olan modacı olmuş.”
*
Evde hepimiz ilk bakışta çok sevdik bu kareyi.
Tansu çok etkilendi ve Instagram hesabından paylaştı.
Ancak bir süre sonra bir izleyicisinden şu notu aldı:
“Fotoğraf 1975’de Düsseldorf’a göçmüş bir aileye ait...”
Bunun üzerine fotoğrafı çekti.
Ancak bir süre sonra fotoğrafta olduğu iddia edilen Uğur Şahin imzalı bir yazı dolaşmaya başladı.
Bu fotoğrafın kendilerine ait olduğunu yazıyordu.
Ama bu yazının otantik olup olmadığını da öğrenemedik.
Yani bu yazıyı yazmaya oturduğumda fotoğrafın Şahin Ailesi’ne ait olup olmadığını kesinleştirememiştim.
*
Olsun...
Yine de çok sevdik bu çorabı delik insanların başarısını...
Bir de şu vardı.
Dünyanın yaşadığı bu felakete çareyi bir Türk çiftin bulmasının verdiği gurur.
Ama şu sorunun cevabı açıkta kaldı...
Niye bu fotoğrafın gerçek olduğuna inanmaya bu kadar hazırdık?
Söyleyeyim.
Çünkü hepimizin içinde bir yerde gizlice oturan bir “Garibanist” var...
Aynı zamanda lüks bir araba yoksul bir insana çarptığında otomatik olarak zengini suçlayan bir garibanist o...
Bir başarı varsa, onun arkasında çorapları delik bir Anadolu çocuğu görmeyi tercih eden bir karakter...
*
O yüzden en entelektüelimiz bile senaryo yazarken ağırlığı “Kibirli Peri’den” değil gariban “Meryem’den” yana koyuyor.
Ama unutmayalım ki dünya tarihinde varlıklı ailelerin çocuklarının yazdığı destanlar, buluşlar ilerlemeler de var.
Akranları baba parası yerken, kendileri laboratuvarlarda dirsek çürüten zengin çocukları...
*
Delik çoraplı fotoğraflardaki sıcak insan hikayelerini ben de çok seviyorum.
Ama sosyoloji doktorası yapmış, kitle ruhu üzerine kitap yazmış, Ortega Y Gasset’nin “Kitlelerin İsyanı” eserini başucu kitabı yapmış biri olarak şunu da görüyorum.
Bu duygu siyasetçilerin elinde dejenere olursa, dünyanın başına fena halde bela olan “Popülizmin” kaynağı haline dönüşüyor.
Bu duygu, “Garibanizm” denilen bir ideolojiye dönüştürüldüğü zaman siyaseti de yozlaştırıyor.
Popülist liderler bu güzel duyguyu alıyor, toplumun bir başka kesimine karşı insafsız bir ötekileştirme ve düşmanlaştırma aracı haline getiriyor.
*
Ben hep şuna inandım...
İşçi çocukları da şerefli bir hayatı ve ölümü hak eder...
Burjuva çocukları da...
O yüzden çorabı delik fukara çocukların başarı hikayeleri beni çok sevindirir...
Ama varlıklı mahallelerin çocuklarının başarı hikayeleri de aynı ölçüde sevindirir.
*
Hayatım boyunca içimdeki o garibanistin kölesi olmamak için mücadele ettim.
O nedenle 1973 yılında Paris’te Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet bursuyla solcu bir öğrenci olarak okurken şu kararı aldım:
“İzmir’de bir matbaa işçisinin çocuğu olarak doğdum, ailemle gurur duyuyorum. Bir burjuva olarak ölmek istiyorum. Bunu başarabilirsem kendimle de gurur duyacağım.”