Bütün renkler benim!
Seher Mollaosmanoğlu Alanya’da yaşayan ve sanatını icra eden bir ressam. Çoğu sanatçının merkezde olmaya çalıştığı, yaşadığı kenti terk ettiği bir ortamda Mollaosmanoğlu inatla şehrine ve sanatına sahip çıkıyor. Sayım Çınar sanatçıyla bugünkü Alanya’yı ve sanatını konuştu.
Sayım Çınar
sayimcinar@gmail.com
Turkuaz Resim atölyesi dersler veren, kişisel çalışmalar yaptığınız bir yer. Ne zamandır faaliyet gösteriyor? Alanyalı bir ressam olmak nasıl bir duygu?
15 yıldır atölyem var. O gün bugündür devam ediyor. Genelde kara kalem olarak başlıyoruz kursiyerlerimizle. Kendimiz siparişler alıyoruz, kendim kapanıp yapıyorum, sergiler yapıyorum. Alanya’da kendimi yalnız hissettiğim çok zaman oluyor. Bir diyalog yok sanatçılar arasında. Etkileşim yok, diyalog yok.
Resim sanatı çok yalnız bir sanat. Devlet destekleri veriliyor sanatın birçok alanında ama konu resme gelince bunu çok fazla göremiyoruz.
Ben yalnızım. Alanya’da yok bu tarz çalışmalar.
Resimlerinizi satmak kolay olmasa gerek. İnsan portreleri yapıyorsunuz, aynı zamanda eski Alanya çiziyorsunuz. Alanya ile nasıl bir ilişkiniz var?
Doğup büyüdüğüm yer. Ben doğduğumda bir küçük kasabaydı. Hem turizm cenneti, hem de tarihsel olarak çok güçlü. Portre yapmayı çok seviyorum. Ancak satış konusunda sorunlar yaşıyorum.
“GERÇEKÜSTÜ, RÜYA RESİMLER BENİ ETKİLER HER ZAMAN.”
Sizi büyüleyen ressamlar var mıdır?
Picasso, Dali hep ilgimi çeker. Gerçeküstü, rüya resimler beni etkiler her zaman.
Resim dersi vererek kazanç sağlayabiliyor musunuz?
Masraflarımı çıkarmam gerekiyor, onun için belli bir miktar alıyoruz.
Alanya Belediyesi özel imkanlar sağlıyor mu sizin gibi sanatçılara?
Kültür merkezimizi kullanmamıza izin veriyorlar, onun dışında özel bir şey yok. Sanat sokağı istiyorum, küçük küçük kulübeler olsun, resimlerimizi paylaşalım istiyorum. Kardeş şehirlerimiz var, Litvanya gibi. Belediye destekli olarak gidip geliyor olmalıyız. Resimlerimi satamıyorum. Bilenler geliyor, ev olduğu için atölye çok kişi gelmiyor. Daha merkezi bir yerde olmak gerekiyor.
“RESME SANAT OLARAK BAKMIYORUZ, DEKORATİF AMAÇLI BİR ŞEY GİBİ GÖRÜYORUZ.”
Resim sanatı hep yalnız bir sanattır. Sizce neden?
Resmi çok gerekli görmüyorlar. Resme sanat olarak bakmıyoruz, dekoratif amaçlı bir şey gibi görüyoruz. Bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Ressamın resme başlaması ve sonlandırması nasıldır? Nasıl bir yol izliyorsunuz?
Genelde bir resme başlarken büyük bir heyecan vardır. Sona geldiğinizde karşısına geçip işte bu diyebiliyorsanız, o keyif başka hiçbir şeyde yoktur.
Sizin renginiz nedir?
Tüm renkler benim. Sıcak renkli resimleri çok severim, sıcak renkleri çok severim. Maviyi çok seviyorum. Yine de tam bir renk cümbüşü görebiliyorsunuz resimlerime baktığınızda.
Atlar da yoğun yer kaplıyor çalışmalarınızda.
Gücü temsil ediyor. Özgürlüğü temsil ediyor atlar. Bunun için çizmeyi seviyorum. Yaptığım resimlerde her yıl farklı konulara odaklanıyorsunuz.
Sizi kalbinizden vuran resimler olmalı, satmak istemediğiniz.
Satmak istemeyip de sattığım resimler oldu, genelde portrelerdi bunlar.
Bir edebiyatçıyla evlisiniz. Sanatın farklı mecralarından bir çift olarak nasıl geçiyor günler?
Acımasız eleştirilerimiz oluyor. Çok hararetli olmasa da işin içinde hep eleştiri oluyor.
Mehmet Mollaosmanoğlu’nun yeni kitabının kokteyli oldu geçen yıl Frankfurt Kitap Fuarı’nda. Romanlarıyla, kapaklarıyla ne kadar ilgilisiniz?
Oğlum grafiker, ona bırakıyorum aslında. O da acımasız eleştiriler yapar. Ailenin her ferdinde sanatsal kaygılar ve en iyiyi arama durumu var.
Oğullarınız resimlerinize nasıl bakıyor?
Eleştirel bakabiliyorlar. Ben çocuklarım küçükken bile onların fikrini sorardım. Masum oldukları için hemen duygularını söylüyorlardı. Onun için onların gözleri çok önemli.
Alanya’nın yaylaları, ovası, denizi resimlerinizde karşılığını buluyor. Alanya sizin için nerede?
Genelde resimlerimde tarihi yerler vardır. Özellikle tersane bölgesi… Çocukluğumda oralarda oturuyorduk ve aslında bu resimleri yaparken o zamanlara dönüyorum. O dönemleri özlüyorum.
Geçmişten geriye neler kaldı?
Çok güzel anılar kaldı. Şimdiki Alanya çok fazla göç alıyor. Çarpık kentleşmeyi görüyorum şehre baktığımda.
Eşiniz mimar aynı zamanda. Yaptığı evleri o bilmeden görebiliyor musunuz?
Farklı bir şey görünce hemen fark ediyorum. Bu kesin Mehmet’in işidir diyebiliyorum.