“Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı” bir Kastamonu türküsüdür. Nüfusuna oranla Çanakkale’de en fazla şehit veren ilimizdir Kastamonu.
Anadolu’da her evden, ya Yemen’de, ya Sarıkamış’ta, ya Çanakkale’de, ya Milli Mücadele’de bir veya birkaç şehit vardır.
Michigan’da Çanakkale Zaferi’nin 103. Yıldönümünü kutladık. Şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla andık.
TACAM Başkanımız Dr. Nilüfer Esen Bilgin, değerli eşi Dr. Tayfun Bilgin çok güzel bir hazırlık yapmışlardı. TACAM önceki başkanlarından ve Michigan Fahri Başkonsolosumuz Nurten Ural hanımefendi ve pek çok seçkin, saygın Michigan’a yerleşmiş Türk’ün katıldığı toplantı, şehitlerimiz ve Atamızın anısına saygı duruşu, İstiklal Marşı, Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirinin nefis bir seslendirmesi ile başladı.
Değerli bir akademisyen arkadaşımız Mustafa Kemal Paşa’nın (o zaman Albay) Çanakkale’deki muazzam rolünü, belgeler ve haritalarla ortaya koydu.
Sonrasında ise çok önemli ve anlamlı bir konuğumuz vardı. Dedesi Trablusgarp’da, Balkan Harbi’nde, Yemen’de, Sarıkamış cephesinde ve Çanakkale’de gazi olmuş bir Ermeni vatandaşımız: Garo Laçin Bey. 1979 yılından beri Michiganlı. O da, tıpkı 95 yıllık ömrü boyunca hep Türkiye sevgisi ile yaşamış, kalbi Türkiye için atmış bir kahraman, her cephenin gazisi dedesi Ohannes Zakaryan gibi, Türkiye sevgisi ile dolu…
Garo Laçin aslen Kayseri Talas kökenli, İstanbullu. Merhum dedesi gazi, kahraman Ohannes Zakaryan ise Nevşehir’li.
İlk olarak 1897 yılı Nisan-Mayıs aylarında Gönüllü Bursa topçu batarya birliğinde görev alır, 1898’de terhis olur, ancak 1905’te yeniden askere alınır, Yemen Tümeni ile Yemen’e gider. Üç yıl Yemen’de savaşır. 1909’da bir kez daha terhis olur. Madalyası göğsünde döner evine. 1911-1912’de yeniden ordudadır. Trablusgarp Savaşı’na katılır. Komutanları Binbaşı Enver Bey, sonra Binbaşı Mustafa Kemal’dir. Ordu yenilip Balkan Harbi patlak verince ordu ile gider… 1912 Ekim’inden 1913 Nisan’ına kadar Balkan Harbi’nde 10. Tümen Topçu Taburunda Kazım Karabekir komutasında çarpışır… Buradan 30. Tümene tayin olur, Balkan ve Yemen Birlikleri ile birlikte Sarıkamış Cephesine gider. Donmaktan güçbela kurtulan bin kadar askerin arasındadır. Kurtarma ekibi geldiğinde ölü bir katırın karnına başını ve vücudunu yarı beline kadar soktuğu için hayattadır ama gözlerini açtığında kendisini Erzurum Asker Hastanesi’nde bulur kendisini. Donmaktan kurtulur ama sekiz aydan uzun zatürre tedavisi görür. İkinci kez madalya almıştır. Sonrasında seferberlik ilan edilince daha tam iyileşmeden ver elini Çanakkale… Çanakkale Savaşı’ndan da “ölmeden kurtulur”. Üçüncü madalyası göğsündedir. Terhis olmayı beklerken derhal uzman topçu ve kıdemli uzman asker olarak Mirliva Kazım Karabekir Paşa’nın komutasındaki 2. Kolordu’ya yeniden Kafkas Cephesi’ne gönderilir. Savaşın en şiddetli anında süngülü karşı taarruza geçildiğinde kıdemli uzman asker olarak idare ettiği mangasıyla Rus hatlarını yararken göğsünden, böğründen ve bacağından aldığı mitralyöz kurşunu vurulur, yaralanır, düşer. Gözünü bir kez daha Erzurum Asker Hastanesi’nde açar… Bu kez göğsü sargılar içindedir, sol bacağı dizinin beş parmak altından kesilmiştir… Yakasında Kazım Karabekir tarafından takılan dördüncü madalyası vardır…
Ohannes Zakaryan’ın ne yazık ki, kaleme aldığı hatıraları torununun İsviçre’de çıkan evinde yandığı için büyük bir kayıp. Ancak o çileli günleri, kendisinin gittiği geldiği cepheleri aile içinde anlattığı içindir ki, Garo Bey hafızasında kaldığı kadarıyla anlattı.
Gözyaşlarımız hem Ohannes Zakaryan, hem tüm şehitlerimiz ve gazilerimiz için döküldü göz pınarlarımızdan…
Torunu ona cepheden cepheye koştuğu için “Savaş Çekirgesi” adını vermiş. 95 yaşında uzun bir ömrün ardından aramızdan ayrılmış bu güzel ve kahraman insan…
Dedesinin madalyalarını da getirmiş Garo Laçin Bey, haklı olarak büyük bir gurur ve mutluluk içinde saklıyor. Biz de her biri ayrı bir destanın, kahramanlığın anısı olan o madalyaları büyük bir emanet mukaddesatı içinde elden ele dolaştırdık. Tüm şehit ve gazilerimizin ruhlarının şad olması için dualar ettik.
Günün bir diğer önemli ve anlamlı konuşması ise çok Değerli Prof. Dr. Timur Kocaoğlu tarafından gerçekleştirildi. Yine kahraman ve şehit bir Türk Subayı olan Yüzbaşı Şerafettin’in (Özdemir) eşine yazdığı aşk ve sevgi dolu mektupları anlattı Timur Bey. “Sevgilim Güzel Hasine’m’ başlıklı bu kitap çok değerli akademisyen Akartürk Karahan ile birlikte gerçekleştirdikleri bir çalışma. İçinde onsekiz mektup yer alıyor. Tabip Yüzbaşı Serafettin’in evlilik öncesi üç, evlilik esnasında onbeş mektubunu içeriyor eşine yazdığı… Kahraman ordumuzun mensuplarının hangi çağda olursa olsun, hangi rütbede bulunursa bulunsun çektikleri sıkıntıları, özlemleri, içinde bulundukları büyük duygu ve sevgi selini gösteriyor bu örnek çalışma…
Timur Hoca ve Michigan State Üniversitesi Uluslararası ilişkiler öğrencisi, aynı zamanda çok güzel Türkçe öğrenen Eric Gerson şimdi bu kitabın İngilizce çevirisini yapıyorlar. Önümüzdeki günlerde yayınlanacak.
Tabii, günün önemli ve anlamlı bir diğer başlığı ve ortak sevincimiz kıvancımız ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Özgür Suriye Ordusu güçlerinin Afrin’i tamamen teröristlerden temizleyerek, esas sahiplerinin dönüp yerleşmesini sağlaması oldu. Bu güzel gelişmenin, harekâtın 57. Gününde, Çanakkale’nin 57. Alayı’na izafeten ve tam 18 Mart gününe, zafere denk gelmesi ise sevincimizi daha da artırdı.