Canan Karatay "Ramazan pidesi" önerisi
İç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Karatay, ramazan pidesinin ince ve yaş maya ile yapılması gerektiğini belirterek, "İftarda ve sahurda şöyle ince bir ramazan pidesi ikiye ayrılacak ve yarısına bol tereyağı sürülüp öyle tüketilecek" dedi.
Elazığ Belediyesinin davetlisi olarak çeşitli etkinlikler kapsamında kente gelen İç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, Cip Mesire alanında düzenlenen programa katıldı.
Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Karatay, insan sağlığının önemine vurgu yaparak, tıbbın objesi insan olan bir sanat durumunda bulunduğunu aktardı.
"BİR DİLİM İNCE RAMAZAN PİDESİNE BOL TEREYAĞI SÜRÜN"
Bir ülkenin ekonomik yönden gelişiminin sağlıklı bir toplumla mümkün olabileceğini ifade eden Karatay, yaklaşan ramazan ayı ile özellikle "ramazan pidesi" tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Karatay, "(Ramazan hoş geldi, baklava tepsisi boş geldi) demeyeceğiz artık. Tabii pide ramazan ayının en önemli unsurlarından biri. Yapılırken ince yapılması ve yaş maya ile yapılması lazım. Ben istemediğiniz kadar tüketmeyin desem de tabii ki tüketilecek. Ama nasıl tüketilecek? İftarda ve sahurda şöyle ince bir ramazan pidesi ikiye ayrılacak ve yarısına bol tereyağı sürülüp öyle tüketilecek. Tereyağsız olmaz." diye konuştu.
"SOFRA TUZU SAĞLIK İÇİN ÇOK TEHLİKELİ"
Karatay, tuz tüketiminin insan sağlığı için önemli, sofra tuzunun ise tehlikeli olduğunu savundu.
Rafine sofra tuzunun yüzde 90 oranında sodyum klorür içerdiğini ve bunun daha çok endüstride kullanıldığını aktaran Karatay, şöyle devam etti:
"Sofra tuzu işlem gördüğü için yüzde 90 sodyum klorür içerir ve sağlık için çok tehlikelidir. Sabun, yağ, deterjan, makine yapımında asırlardan beri bu sofra tuzu saflaştırılıp kullanılıyor. Fakat kaya tuzu saf değildir ve sodyum klorür yüzde 30'dur. Sofra tuzunun ise yüzde 90'dır. Kaya tuzu rafine edilmediğinden içinde 84 mikro element vardır. Sodyum klorür, potasyum, magnezyum, silisyum, selenyum, krom insan vücudunun en önemli beyninden gırtlağından ayak ucuna kadar her hücremizin ihtiyacı olan elementleri içerir, o kadar tehlikesi yoktur, tüketilebilir. Çünkü insan vücudunun yüzde 60'ında su vardır. Bu su saf su değildir içi elementlerle doludur. En önemli elementler sodyum klorür ve potasyumdur. Hücre için bu elementler ve mineraller insan vücudunda dengeli olarak bulunursa gözümüz, beynimiz, kalbimiz, dizlerimiz çalışır, bel ağrılarımız geçer. Bunu anlatmaya çalışıyorum, tuzsuz insan olmaz."
"SAĞLIK İÇİN KURTLU ELMA"
Meyve tüketimi ile ilgili zaman zaman önerilerde bulunduğu ancak bunların yanlış anlaşılabildiğini dile getiren Karatay, insanlara "meyve tüketmeyin" demediğini kaydetti.
Sağlıklı yaşam için her zaman ifade ettiği gibi doğal, bozulmamış, taze besinlerin tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Karatay, şu bilgileri aktardı:
"11. yüzyılda İbn-i Sina'ya soruyorlar 'Hiç meyve yemeyecek miyiz?' O da diyor ki 'Eğer bir meyve yerseniz 5 kilometre koşmanız lazım ki meyvenin zehirli etkisini vücudunuzdan atasınız?' Bu İbn-i Sina'nın zamanındaki meyve. Top, tüfek, petrol, uçak, egzoz, fuel oil, fabrika yok, böyle bir zamandaki meyve için söylüyor. Şimdiki meyveye geldiği zaman topraklar tarım zehirleriyle dolu ve mekanik olarak topraktaki canlılar öldüğü için toprakta mineral kalmadı. Onun için meyvelerin hepsi maalesef şeker dolu. Bu yüzden de yapılan araştırmalar hastalıkların arttığını gösteriyor."
Sağlıklı meyve açısından 3 türün tüketiminin önemli olduğunu belirten Karatay, "Ben meyve yemeyin demiyorum. Hangisini yiyeceksiniz. Sağlık için 3 türlü meyve var, biri kurtlu elma dalından toplayıp yiyebilirsiniz. Ama ısırdığınız zaman dikkat edin kurdun yarısı orada kalmasın. İkincisi Anamur muzu, üçüncüsü zeytin en sağlıklı meyvelerdir. İlaçlanmadığı zaman istediğiniz kadar tüketin diyorum." değerlendirmesinde bulundu.