www.worldometers.info/tr/ adlı çok ilginç bir adres keşfettim internette. Adeta hayatın kronometresini tutuyorlar. Bu yazıyı yazdığım dakikalarda dünya nüfusu 7.645.716. 629, bu yıl doğanların sayısı 91.997.253 bu yılki ölüm sayısı 38.104.187 ve bugün dünyaya gelenler de 166.845 kişiydi.
Ağustos ayının sonlarında olduğumuz şu günlerde dünya nüfusu bir önceki yıla göre 53.783.539 artmıştı. Basılan kitap sayısından satılan cep telefonuna, yok olan ormanlık alandan kalan petrol miktarına sürekli değişen bilgi verilerini paylaşıyorlar takipçileriyle. Nefis bir dünya sayacı görevi yapıyor güncelleyerek bilgilerini yeniden her saniye.
Benim gibi rakamlarla arası pek de iyi olmayan birini bile bağladılar kendilerine. Her fırsatta mutlaka göz atıyorum mavi gezegenimizin en taze verilerine.
Mesela dünyada aşırı kilolu insan sayısı yaklaşık 1.7 milyarmış. Obez sayısı 700 bini biraz geçiyor. Aç insanların sayısı ise hızla 900 binlere doğru ilerliyor...
Başka bir kaynaktan şu ana kadar dünyaya gelen insan sayısının 110 milyar olduğunu okumuştum.
Mamafih hızla artıyor nüfusumuz. Örneğin benim doğduğum yıllarda 3.4 milyarmışız. Şu geçen yarım asırda ikiye katlanmış sayımız. 2030’a kadar buna bir milyar kişinin daha ekleneceği, 2050’de ise 12 milyarı geçeceğimiz ön görülüyor.
Kaynaklar azalırken, nüfus süratle artıyor. Aynı hızla artan başka bir şeyi daha gözlemliyorum son zamanlarda. Hem etrafımda ve en çok da kendi hayatımda…
İnsanlar süratle yalnızlaşıyorlar. Twitter'da gördüğüm bir paylaşım en iyi ifade ediyor sanırım hissiyatımı: ‘İsteseler canımı vereceğim çoğu insanı hayatımdan çıkardım. Çünkü yokluklarına üzülmek, yaptıklarına üzülmekten daha kolay…’ Tam da bu işte kastettiğim.
Biliyorum, sizler de aynı dertten muzdaripsiniz. Belki de bu yüzden son zamanlarda sosyal medyayı daha çok kullanmamız. Kendime iyice kapanmam, oturup hayatımı yazmaya kalkmam bu yüzden.
Sahte muhabbetlere tahammül etmektense, marazlı ruhumu modern çağın iletişim mecrası olan sosyal medyaya açıyorum. Anti – sosyal falan diyorlar arkamdan biliyorum ama aslında kendimi samimiyetsizliklerden korumaya çalışıyorum. Anlıyorsunuz değil mi?