"Çayan'dan sonra örgütün en etkin lideri Gülen!"

Terör ve güvenlik uzmanı Hacı Murat Dinçer, SuperHaber'e yazdığı yazısında DHKP-C ve FETÖ ilişkisine değindi. Dinçer, "Şimdi Che tişörtüyle Çav Bella şarkısını avazı çıktığınca bilmem ne grubunun konserinde yorumsuz söyleyen devrimci kitleye bir söz: Mahir ÇAYAN’dan sonra örgütünüzün en etkin lideri Fethullah GÜLEN haberiniz var mı?" diye sordu. İşte 'DHKP-C’li FETÖ'cüler veya FETÖ'cü DHKP-C’liler' başlıklı o yazı...

DHKP-C Dayı lakaplı lideri Dursun KARATAŞ’ın ölümüyle sancılı bir sürece girdi. Terör örgütleri için aşılması oldukça güç birkaç problem vardır. Bunlardan ilki lider çekişmesidir, önemli diğer bir unsursa finansmandır. Öteki unsurlar bu iki ana unsura bağlı olarak artan azalan bir ivmede değişkenlik gösterir. 

DHKP-C kendi örgüt tarihinde sürekli iç çekişmelere konu olmuş: DAYICILAR- DARBECİLER, DEV-SOL/DEV-YOL, ANKARA GRUBU /İSTANBUL GRUBU gibi bölünmeler ve lider değişimleri yaşamıştır. 1994 ‘de Suriye’nin Şam kentinde alınan bir kararla örgütün en son adı DHKP-C ( Devrimci Halk Kurtuluş Partisi / Cephesi) olmuştur. 

Örgütün son sözde lideri terörist Dursun KARATAŞ ölünce örgüt adeta bir lider çıkmazına girdi. Halen örgütü kim tutarsa o yönetmekte, sözde komitelerle liderlik işi kotarıldığı deklere edilmektedir. Ancak kazın ayağı öyle değil, bir terör örgütünde öyle de olamaz zaten. Yemeyenin malını yerler. Hem de kim yer? Önce Devlete sızarak tüm terörle mücadele ve istihbarat birimlerini ele geçiren oradan da işin doğası gereği diğer terör örgütlerine sızan at sinekleri. 

Devlet görevinin gereği gibi gösterip onlarca terör örgütünün içine eleman yerleştiren FETÖ; bugün de bu elemanlarıyla irtibatına devam ediyor. Kendisiyle hareket etmekte direnenleri yine kendi örgütüne bildirmekle tehdit ederek içinden çıkılmaz bir paradoks yaratıyor. Hayali bir örgüt yaratarak bunun üzerinden hasım gördüğü hemen herkesin telefonunu dinleyecek kadar alçak olan bu yapı, bugün terör örgütlerinin içindeki eski elemanlarıyla eylem arayışlarını sürdürüyor. 

Latin / Rus sol terör ekolü olarak ülkemizde 1970'den bu yana isim değiştirerek varlığını sürdüren DHKP-C‘nin içine girdiği diğer bir çıkmazsa para sorunuydu. Örgüt 2000’lerin başında tamamen parasız kalmış, drijan kadrosunun genel olarak AB ülkelerinde bulunmasından da kaynaklı örgüt içi mali hiyerarşi kaybolmuştu. Bu meselede Devlet içine sızmış diğer bir terör örgütünün yardımıyla aşıldı.

DHKP-C spesifik olarak ‘’polis katili’’ bir terör örgütüdür. Legal alanda kendi propaganda araçlarını diğer terör örgütlerine nazaran daha iyi kanalize ederek istismar ettiği kitleye çabuk ulaşabilir bir yapıdadır. İdeolojisini militanlarına empoze etmesi yönünden karakteristik bir takım özelliklere sahiptir. 

Uzunca bir dönem terörle mücadele ve istihbarat birimlerinde DHKP-C uzmanı olmak ve mücadelesinde görev almak bir ayrıcalık olarak kabul edilmiştir. Ancak FETÖ ‘cü hainlerin özellikle bu birimlere sızarak kendi içinde bitme noktasına gelen, taşeron tetikçi bir şekle bürünen bu örgütü el birliğiyle ayağa kaldırdığını gördük. 

Polis içindeki hain FETÖ mensupları tarafından DHKP-C eliyle polise karşı eylem yaptırıldı. Cumhurbaşkanına, Cumhuriyet’in Savcılarına suikastlar düzenletildi. 

17/25 Aralık 2013 tarihinden sonra çılgına dönen FETÖ elindeki tüm silahlarını devlete çevirdi. 

FETÖ’nün sözde Avrupa Ağabeyi eski dernekçi teröristin Brüksel bağlantısı malum. Brüksel’de DHKP-C’nin sözde SPB ( Silahlı Propaganda Birliği)  sorumlusu Hatay Samandağlı olan şahısla 2014 yılında yaptığı görüşmenin hesabı şimdi Devletçe soruluyor. Hala sorgu, dava konusu olduğu için isimleri yazamıyoruz ama olayın ana hatlarında referansı sözde İslam alarak geniş bir kitleyi istismar eden FETÖ‘nün maklubeci ağabeyinin eli kanlı profesyonel katil sol bir terör örgütü üst düzey militanıyla ne işi olabilir?  Bizlerin değil kendi sempatizanlarının bu soruyu öz eleştiri olarak kendilerine sormaları gerekmez mi? 

Anmadan geçmeyelim: PKK/DHKP-C ‘nin Kıta Avrupa’da yıllarca kurmuş olduğu karanlık dehlizlerin birinde saklanana 15 Temmuz sonrası ‘’Öksüz’’ kalanlar var. Onların hesabı da mahşere kalmamalı. 

Bunlar kumpas değil. İddia değil. Somut gerçekler. Şimdi Che tişörtüyle Çav Bella şarkısını avazı çıktığınca bilmem ne grubunun konserinde yorumsuz söyleyen devrimci kitleye bir söz: Mahir ÇAYAN’DAN sonra örgütünüzün en etkin lideri Fethullah GÜLEN haberiniz var mı?  Hadi bakalım her şeyi sorgulamak ve öz eleştiri yapmakla övündüğünüz beyinlerinizi bir de buna yorun."

Gazze'de İslami Cihad ve Kassam Tugayları öldürüldü! 2. el otomobil piyasasında talep arttı, fiyatlar düşmeye devam ediyor Dünyanın en sinirli ülkeleri hangisi? 2024 Dünyanın en sinirli ülkesi
Sonraki Haber