Cezaevlerinde ciddi ölümler yaşanıyor!
İnsan Hakları ve Adalet Hareketi İHAK Mısır Tora/Akrep Cezaevinde son yıllarda yoğunlaşan işkence, kötü muamele ve diğer insan hakları ihlalleriyle ilgili rapor yayınladı.
Mısır’da 2013 yılında yaşanan askeri darbe sonrası dönemde çok sayıda cezaevi ve gözaltı merkezi siyasi muhaliflerle doldurulmuştur. Darbe sonrası süreçte toplamda 60 bin kişinin tutuklandığı tahmin edilmektedir. İskenderiye, Kahire ve diğer bölgelerde bulunan cezaevleri ve gözaltı merkezleriyle ilgili çok sayıda işkence, kötü muamele ve ihlaller kamuoyuna yansımıştır. Bunlar arasında son dönemde en çok öne çıkan merkezlerden biri de Tora Maksimum Güvenlik Cezaevi olmuştur.
Resmi adıyla Kahire Tora Maksimum Güvenlik Cezaevi olarak bilinen ve kötü şöhreti dolayısıyla “Akrep Cezaevi” olarak isimlendirilen bu merkez cezaevi, son yıllarda Birleşmiş Milletler başta olmak üzere çok sayıda kurum ve sivil insan hakları kuruluşunun raporlarına konu olmuştur.
İnsan Hakları ve Adalet Hareketi İHAK’ın 30 Kasım’da düzenlediği basın toplantısında Akrep/Akrep Cezaevi raporunun kamuoyuna duyurusu yapıldı.
HAPİSHANELER ADETA İŞKENCE MERKEZLERİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR
Basın toplantısında konuşan İHAK Başkanı Av. Cihat Gökdemir raporun hazırlık sürecinde mağdurlarla, mahpus ve tutukluların aileleriyle ve avukatlarıyla görüşme yaptıklarını, Mısır Adalet Bakanlığına ve Mısır Başsavcılığına Akrep Hapishanesi ile ilgili inceleme talebi ilettiklerini ancak olumlu bir geri dönüş alamadıklarını söyledi. Mısır’da yakın dönemde yaşanan insan hakları ihlallerine değinen Gökdemir “Mısır halkının basın ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü engellenmektedir. İhlallerin en yoğun yaşandığı yerler cezaevleridir. Gözaltı merkezleri ve hapishaneler adeta işkence merkezlerine dönüşmüştür” dedi.
CEZAEVLERİNDE CİDDİ ÖLÜMLER YAŞANIYOR
İHAK Başkan Yardımcısı Av. Gülden Sönmez Mısır’da insan hakları çalışması yapılmasının neredeyse imkansız olduğunu, gelinen noktada Akrep Cezaevi olarak bilinen bu merkezin aslında Adalet Bakanlığına bağlı olması gerektiğini ancak fiili olarak bu merkezin Ulusal Güvenlik Teşkilatı yönetimi altında bulunduğunu söyledi.
Cezaevinde yaşanan ölüm hadiselerine de değinen Sönmez, Akrep Cezaevinde 6 kişinin öldüğünü biliyoruz ancak Mısır genelindeki cezaevlerinde ciddi ölümler yaşandığına dair bilgi ve duyumlar aldıklarını söyledi. Sönmez açıklamasında “Hapishanelerden gelen şikayetlerin arasında dayak, aç bırakma, uzun süre hücrelerde tutma, yalnız veya kalabalık koğuşlarda tutma, erkek mahkumlara tecavüz, çıplak soyma, yatak olmaması ve tüm mahkumların beton zeminlerde yatırılması, aile ve yakınların tehdit edilmesi, yaşları yüksek olan bu kişilerin sağlık imkanlarına erişiminin engellenmesi şeklinde beyanlar ve kanıtlar tarafımıza ulaşmıştır” dedi. Mısır’ın bazı uluslararası insan hakları sözleşmelerine taraf olduğunu söyleyen Sönmez Mısır’a yönelik bağlayıcı olan uluslararası kuruluşları daha aktif rol almaya çağırdı.
MAHKUMLARIN HİÇBİR HAKKI BULUNMUYOR
Basın toplantısına katılan Dr. Mohamed Beltagy’nin eşi Sana Beltagy Akrep Hapishanesinin Ebu Gureyb ve Guantanamo gibi bir merkez olduğunu ve bir yetkilinin daha önce Akrep Hapishanesini buradakiler ölsün diye açtık dediğini söyledi. “Kocam ve oğlum Anas aynı cezaevinde ancak onlar dahi birbirlerini 4 yıldır göremiyorlar. Aylar boyunca ekmek bulunmuyor, bazen bozuk yemekler veriliyor ve mahkumlar bu yemeklerden zehirleniyor. Herhangi bir ziyarete ve mahkumların yakınlarıyla görüştürülmesine müsaade edilmiyor. Ekim 2016’dan bu yana yakınlarımızdan haber alamıyoruz. Gönderdiğimiz ilaçlar içeri alınmıyor. Bütün bunlar temel hukuka ve hatta Mısır ulusal hukukuna da aykırı. Buradaki mahkumların hiçbir hakkı bulunmuyor” dedi.