Cezaevlerinde ihmal var mı?

Türkiye son 2 gündür yine bu konuları konuşuyor. Şule Çet'in katillerine iyi hal indirimi uygulandı. Ordu'da öldürülen Ceren Özdemir'in katil zanlısınınsa daha önce de bir cinayet işlediği ama cezaevindeki iyi tutumundan dolayı açık cezaevine nakledildiği ve oradan firar ettiği ortaya çıktı. Bu iyi hal, neye göre belirleniyor?

Açık cezaevilerle ilgili ihmal var mı? Katil serbest bırakılmasaydı Ceren Özdemir cinayetini işleyebilecek miydi? Cinayetten sonra Türkiye, "Cezaevlerinde ihmal var mı?" konusunu tartışmaya başladı. Hürriyet'ten Ahmet Hakan açık cezaevini köşesine taşıdı.

İşte Hakan'ın "Kadın cinayetlerini önlemenin 10 şartı" başlıklı yazısından ilgili kısım:

BİR: “O saatte orada ne işi varmış” şeklinde özetleyebileceğimiz, katillere gerekçe üreten her türlü kepazelikle ölümüne mücadele ŞART.

İKİ: Israrlı takip olmadığında paçayı kurtaracak olan kadın katillerinin üzerinde her türlü medya baskısı uygulamak ŞART...

ÜÇ: Katilleri savunan avukatların “Maktul de aranmış ama...” türü aşağılık savunmalarına karşı topyekûn seferberlik ŞART.

DÖRT: Ölümle tehdit edilen kadınları katilleriyle uzlaşmaya gönderen resmi makamlara “hop” demek ŞART.

BEŞ: Kadınlar can verirken “Aile ölüyor aile! Biz asıl aileye sahip çıkalım” diyen bazı muhafazakârlara “dur” demek ŞART.

ALTI: “Ya benimsin ya kara toprağın” adı verilen yeryüzünün en şerefsiz felsefesini darmadağın etmek ŞART.

YEDİ: Psikopat katillerin kolayca firar edip avlanmaya çıkabildikleri açık cezaevleri meselesine esaslı bir neşter atmak ŞART.

SEKİZ: Kadınların kendi güvenliklerini kendilerinin sağlamaları için ne gerekiyorsa yapılması ŞART.

DOKUZ: Efelenmelere, kontrolsüz öfkelere, psikopatça heveslere dayalı olan erkeklik anlayışını yıkmak ŞART.

ON: Öldürülen kadınların ardından sosyal medyada “Oh olsun, şunun kıyafetine bak” falan diye yazanlara katil adayı muamelesi yapmak ŞART.

İDAM

ARADA bir “İdam isteriz” diye ortaya atılanları görünce hep yadırgardım. Gencecik kızların canlarına kıyan psikopat katilleri görünce ben de galeyana gelip “idam” falan demeye başlayınca... Bir anda o yadırgadığım şahıslara dönüştüğümü fark ettim. İnsan gerçekten çığırından çıkıyor ve “İdam da idam” deme noktasına gelebiliyor. Fakat biz yine de sağduyuyu elden kaçırmayalım. İdamın ilkel bir cezalandırma yöntemi olduğunu unutmayalım ve bir çözüm getirmediğini de bilelim.

Ertuğrul Özkök'ün "Hepimiz için bir utanç çetelesi" başlıklı yazısı:

Geçen ay İzmir Buca’da cezaevinden izinli çıkan Şehmuz Selçuk (24) sevgilisi Melisa Kalem’i pompalı tüfekle öldürüp intihar etti.

Eylül ayında cezaevinden izinli çıkan

Ersin Ü. İstanbul’da eski eşi Kübra T.’yi önce bıçakladı, ardından kızgın yağ ile yaktı.

Temmuz ayında Bafra’da cezaevinden izinli çıkan Mevlüt T. tartıştığı eşi Ayla T.’yi sokak ortasında tüfekle vurup ağır yaraladı.

Hepimiz için bir utanç çetelesi

Haziran ayında İzmir’de cezaevinden izinli çıkan Göksel Sağlam, iki çocuğunun annesi eski eşi Habibe Çevik ve baldızı Fatma Akdağ’ı öldürdü.

Eylül ayından Ankara’da cezaevinden izinli çıkan A.K., bir çocuğa tecavüz etti.

2018 yılında Ankara’da cezaevinden izinli çıkan Fevzi Çelik eşi İlknur Çelik’i 15 yerinden bıçaklayarak öldürdü.

2017 yılında cezaevinden izinli çıkan Murat Özkara eşini boğazından bıçaklayarak öldürdü.

Bu yıl sadece cezaevinden bırakılanların öldürdüğü kızlarımız, kadınlarımız bunlar.

Sadece bu yılın 11 ayında 400’den fazla kadınımız ve kızımız aşağılık erkek caniler tarafından öldürüldü.

Koruyamadık...

Hayır korumadık...

Ses çıkaramadık...

Hayır sessiz kaldık.

“Bize dokunmayan erkek yılan” dedik...

Yürüyüp yolumuza devam ettik.

Buyurun neticesi...

.......................................

NOT: Hürriyet dün bu kahredici utanç çetelesini yayınladı.

Bugün bir kere daha utanalım diye aynen yayınlıyorum.

UTANÇ ÇETELESİNİN EKSİK İKİ MADDESİ

Bir de o meşum çetelenin yukarıya yazmadığım iki maddesini ekliyorum.

Eylül ayında cezaevinden izinli çıkan Emrah Yaşar, Taksim’de üniversite öğrencisi Halit Ayar’ı (23) kendisine para vermediği için bıçaklayarak öldürdü.

Temmuz ayında Denizli D Tipi Cezaevi’nden izinli olarak çıkan M.Ö., aralarında husumet bulunan Ahmet Alkan ile amcası Süleyman Alkan’ı tüfekle vurarak öldürdü.

Tabii ikinci eksik madde de şu.

Bu katilleri bırakırken, aydınları, yazarları, gazetecileri, sanatçıları, siyasetçileri içeride tutmak...

O da bir utanç vesilesi değil mi...

KİM BİLİR HANGİ HAİN PUSUDA HANGİ KATİL HANGİ AVINI BEKLİYOR

GÜZELİM Cerenimizin katili cinayetten sonra şunu söylemiş:

“Sabah inşaattaydım. Başka av aradım bulamadım...”

Annesinin-babasının güzel kızı...

Hepimizin Ceren’i...

Hapishane firarisi bu caninin gözünde bir “av”...

O küçücük yaşında, Ordu’da...

Kendine sanat yolunda gelecek hazırlayan...

Bale yapan...

Dünya insanı olmak isteyen o güzel Cerenimiz kadın düşmanı pis bir caninin gözünde bu...

Ve kim bilir hangi hain pusuda, hangi bir başka kadın düşmanı cani bir başka Ceren’i “avlamak” için bekliyor...

Veya hangi hapishane köşesinde, yarıaçık cezaevinde, ava çıkmak için serbest bırakılmayı, kaçmayı...

Milliyet'ten Özay Şendir'in "Ceren’i sadece o katil öldürmedi" başlıklı yazısı:

Gencecik bir üniversite öğrencisi öldürüldü.Cezaevinden bir değil, iki kere firar etmiş, bir katilin, son kurbanı oldu Ceren. Ama cinayetin tek faili o katil değil, tüm sistem.
Ordu’nun nüfusu yaklaşık eşit 770 bin kişi. O alçağı, cinayetin üzerinden 24 saat geçmeden yakalayan sistem, 1 Aralık’tan cinayet saatine kadar neden
bu firariyi yakalayamadı peki?

Daha önce de, cinayet işlemiş birisiyle, bir uyuşturucu satıcısının cezaevinden firarı aynı önemde olamaz, olmamalı.

Bir katil firar ettiğinde, o ildeki tüm güvenlik birimleri, bir başka cinayet daha işlenmeden alarma geçer diye umuyorduk, belli ki olmamış.

Gelelim, ikinci ve en can yakıcı soruya: Cinayet işleyip, yarı açık cezaevinden firar eden, firari olduğu sırada hırsızlık yapıp yakalanan biri, nasıl tekrar yarı açık cezaevine konur?
Bu nasıl bir ihmaldir, dünyada bir örneği daha var mı acaba?

Üçüncü soru firardan sonra yapılanlara dair:

Mesela o katilin saklanmış olabileceği düşünülen adreslere baskın yapıldı mı?

Koğuş arkadaşlarından tahliye olanlar varsa onların adreslerine bakıldı mı?

Ailesi varsa, kimseyle temas kurup kurmadığı sorgulandı mı ya da aileye ait telefonlar dinlemeye alındı mı?

Cezaevinde en son kim para yatırmış bu adama ya da koğuş arkadaşları parası pulu var
mıydı diye sorgulandı mı?

Cinayet aletine nasıl ulaşmış bu katil? Satın mı almış, bir yerden mi çalmış, o 72 saatte şüphe uyandıracak hırsızlık ihbarı gelmiş mi hiç?

Gelelim bugüne, Ceren’in artık yaşamadığı zamana dair sorulara:

Aynı cezaevinden bir değil iki kere firar etti ya bu adam, bu kaçışlarda ihmal ya da kastı bulunanlar, geçmişte ya da şimdi en azından açığa alındılar mı?

O yüzden Ceren sizin evladınızmış gibi bu işin üzerine gidin, alınması gereken kim varsa alın görevden, soruşturma açtırın...

Ceren’i kurtaramadık ama diğer çocukları kurtarmanın başka yolu yok...

İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki Türkiye'nin en seksi 4. kadını olmuştu! Melis Sezen'den şok sözler...
Sonraki Haber