Ülkeyi bölünmeye götürecek anayasa çalışması!
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP'nin 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasındaki dönemde anayasa değişikliği için çerçeve metin hazırladıkları ortaya çıktı. İYİ Parti'li Ümit Özdağ'ın itirafı sonrasında konuşulmaya başlanan ve Meral Akşener'in reddettiği bu metnin ayrıntılarını SuperHaber programcısı Nedim Şener, Hürriyet'teki köşesinde kaleme aldı.
İYİ Parti'den ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevkedilen Ümit Özdağ'ın İYİ Parti'nin HDP ile yeni anayasa taslağı hazırladığı iddiası gündemi sarstı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu iddiayı yalanlasa da CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin temsilcilerinin uzmanlar eşliğinde dört ayda hazırladığı taslak metin ortaya çıktı.
“Anayasal Demokrasi Çalışması” isimli taslakta parlamenter sisteme dönüşten, vatandaşlık tanımına; anadilin statüsünden, anadilde eğitime; siyasi partilerin kapatılmasından cumhurbaşkanının yetkilerinin kısıtlanmasına kadar bir çok konuda değişiklik öngörülüyor.
CHP'li İbrahim Kaboğlu, başkanlığındaki komisyonda 4 ayda hazırlanan taslağın detaylarını, SuperHaber programcısı Nedim Şener, Hürriyet'teki "Artık mızrak çuvala sığmıyor" başlıklı yazısında paylaştı:
İşte Şener'in o yazısı:
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2 Haziran 2018 günü Sözcü gazetesine yaptığı açıklamada, “Millet ittifakı olarak çalışma yaptık. Başında İbrahim Kaboğlu vardı. Üç aşağı beş yukarı bir mutabakat metni şu an elimizde” dedi.
Ortaya çıktı ki Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Halkların Demokratik Partisi, yalnız kamuoyundan değil kendi parti üyelerinden bile gizli bir şekilde, 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasındaki dönemde, bir Anayasa değişikliği çerçeve metni oluşturmuşlar. Kılıçdaroğlu’nun “elimizde” dediği mutabakat metnini hazırlamışlar.
ÜMİT ÖZDAĞ AÇIKLADI
İYİ Parti milletvekili Ümit Özdağ, önceki gün o mutabakat metninin içeriğini açıkladı.
Böyle bir çalışmadan bir yıl sonra, 29 Haziran 2019 günü haberdar olan Ümit Özdağ, önce kendi partisinden milletvekillerini aramış ama onlar da bilgilerinin olmadığını söylemiş.
Özdağ Anayasa taslak çalışmasının başında olan CHP’li İbrahim Kaboğlu ile görüşmesini önceki günkü basın toplantısında şöyle aktardı: “Bu konuşmayı takiben önce İbrahim Kaboğlu ile telefonda konuştum, sonra TBMM’deki odasında buluştum. Kaboğlu’na sordum: ‘İYİ Parti CHP, Saadet Partisi ve HDP ile birlikte bir anayasa taslağı çalışmalarına katıldı mı?’ ‘Evet, katıldı’ cevabını verdi. Kulaklarıma inanamadım...”
‘Anayasal Demokrasi Çalışması Yol Haritası’ başlıklı metinde, ilk toplantının 13 Ocak 2018’de yapıldığı, bundan sonra çalışmaların “mahremiyet ilkesine bağlı kalınarak yürütüleceği” kaydedilmiş.
Yol haritasında ‘Ortak İlkeler’ başlığı altında “Dört siyasi partinin liderinin katılımıyla gerçekleştirilecek bilimsel bir anayasa toplantısı vesilesiyle kamuoyu ile örtülü veya açık olarak paylaşılacaktır” kararı da yer almış.
KAMUOYUYLA ÖRTÜLÜ PAYLAŞILACAKTI
Peki Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Halkların Demokratik Partisi’nin “mahrem” yürüttüğü ve kamuoyuyla “örtülü biçimde” paylaşılacak çalışmada ne var?
Anayasa’nın başlangıcı bölümüyle ilgili öneride aynen şu yazıyor:
“Başlangıç, herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfetme ya da meşruiyet kazandırma kaygısı taşımaktan uzak, toplumu geleceğe yönelik hedeflerde birleştirici ve bütünleştirici temennilerle sınırlı, Anayasa’ya ‘toplum sözleşmesi’ ve ortak kimlik belgesi niteliğini kazandıracak bir içeriğe sahip olmalıdır.”
Kaboğlu başkanlığındaki komisyonun, mevcut Anayasa’nın ‘Başlangıç’ bölümünde rahatsız oldukları ve değiştirilmesini istedikleri, kişi, kurum isimleri, karşı çıktıkları değerler nelerdir?
Onu da mevcut Anayasa’nın ‘Başlangıç’ bölümünden okuyalım:
“Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde; Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı...”
ATATÜRK, TÜRK, TÜRK MİLLETİ METİNDEN ÇIKARILIYOR
Peki komisyon nasıl bir ‘başlangıç’ metni öneriyor? Onu da taslaktan okuyalım:
“‘Biz, Anadolu uygarlıklarının mirasçısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, -çocukları dâhil- kadın ve erkek yurttaşları olarak, özünde insan onurunun bulunduğu hak ve özgürlüklere dayalı, eşitlik ve barış içinde yaşayan bir toplumu kurmak ve bunu gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla, bu Anayasa’yı hazırladık’ gibi bir cümle ile başlamalıdır.”
Görüldüğü gibi ‘Türk’, ‘Türk Milleti’, ‘Yüce Türk Devleti’, ‘ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’, ‘Vatan’ gibi kavramlar komisyonun çalışmasında yer almıyor.
ÇİFT DİLLİ EĞİTİM ÖNERİSİ
Komisyon, mevcut Anayasa’nın 3’üncü maddesindeki, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir” ifadesinden de rahatsızlığını kayda geçirmiş. Şöyle bir başlıkla görüşünü yazmış:
“Resmi Dil ve Türkiye’de Konuşulan Diller:
Türkiye Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütünlüğünü temsil eden, ‘Dili Türkçedir’ yerine ‘Resmi Dili Türkçedir’ ifadesiyle dolaylı olarak başka dillere de kapı açılmasını sağlamayı amaçlıyor.”
Hatta Fransa ve İspanya anayasalarından şu örnekler veriliyor:
“Resmi dil Türkçe olmakla birlikte, Fransa Anayasası’nın 75/1. maddesinde yer alan ‘Bölgesel diller Fransa’nın ortak mirasının parçasıdır’ ifadesine veya İspanya Anayasası’nın 3/3. maddesinde yer alan ‘İspanya’nın farklı dillerden oluşan zenginliği özel saygı ve koruma gösterilmesi gereken bir kültürel mirastır’ ifadesine benzer bir ifadeye Anayasa’da yer verilmelidir. Bu yönde ‘Türkiye’nin farklı dillerden oluşan zenginliği ortak kültürel mirasının bir parçasıdır’ cümlesi önerilir.”
Peki resmi dil konusundaki değişikliğin temel amacı ne?
CHP, İP, SP, HDP’nin oluşturduğu, İbrahim Kaboğlu başkanlığındaki komisyon gizlemeden şöyle yazmış:
“Böylece yasa koyucunun çift dilli eğitim konusunda yapabileceği girişimlerin anayasal dayanağı sağlanarak Anayasaya aykırılık doğması önlenmiş olacaktır.”
Yani gizli amaç, Türkiye’de konuşulan dillerle ilgili değil, “çift dilli eğitim.”
Taslağın 15. sayfasında, “Anadilde eğitim konusunda yasa koyucuya belirli bir takdir alanı bırakılmalı ve çift dilli (resmi dil ve anadil) eğitime açıklık prensibini benimsemelidir, iki dilli eğitimin önü açılmıştır” deniliyor.
ÜNİTER YAPIDA DEĞİŞİKLİK
Sadece dil birliğini yok ederek değil, devletin üniter yapısının da değiştirilerek bölünmesinin önünü açacak değişiklikler de öneriliyor. Bunun yanında, mevcut Anayasa’nın 6’ncı maddesindeki, “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” maddesindeki yetkinin uluslararası kuruluşlara devredilmesi şöyle planlanmış: “Yetki devrini gerektiren ve insan hakları, demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğü değerlerine bağlı kalarak kurulmuş uluslarüstü kuramlara üyeliğin getirdiği istisnaların saklı olduğu metinde belirtilmelidir”
İşte “millet ittifakı” denilerek ülkeyi bölünmeye götürecek Anayasa çalışması. Gerçek ortaya çıkıyor, artık mızrak çuvala sığmıyor...