Turgay Güler: 'Hiç utanmıyorsunuz değil mi'

Akşam yazarı Turgay Güler, bugünkü köşesinde, İzmir'de meydana gelen depremin ardından hasar raporlu binaları tespit etmesine rağmen bakanlığa bildirmeyen CHP'li Bayraklı Belediyesi'ni ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni sert sözlerle eleştirdi. Güler, ''Bayraklı Belediyesi'nin işgüzarlığı ve ihmalkârlığı nedeniyle iki apartman enkaza döndü. Onlarca insana mezar oldu ve başkan hâlâ elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyor. Yetmezmiş gibi pişkin pişkin açıklamalar yapıyor.'' ifadelerini kullandı.

İzmir'de geçtiğimiz cuma günü meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde şu ana kadar 107 vatandaşımız hayatını kaybetti. 

Depremin şiddetiyle yıkılan birçok binada arama kurtarma çalışmaları sürüyor. 

Yıkılan binalardan ikisinin CHP'li Bayraklı Belediyesi tarafından 2012 ve 2018 yıllarında 'hasarlı yapı' raporu aldığı ve bu raporların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na iletilmediği ortaya çıktı.

'HİÇ UTANMIYORSUNUZ DEĞİL Mİ''

Bu gelişmeler üzerine Akşam yazarı Turgay Güler, bugünkü yazısında, İzmir'de meydana gelen depremin ardından hasar raporlu binaları tespit etmesine rağmen bakanlığa bildirmeyen CHP'li Bayraklı Belediyesi'ni ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni sert sözlerle eleştirdi.

Güler, ''Bayraklı Belediyesi'nin işgüzarlığı ve ihmalkârlığı nedeniyle iki apartman enkaza döndü. Onlarca insana mezar oldu ve başkan hâlâ elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyor. Yetmezmiş gibi pişkin pişkin açıklamalar yapıyor.'' ifadelerini kullandı.

İşte Güler'in ''Hiç utanmıyorsunuz değil mi'' başlıklı o yazısı;

''Rezilliği, çirkefliği iyice ele aldılar.

Yuh artık!

Meydanı da boş bulmuşlar, atıp tutuyorlar.

Ayıp yahu!

İzmir’i onlarca yıldır CHP yönetiyor. Taş üstüne taş koymadılar. Bir çivi dahi çakmadılar. Çöpü dert, kanalizasyonu dert, arıtması dert, içme suyu başka bir dert.

Körfezi lağım kokuyor.

Yolları perişan.

Ulaşımı sorun.

Hâsılı güzelim İzmir’in içine ettiler!

Utanmıyorlar da, sıkılmıyorlar da!

Depremin vurduğu İzmir’de Bayraklı Belediyesi’nin işgüzarlığı ve ihmalkârlığı nedeniyle iki apartman enkaza döndü. Onlarca insana mezar oldu.

Belediye Başkanı’nın umurunda mı?

Yüzü bile kızarmıyor, suçu bakanlığa atıyor!

Hem de o iki binada tespit yapıp, bakanlığa bildirmediği halde.

Ve hâlâ elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyor. Yetmezmiş gibi pişkin pişkin açıklamalar yapıyor.

Savcılar nerede yahu?

Tunç Soyer’e gelince. Peşine takmış kameraları, almış eline kepçeyi çorba dağıtıyor. İnsanlar enkaz altında ölüm kalım savaşı veriyor, üstünde zamana karşı amansız bir mücadele var, sanki çorba dağıtacak adam yokmuş gibi şov peşinde.

Şovun batsın senin!

Kaldı ki Kızılay senden önce mutfağını kurmuştu bile. Senin büyükşehir belediyesi olarak tüm imkânlarınla enkaz alanında olman gerekirdi. Benimki de laf imkânın olsa çöpünü toplardın.

Tüm bunlar ortadayken neyi tartışıyoruz peki?

Deprem 6 virgül 6 mı, 8 mi dokuz mu?

Ne fark eder? Ne olur? Neyin peşindesiniz?

Devlet olağanca hızıyla enkaza koştu. Bütün imkânları seferber etti. En gelişmiş alet-edevatıyla işe koyuldu. Dünyanın hiçbir yerinde daha hızlısını, daha profesyonelini gösteremezsiniz. 99 Marmara depreminde ve sonrasında neler olduğunu sanırım yaşayan-gören herkes çok iyi biliyor.

Ama birileri çok dertli.

‘Niçin okullar, hastaneler, kamu binaları yıkılmadı’ diye hayıflanıyorlar. Yıkılmadı çünkü yüzlerce yorgun okul, hastane, kamu binası son 18 yılda yenilendi.

Lütfen ilgilisi çıkıp da bugüne kadar kaç bina yenilendi tek tek anlatsın.

Ölüm üzerinden siyaset yapmayı çok seviyorlar. ‘Keşke devlet böylesine imkânlara sahip olmasaydı, keşke insanlar perişan olsaydı, daha çok insan ölseydi, kargaşa çıksaydı’ nasıl mutlu olurlardı.

Çünkü kaostan besleniyorlar. Bulamayınca da yalanla dolanla kaos üretmeye kalkışıyorlar.

Rezilsiniz!

Yıllarca kentsel dönüşüme direndiniz. Kendiniz yapmadığınız gibi yapana da iftira attınız, engellemeye kalkıştınız.

Şehir hastanelerine de karşı çıktınız. Allah göstermesin daha büyük bir felaket yaşanabilirdi. O hastaneler inşa edilmeseydi, ne yapardık? Yine Allah göstermesin ülkeyi siz yönetseydiniz ne halde olurduk acaba? Tahmin etmek kimse için güç değil sanırım.

Depremin hemen ardından şehri terk etmek isteyen İzmirlilerin sebep oldukları izdihamı gördük. Trafik felçti. Ama siz yol, köprü yapmadığınız gibi, yapılmasına da itiraz ettiniz.

Çünkü siz kötüsünüz. Nefret yüklüsünüz. Acımasızsınız. Vicdansızsınız. Depremin ardından vekilleriniz, yöneticileriniz İzmir’e koştu. Ama yardım için, yaralarını sarıp acılarını paylaşmak için değil fitne fesat çıkarmak için. Ne geçti elinize?

Bilesiniz ki artık kendi tabanınız bile olan bitenin farkında. Yemiyorlar artık.''

YAZININ ORİJİNAL METNİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

Gazze'de İslami Cihad ve Kassam Tugayları öldürüldü! 2. el otomobil piyasasında talep arttı, fiyatlar düşmeye devam ediyor Dünyanın en sinirli ülkeleri hangisi? 2024 Dünyanın en sinirli ülkesi
Sonraki Haber