Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “ 3 Aralık’ı bekleyin, dünya sen de bekle!” deyince bir hayli umutlandım ve bu kez müthiş bir şey açıklayacağını düşündüm. Fakat birkaç gündür dedikodu kabilinden ortada dolaşan ama bir türlü böylesi bir proje mi olur diye ihtimal vermediğim iki isimden danışmanlık alacağını açıklayınca sükût-u hayale uğradım. Üçüncü isim olarak partisinin ekonomi kurmayı Faik Öztrak’ı söyleyiverdi ki, sanırım kırılmasın diye…
Birisi Jeremy Rifkin imiş, ikincisi Daron Acemoğlu imiş, Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyonunun en önemli başlıkları olarak belirttiği hususların…
Üstelik Rifkin Türkiye’ye gelme zahmetinde bile bulunmadan online katıldı toplantıya…
Ne yapacakmış bunlar özellikle Rifkın, Türkiye’yi endüstriyel alanda dönüştürecekmiş. Sanayi ülkesi yapacakmış. Başarıdan başarıya götürecekmiş… Şu ana kadar nereyi götürdü bilmiyorum ama, sayın Kılıçdaroğlu keşke sayın Öztrak’ın memleketi Tekirdağ’dan ve ilçelerinden başlasa, ülkeyi şöyle bir karış karış gezse görecek ki Türkiye zaten dönüştürmek istediği ülkeye çoktan dönmüş hatta tur atıyor…
CHP, ömrü hayatında Türkiye’yi turist olmaktan öte tanımamış insanlarla ülke kurtarma modelleri yaparken AK Parti Genel Başkanı Ağrı’nın Tutak’ında viyadük açıyor, Şanlıurfa’nın her yanında onlarca tesisi hizmete sokuyor. Sanayi Bakanı Sivas’ta 58 (vilayetin Plaka numarası 58 olduğu için büyük ölçekli kuruluşu faaliyete geçiriyor. Bakanları ülkenin dört bir yanında. MHP Genel Başkanı meydanları inletiyor… Milyonlarla buluşuyor.
İkinci olarak zikrettiği Daron Acemoğlu için dedi ki, yakında Nobel ödülü de alacak. Nobel ödülü alınca ne oluyorsa, üç harfli marketler spekülasyondan vaz mı geçecekler Daron Acemoğlu Nobel aldı diye?
CHP, Daron Acemoğlu için Nobel temennisinde bulunurken en büyük ortağı Parti’nin iki büyük şehir belediye başkanını masaya Cumhurbaşkanı adayı olarak alenen sürüyor ve bunlardan birisi olursa destekleyeceğini açıklıyor. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına hiç de sıcak bakmayacağının altını bir kez daha çiziyor.
Üçüncü ismi ise zaten biliyoruz. Türkiye’yi 2000’li yılların krizlerine sokan ekibin önünde idi Sayın Öztrak… Onlar da kendi yarattıkları krizden önce kendi paralarını kurtarma çabasına girmişlerdi. Yine bu krizden çıkabilmek için ABD’den Kemal Derviş’i getirmişlerdi. Kemal Derviş’in ilk işi ise kendilerine görev veren Hükümeti yıkma, Demokratik Sol Parti’yi parçalama çabası içine girmek olmuştu…
Kısacası, bugün gerçekten samimi arzularla, halisane duygularla CHP’nin Türkiye’nin ufkunu açacak ve hatta aşacak bir vizyon belgesi ile milletin karşısına çıkmasını çok isterdim. Ancak olmadı.
Şapkadan tavşan bile çıkmadı.
Dünya da, Türkiye de şimdi belki 3 Aralık’ta olmayan 3 Ocak’ta olabilir diye bekleyecek…
Umarım bu süre içinde CHP’nin sayın Genel Başkanı yeni bir proje ile çıkar milletin karşısına. Ama böylesi içi boş, gereksiz hamlelerle değil…
CHP açısından işin esas unutulmaması gereken bir diğer yönü ise, bir masa etrafında altı parti toplanıyor, içlerinde birileri uzmanlık alanı olarak kendilerine ekonomiyi tayin ediyor ama Kılıçdaroğlu bunlara hiç itibar etmiyor, ithal ikamesi ile ekonomi idare etmeye kalkışıyor…
Buna ek olarak seçilecek Cumhurbaşkanının sembolik olmasını sağlayacağını söylüyor, altılı masa konsülü ile ülkeyi idare edeceğini deklare ediyor ama oradaki ekonomistleri ciddiye almadığı gibi bir de tek başına ülke idare edecekmiş gibi ve hata çok güçlü bir cumhurbaşkanı ile idare edecekmiş gibi tasarruflarda bulunuyor…