Çıkmayacak Ahmet!
Bir hanımefendi ile aranda ‘karşılıklı itişme’ yaşanmayacak kardeşim. Buna asla müsaade etmeyeceksin, edemezsin.
Karşında bir kadın var senin.
Velev ki sinirden deliye döndü, diyelim ki o saldırdı üzerine…
Sakinleştireceksin; meramın her ne ise onu lisan-ı münasiple ifade edeceksin.
Yok öyle ‘kolunu tuttum’ diyerek falan meseleden sıyrılmak!
Ne demek kolundan tutmak! Kızcağızın kolu mosmor...
Cız etmedi mi için o kolu gördüğünde?
Bu nasıl bir sevgi, bu ne menem bir halet-i ruhiye?
Ekranlara çıkıp Sıla’dan ve tüm Türkiye’den özür dileyeceğine; sen hala ne anlatıyorsun.
Mahallede kavga etmiş iki ergen delikanlının hikayesinden bahsedermişçesine; sen hala ne saçmalıyorsun!
Her gün kadına şiddet haberleriyle içimiz yanarken defalarca, sen, üstelik de bir sanatçı olarak sen, o öfke dolu açıklamanla ne yaptığını zannediyorsun!
Bir an önce özür dile herkesten ve uzun süre kaybol göz önünden.
Çünkü bugüne kadar sana her baktığında tebessüm eden o yüzler, artık sende bambaşka bir şey görecekler.
Ve inan hele de aynı çirkinliğe maruz kalmış kadınlar, şiddet mağduru o kadınlar kolay kolay seni affetmeyecek, görmeye bile tahammül edemeyecekler.
Çünkü sen sadece bir kadının, Sıla’nın canın yakmadın Ahmet!
Ekranlardaki o pervasız halinle, sevdiğin kadın için ‘aramızda karşılıklı itişme çıktı, kolunu tuttum’ diyebilen tıynetinle hepimizin canını acıttın.