Çocuk yetiştirmenin tarifini okudunuz mu?

2020 Mart ayından bu yana tüm dünyada eşi görülmemiş bir süreç yaşanıyor. Koronavirüs nedeniyle bizler dışarıdaki hayatımıza maskelerle, sevdiklerimizle aramıza koyduğumuz sosyal mesafelerle devam etmek zorundayız. Ama tüm bunların içerisinde belki de en zoru çocuklarımızı yaşadığımız süreçten en az hasarla çıkarabilmek.

Eğiten Kitap Yayıncılık çatısı altında okurlarla buluşan 21 yıllık okul öncesi öğretmeni Serap Mutlusoy’un kaleme aldığı “Bir Öğretmenin Mutfağından” kitabı, çocukların kişilik gelişimi açısından en önemli ama en zor zamanları olan okul öncesi çağında ortaya çıkabilecek sorunlarla baş edebilmek için hem öğretmenlere hem de ebeveynlere küçük ipuçları veriyor.

Bu ipuçlarını yemek tariflerine benzeten yazar Mutlusoy, “Ne bir doktor reçetesi gibi emin, net olsun ne de arkadaş toplantılarında ki sohbetler gibi uçup gitsin söylenenler. Bir tarif gibi olsun istedim. Bir tutam tuz, bir tutam şeker, biraz sebze, biraz baharat, bolca sevgi, bolca çocuk gülüşleri var tariflerde” diyor.

ÇOCUĞUNUZUN KALP KUMBARASINDA NE VAR?

Üniversite eğitimiyle birlikte çocukların eşsiz dünyasına adım atan ve okul öncesi yaş grubunda önemli deneyimler kazanan yazar Serap Mutlusoy öğretmenliğin sadece çocuklarla iletişimden ibaret olmadığının altını çiziyor ve “Çocukların yanı sıra aileler hatta diğer aile büyükleri de okul öncesi eğitimin bir parçasıdır. Dolayısıyla çocukların yanı sıra aileler de önceliğimdir. Bu nedenle de bu kitap ağırlıklı olarak ebeveynlere hitap etmektedir. Çünkü çocuklar ailelerin bir yansımasıdır. Her şeyin öncelikle ailede oluştuğunu düşünürsek çocuklarla ilgili problemlerin çözümüne de ailelerden başlamak gerekir. Bunun en önemli örneği sevgidir. Eğer biz çocuklarımıza sevmeyi öğretemezsek, iyi birer örnek olamazsak onların ileride bizleri sevmelerini beklemek bencillik olmaz mı? Oysa sevgi pahalı oyuncaklardan, götürülen seyahatlerden çok daha fazlasıdır. Dokunmaktır her fırsatta, öpücüklere boğmaktır, gözlerine bakarak sevdiğini söylemek, gerektiğinde kendi hatalarımız için özür dilemek, onunla gurur duyduğumuzu söylemek ve yaptıkları hatalardan sonra bile “seni her şeye rağmen seviyorum” diyebilmektir. Tüm bunlar onların KALP KUMBARALARINDA sevgi olarak birikir” diyor.

ÇOCUKLAR MI SABIRSIZ YOKSA AİLELER Mİ?

Bebeklerin doğumdan itibaren her ihtiyaçlarının anında giderilmesini istediğine dikkat çeken yazar Serap Mutlusoy, “Karınları acıktığında hemen doyurulmalı, altları kirlendiğinde hemen temizlenmelidirler. Biraz büyüdüklerinde de bu değişmez. İstedikleri oyuncaklar alınmalı, parka o anda gidilmelidir vs. Kısaca çocuk neyi, ne zaman istiyorsa onu o zaman yapar. Aileler ise o sıralarda büyük ihtimalle süreci geçiştirmeye çabalıyor, kendilerince çözüm bulmaya veya türlü vaatlerle çocukları iknaya uğraşıyordur. Sınırların zorlandığı o anları ben, aile-çocuk ikilisinin birbirini tanıdığı eşsiz bir yolculuğa benzetiyorum. Buna nasıl baktığınız önemli zira. Bu anlamda ebeveynler “Bir Öğretmenin Mutfağından” kitabındaki küçük etkinliklerle çocuklarıyla verimli vakit geçirebilecek, ipuçlarıyla hayatlarına daha kolay ve rahat bir ebeveyn-çocuk ilişkisi kurabilecekler, gerektiğinde empati kurabilmeyi öğretecek, gerektiğinde ise karşılıklı sohbetlerle sorunlarını konuşarak aşabilecekler” diye konuştu.

ÇOCUĞUNUZUN MATEMATİK ZEKÂSI OLSUN İSTİYORSANIZ…

“Velilerimden sıklıkla duyduğum cümlelerden birkaçı “çocuğuma evde hep matematik alıştırmaları yaptırıyorum yaşına göre; şu kitabı aldım, şu kadar saymayı öğrettim” vs. Oysa matematiği öğretmenin çok daha eğlenceli bir yolunu gösteriyorum kitabımda okurlarıma; perküsyon” diyen Serap Mutlusoy, ritm tutmanın çocukların algılarını ve hafızalarını geliştirmenin yanı sıra dikkat ve konsantrasyon başarısını artırdığını da vurguluyor.

“Çocuklarımızın elleri, kıyafetleri, yüzleri sadece oynadıkları çamurlarla kirlensin. Onların ruhlarına ve bedenlerine, kirli ellerin ve düşüncelerin dokumasına izin vermeyelim”

Belki de günümüz ailelerinin çocuklarını korkuyla yetiştirmesinin en büyük etkenlerinden biri çocuklarımıza dokunabilecek kirli eller, ruhlarını incitecek kirli düşünceler. Bu durumla sadece korkarak mücadele edemeyeceğimizin altını çizen Serap Mutlusoy, ailelere çocukları için hangi yaşlara, hangi yaklaşımla mahremiyet eğitiminin verilmesi gerektiğini de anlatıyor “Bir Öğretmenin Mutfağından” kitabında.

ÇOCUĞUMUZUN KİRLENMEDEN BÜYÜYEN ELLERİNDEN BİZ SORUMLUYUZ!

Eğiten Kitap Yayıncılık çatısı altında yayımlanan “Bir Öğretmenin Mutfağından” kitabında günümüz ebeveynlerinin önlerindeki en büyük sorunun kendilerini çocuklarının planlayıcısı olarak görmek olduğuna değinen Serap Mutlusoy, “Ebeveynlik bir planlama uzmanlığı değildir ve asla olmamalıdır. Çocuklarımızın aman kirlenmesin, aman düşmesin, aman arkadaşsız kalmasın” diye düşünüyor ve sonrasında kendimizi hep planlarken buluyoruz. “O kaydırakta kaymalı, o çocukla arkadaş olmalı, o oyuncaklarla oynamalı, mümkünse üstü kirlenmemeli” diye düşünüp plan yaparken buluyoruz kendimizi. Oysa çocukların plansız yaşamaya da ihtiyacı var. Kirlenmeyi öğrenmeliler, kıyafetlerini yıpratmayı da; istedikleriyle istedikleri zamanda konuşmayı da kendileri istedikleri zamanda yapmalılar. Kitabımda ebeveynleri bu yüzden kendilerini sorgulamaya teşvik ediyorum. Onları çocukluklarına götürüyorum. Çocukken en çok yaptığımız şeydi hayal kurmak. Yetişkinliğimizde ise kaybettiğimiz bu özelliği kitabımda yeniden hatırlatıyorum hem ebeveynlere hem de öğretmenlere. “Hayal edin” hem de çocuğunuzla birlikte” diyor

Son 24 saatte 3 şüpheli paket alarmı: O ülke alarma geçti! Bakan Kacır'ın konvoyunda kaza: Ölü ve çok sayıda yaralılar var! Erzurum'da korkunç kaza: Takla atan araçta 1 ölü, 3 yaralı...
Sonraki Haber