"Çok kibirli bir hükümdar vardı"... Türkiye yazarı ne demek istiyor?

Fehmi Koru o yazıyı işaret edip sordu: Her yazı bir mesajdır. Kime gidiyor bu mesaj?

İhlas Medya Grubu'na bağlı Türkiye gazetesinde bugün dikkat çeken bir köşe yazısı yer aldı.

Ahmet Demirbaş imzalı yazı "Kibirli hükümdarın hazin sonu!.." başlığını taşıyordu.

Yazıda Azrail ile "Herkese yukarıdan bakan hükümdarın" karşılaşmasına ilişkin bir mesel anlatılırken ilginç ifadelerin yer aldığı satırlar gazeteci Fehmi Koru'nun da dikkatini çekti.

Koru bugünkü köşesinde Türkiye gazetesinde yayımlanan makaleyi paylaşarak, "Her yazı bir mesajdır. Kime gidiyor bu mesaj?" diye sordu.

Fehmi Koru "İktidar yanlısı bir gazeteden mesaj " başlıklı makalesinde o köşe yazısını şöyle yorumladı;

"AK Parti’nin en fazla itibar ettiği gazetelerden birinde çıkan bir yazıdan genişçe bir alıntı sunuyorum.

Yazının başlığı “Kibirli hükümdarın hazin sonu!..”

Girişinde şu keskin cümleler yer alıyor: 

“Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Kötü huydur ve haramdır. Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibir her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır…”

Ardından şöyle bir hikaye anlatıyor yazar:

“Çok kibirli, gururlu bir hükümdar vardı. Bir gün memleketini gezmek istedi. Hizmetçilerine ‘Elbiselerimi getirin’ diye bağırdı.

Huzuruna çeşit çeşit elbise getirildi. Fakat hiçbirini beğenmiyordu. İster istemez birini giymek zorunda kaldı.

Sonra ikinci emrini verdi: ‘Atımı hazırlayın!’

Hemen atı hazırlandı. Süslü ata, süslü elbiseleri ile bindi. Yanına hizmetçilerini ve askerlerini de alarak memleketi dolaşmaya çıktı.
Atın üzerinde ilerlerken gururundan, kibrinden yanında yaya olarak yürüyenlere bile bakmıyordu. Gözü hep yukarılarda idi. Vatandaşlarından bazıları dertlerini sıkıntılarını anlatmak için yanına yaklaşmak istediklerinde, onlarla ilgilenmiyor, atın üzerinden ‘Uzaklaştırın onu’ emrini veriyordu… Bu şekilde epey dolaştılar. Günün birinde, karşısına, yamalı fakat temiz elbisesi olan yaşlı bir kimse çıktı.

Hemen emrini verdi: ‘Uzaklaştırın şu ihtiyarı!’

Maiyetindekiler, hemen ihtiyarı uzaklaştırdılar… Biraz sonra, aynı ihtiyar atın dizginlerini tutup ‘Ey mağrur hükümdar, seninle görüşmem lâzım’ dedi. Bu hâli gören hükümdar, küplere bindi. Sesi çıkabildiği kadar bağırıyordu: ‘Sen hangi cesaretle benim atımın dizginlerine yapışırsın, bugüne kadar kimse böyle bir şey yapamadı!..’

Fakat ihtiyar hiç oralı değildi. Hâlâ dizginleri elinde tutuyordu.

Mâiyetindekiler de uzaklaştırmaya muvaffak olamadılar. Hükümdar mecburen ‘Söyle bakalım, derdin nedir?’ dedi. ‘İhtiyacımı gizli söylemem lâzım, açıktan söyleyemem’ deyince, hükümdar ister istemez başını aşağıya eğdi. İhtiyar kulağına yavaşça  ‘Ben Azrâil’im’ dedi. Bu sözü duyan hükümdarın beti benzi attı, eli ayağı titremeye başladı. ‘Ne olur bana biraz müsaade et! Geri dönüp çocuklarımı bir defacık olsun göreyim! Onlarla helâlleşeyim! Ondan sonra canımı al!’ diyebildi.

Azrâil aleyhisselâm ‘Hayır buna müsaade yok’ deyip o anda ruhunu aldı…

Herkese yukarıdan bakan hükümdarın cansız bedeni atın ayakları altına yuvarlanıvermişti…”

Her yazı bir mesajdır. Kime gidiyor bu mesaj?"

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...

İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki Türkiye'nin en seksi 4. kadını olmuştu! Melis Sezen'den şok sözler...
Sonraki Haber