Çöp evde bulunan Muhammet'in sözleri yürekleri sızlattı: İlk kez çok iyi insanlar gördüm. Kuş gibi uçabilirim...

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan "Kınalı kuzum" diye tabir ettiği Cem Muhammet'in önceki gece ve dün sabah iştahlı bir şekilde yemek yediğini anlatarak, "Kuzumuz bizimle güvenli bir gece geçirdi. Hemşire ve doktorlar evladı gibi yaklaşıyor. İlk defa huzurlu bir gece geçirdi. Gözlerinde bir korku yoktu. İnşallah bundan sonraki hayatı da hep güven içerisinde olur. Yemek listesini diyetisyenler hazırlıyor. Kontrollü yemesi gerekiyor. Kan tablosunda bazı sıkıntılar vardı onları düzelttik." dedi.

"KALP HIZINDA SIKINTILARI VAR. TAKİP EDİYORUZ"

Özkan, "Kalp hızında sıkıntıları var. Onu takip ediyoruz. Sürekli hemşire ve doktorlarıyla konuşması, iletişim kurması çok güzel. Tedavisi birkaç hafta daha sürdükten sonra taburcu edeceğiz. Medikal olarak toparlayacak ama kalbindeki yaraları sarmak çok da kolay olmayacak. O anlamda destek olmak çok önemli. Sosyal hizmetlerin çok titiz bir şekilde takip edeceğine ve çocuğumuza güzel bakacağına eminim. Bütün toplumun sevgi vermesi gerekiyor. Sevgi onu düzeltecek" diye konuştu.

"İLK KEZ ÇOK İYİ İNSANLAR GÖRDÜM"

Cem Muhammet A., hastanedeki ilk gecesini rahat bir uykuyla geçirdi. Sabah uyandığında da "İlk kez bu kadar güzel uyudum. Burası çok temiz. Herkes bana güzel ve iyi davranıyor. Hepiniz çok iyisiniz. İlk kez çok iyi insanlar gördüm. Kendimi iyi hissediyorum. Kuş gibi uçabilirim. İlk günden güzel oyuncaklarım oldu. Kırmızı otomobili çok sevdim. Hastanede kalıp güzel yemekler yemek istiyorum" dedi.

ANNE OĞLUNUN KENDİSİNE VERİLMESİNİ İSTEDİ, TEYZE TUTUKLANDI

Antalya Adliyesi'nde avukatı ile birlikte açıklama yapan anne Yasemin A. "Oğluma annem bakıyordu. Annem ölünce Cem Muhammet'i Antalya'ya dönecektim. Kardeşim bana saldırdı. Oğlu olmadığı için benim çocuğumu kaçırıp sakladı. Hep bir oğlu olmasını istiyordu. Cem Muhammet, annesi olarak bana verilmesi gerekir. Bunun için hukuki savaş vereceğim" dedi.

Avukat Dilek Sezgin ise "Anne savcılığa karakolları hep yazılı olarak başvurdu. Hiçbir cevap alamadı. İhmali olan kamu görevlilerinde de şikayetçi olacağız" dedi.

Anne ve avukata daha sonra Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gören oğlunu görmeye gitti. Cem Muhammed A.'yı çöp evde aç susuz bırakan ve tutuklanan teyze Kamuran İpek A. ise mahkemedeki savunmasında, "Evdekilerin hepsi çöp değil. Valizim yoktu, kıyafet ve eşyalarımı çöp poşetlerine doldurdum. Görüntülerde çöp olduğu iddia edilenlerin büyük kısmı kıyafet, çok az kısmı çöp" dedi.

İŞTE 2 KARDEŞİN HAYAT HİKAYESİ

2 kardeşin hayat hikayesine de ulaşıldı. Bursa'da görev yapan polis babaları İsmail A, burada tanışıp evlendiği Asuman A. ile evlendi. İsmail A. emekli olduktan sonra aile, bir süre İstanbul Şile'deki İmrenli Köyü'nde yaşadı, daha sonra Şile merkeze yerleşti.

20 yıl önce İsmail A. hayatını kaybetti. Kamuran Pınar A. Bursa'da, Yasemin A. ise psikolojik rahatsızlık nedeniyle bir süre tedavi gördüğü akıl hastanesinde tanıştığı bir kişiyle evlendi.

CEM MUHAMMET 'İN BABASINA, "DOĞUMDA ÖLDÜ" DEMİŞ

İki kardeşin yeğeni S.K., "İki kardeşin de akıl sağlıkları yerinde değil. Yasemin A. tedavi gördüğü akıl hastanesinde tanıştığı bir kişiyle evlenip hamile kaldı. Evliliği çok kısa sürdü. Çocuğu dünyaya getirdi ama, babasına doğumda öldüğünü söyleyerek gizledi. Babasının, Cem Muhammet'in hayata olduğundan haberi olmadı.

Kamuran Pınar A. Cem Muhammet'i alıp ablasına vermedi. Hatta kendi kızı Zeynep A.'yı da yıllarca eski eşine göstermedi. Kamuran Pınar A., yalan beyanlarla eski eşi hakkında uzaklaştırma kararları aldırarak, kızından ve kendisinden uzak tutuyordu" dedi.

"ÇOCUK İÇİN SÜREKLİ TARTIŞIYORLARDI"

İmrenli Köyü Muhtarı Mustafa Kandemir ise "İsmail A. yıllarca Bursa'da polislik yaptıktan sonra emekli olup köye gelerek iki katlı ev yaptırıp kısa süre kaldıktan sonra Şile'de de ev alıp oturmaya başlamıştı. Yasemin. A., psikolojik rahatsızlığı nedeniyle akıl hastanesinde tedavi görmüştü. İki kardeşi en son annelerinin cenazesinde gördüm. Çocuk için birbirleriyle sürekli tartışıyorlardı" dedi.

Köylülerden Fikri Küçükyeter'de, 2 kardeşin, annelerinin de ölümünden sonra, köydeki evi de sattıklarını anlattı.