Siyasi partiler asgari müştereklerde buluşanları değil, azami ölçüde birlikte olmak isteyenleri bünyelerine alırlar. Siyasi partilerin sorumluluk mevkiinde bulunanlar ise partilerinin savunduğu ilkeleri ve politikaları en fazla benimsemiş olması gereken insanlardır.
Partilerinin yetkili kurullarınca oluşturulan, benimsenen politikaları kendi bireysel yaklaşımları veya siyasi projeksiyonları ile bağdaştıramayan siyasetçilerin yapmaları gereken kendilerine yeni bir yol çizmeleri, partilerinden ayrılmalarıdır.
Hem parti içinde kalıp hem de parti politikaları ile taban tabana zıt politikaları savunmak, parti yetkili kurullarında benimsenen ilke ve prensiplerin dışına çıkmak parti içi demokrasi değil, parti hukukunu çiğnemektir. Grup disiplinine aykırı hareket etmektir.
İnsanlar düşüncelerini zaman içinde değiştirebilir, gözden geçirebilir. Bir partiye katılırken sahip oldukları fikir ve inançlar bir süre sonra değişikliğe uğrayabilir. Bu durumda yapmaları gereken açıktır, görüşlerini yetkili kurullarda, ilgili mecralarda, parti tüzüğüne ve dava arkadaşlığı hukukuna uygun olarak dile getirirler; benimseniyorsa ne ala ama benimsenmiyor ise “vuruşarak çekilmek” gibi bir yönteme başvurmak asla doğru değildir.
Artık farklı olduğunuza kani iseniz orada olmazsınız. Olmanızın faydalı olacağı yer nere ise oraya gidersiniz…
Cumhur ittifakı, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası Türkiye’nin demokrasisini ve bekasını korumak için AK Parti ve MHP’nin bir araya gelmesiyle oluştu. Yapay bir birliktelik değil, milletin varlığını ve birliğini sonsuza kadar sürdürmek amacıyla aldığı bir doğal tavır olarak ilk meyvelerini Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş ve akabinde Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerinde verdi.
Yerel seçimlerde de Cumhur ittifakı ruhu ile hareket edilmesi yine iki partinin ortak politikası haline geldi.
İki partinin yetkili kurulları karar aldı, işbirliği için yetkilendirilmiş isimler tespit edildi, bu isimler çalıştı, işbirliğinin çerçevesi ortaya kondu, liderler bir araya gelip son sözü söyledi.
Şimdi yapılan bu işbirliğinin boyutu iller ve ilçeler bazında tek tek açıklanıyor. İki ayrı parti var, haliyle her partinin idarecileri veya adayları kendilerinin olmadığı bir sistemin başarılı olmayacağı argümanını ileri sürebilir. Ama ortada bir işbirliği anlayışı ve iradesi de var. Bunun çerçevesi yetkili kurullarca çizilmiş, liderlerce onaylanmış.
Partili kimliği taşıyan isimlerin bundan sonra dava şuuru içinde hareket etmesi ve belirlenen çerçeve içinde olması lazım ki, başarıya ulaşılsın. Her kafadan bir ses çıkarsa başarıya ulaşılabilir mi?
Siyaset profesyonellerinin yani parti yönetim kademelerinde bulunanların herkesten daha fazla bu işi sahiplenmesi, inanması ve çalışması lazım iken kafa karıştıracak, araya nifak sokacak hal ve tavırlar içinde olmalarının hiçbir yararı yoktur.
Yine ifade ediyorum, parti politikalarına ters tutum ve davranışların parti içi demokrasi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Parti için demokrasi parti yetkili kurullarında, parti mekanizmaları içinde farklı görüşlerin seslendirilmesi ile olur, politika belirlendikten sonra kamuoyuna açık bir şekilde veya medya üzerinden yapılan her aykırı açıklama başka bir niyete delalet eder.