Cumhurbaşkanı Erdoğan dikkati çekmişti...
Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven, köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında dikkat çektiği fitne uğraşlarına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ''Münafıklar Çetesi'' olarak tanımladığı, Cumhurbaşkanlığı seçimin'de Erdoğan'a ama parlamento seçimlerinde AK Partiye oy vermeyeceğim şeklindeki fitne fesat yorumlarına dikkat çeken Arseven şu tespitleri yaptı...
Muhalefetin Recep Tayyip Erdoğan’ı alaşağı etme plânları akâmete uğramış gibi görünüyor.
“Dışarıda hazırlanan tezgâhlar bitmez” ama…
Görünen köy de kılavuz istemez!..
Abdullah Gül’ü gaza getirmeye çalışanlardan Fehmi Koru, “ümitlerinin” boşa çıkmasından dolayı adeta ağıt yakarken, CHP’ye bilhassa da İyi Parti’ye fena çakıyor!..
Yazıdaki “ince” dokundurmalar, “Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci turda kazanması için elinizden geleni yaptınız, kına yakın!” kıvamında…
Muhalif kanatta büyük bir umutsuzluk havası var.
Çok çok büyük bir “aksilik” olmazsa Erdoğan ilk turda ipi göğüsler, epeyce fark atması da sürpriz sayılmaz.
Genel Seçim’e gelince…
Bu konuda “rahat” değerlendirmelerde bulunmak, şu an için pek mümkün görünmüyor.
Her gittiği yerde “nabız tutmayı” alışkanlık haline getirmiş bulunan ve bundan dolayı da -ayıptır söylemesi- “seçimlere dair tahminlerinde pek yanılmayan” bir kardeşiniz olarak…
Diyorum ki;
Ak Partililer, 24 Haziran’daki mücadeleyi büyük ölçüde “Başkanlık Seçimi” olarak görürlerse…
“Cumhurbaşkanlığı seçimini alalım yeter!” gibi bir havaya girerlerse…
Sistem değişikliğinden dolayı “Meclis’in artık o kadar da önemli olmadığını” zannederlerse…
Sıkıntıya düşebilirler!..
Genel Seçim’e Dikkat!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “metal yorgunluğu”nu gerekçe göstererek “büyük değişim hamlesini” başlatmasından bu yana, Ak Parti Teşkilâtı’nın biraz hareketlendiğini…
“Görevden almaların” hayli zamandır “salmış” bulunan birçok belediye başkanını hafiften “kendine getirdiğini” görüyoruz.
Bu yeterli mi?..
Yani, açıkça ifade edelim:
-24 Haziran’da, Cumhurbaşkanlığı seçiminden başarıyla çıkmak, ancak Genel Seçim’de çoğunluğu “muhalefete” kaptırmak gibi bir durum olabilir mi?..
-7 Haziran tablosunun tekrarlanması gibi bir “tehlike” var mı?..
-AK Parti, çoğunluğu kaybetmese bile, “rahat çoğunluğu” kaybederse, sıkıntı olur mu?..
Teşkilâttaki dostlarım, ısrarla bu soruları yöneltiyorsa, böyle bir “endişe” var demektir.
Ben de her gittiğim yerde bunu görüyorum…
“Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan’a oy vereceğim ama milletvekilliğinde kimi tercih edeceğim belirsiz.” diyen çok sayıda vatandaş var.
AK Parti’nin seçim başarıları elde edebilmesi için büyük fedakarlıklarda bulunmuş nice vatandaş da bunları söylüyor.
“Aday Listeleri”, kararın yönünü belirlemede elbette önemli ölçüde etkili olacak…
Vatandaş, listelerde “karşılığını” görmek istiyor…
“Yalaka, eyyamcı, çıkarcı, hesabî, ‘Taşı beni Reis!’ kıvamındaki” tipleri görmek istemiyor!..
“Burnu havada” gezen tipleri görmek istemiyor!..
Gücünü “kara lobilerden alan” tipleri görmek istemiyor!..
Partilerin seçimlerde elde edecekleri başarının oranını, genellikle “aday tespitlerindeki isabet oranı” belirler.
“Genellikle” dedim zira AK Parti için durum biraz değişik.
AK Parti seçmeni oyunu büyük ölçüde Recep Tayyip Erdoğan’a veriyor.
Diğerlerinin fazla önemi yok.
Yerel seçimlerdeki oyların bile yüzde 80’ini salt Recep Tayyip Erdoğan’ın getirdiğini söylersek abartmış olmayız.
İllerinde istenmeyen nice belediye başkanı, sırf, mensubu bulunduğu partinin başında Recep Tayyip Erdoğan var diye kazandı.
Vatandaş, Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybetmemesi için Ak Parti’ye, Ak Partili adaylara oy verdi.
Bu yine böyle mi olur?..
Cumhurbaşkanlığı seçiminde evet, iş büyük ihtimalle ilk turda biter…
Milletvekilliği seçimindeki durum biraz farklı.
Vatandaş, Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçim için oy kullanırken, farklı tercihlere yönelebilir.
Birden çok oy kullandığı bazı seçimlerde “ince ayar” çeken vatandaş, aynısını yine yapabilir.
Böyle olursa…
Cumhurbaşkanı’nın oyu ile AK Parti’nin oyu arasında ciddi oranda fark oluşabilir.
Bu durumda da…
Meclis tablosu sıkıntıya girebilir!..
Sayın Cumhurbaşkanı, seçim meydanlarında, her iki kulvarın da hayati öneme sahip olduğunun altını çizecektir…
Arzu edilen milletvekili sayısına ulaşılamaması halinde “sıkıntılı durumların” oluşabileceğine işaret edecektir.
Bu çok sıkışık süreçte, Ak Parti teşkilâtının sergileyeceği performans elbette son derece önemli olacaktır.
“Kapı kapı dolaşıp ikna edebilmek”, “Sıkı sorulara tatminkâr karşılıklar verebilmek”…
Geçtiğimiz günlerde AK Parti Teşkilâtı’ndan bir grup geldi ziyaretime.
Bir küçük “çalışma” gerçekleştirdik.
Ben “Muhalif ve Kararsız Vatandaşları” canlandırdım.
Misafirlerim, sıkı sorularıma cevap vermeye gayret etti.
Sonuç, maalesef pek parlak değildi.
Gördüm ki, çok daha fazla “antreman” yapmaları gerekiyor!
Vatandaşı “ikna etmek” durumunda olanların, “sorular ve cevapları üzerinde” bol bol çalıştırılmaları lâzım.
İktidar Partisi açısından hangi soruya nasıl karşılık verileceği son derece önemli…
“Yukarılarda bulunanlar” bu soruların büyük bölümüyle karşılaşmıyor olabilirler ama “altlardaki teşkilât mensupları” her an vatandaşla bir arada…
Sıkı sorulara cevap verebilmek için sıkı çalışmak lâzım.
7 HAZİRAN MI, 1 KASIM MI?..
Bugünlerde nereye gitsek aynı şeyler söyleniyor:
-AK Parti Teşkilâtı’nın, Ak Parti Grubu’nun, Ak Partili belediyelerin, Recep Tayyip Erdoğan’ın temposuna ayak uyduramadıkları…
-Bünyeyi birçok “AKP’linin sardığı…”
-“AKP’lilerin itibar gördüğü…”
-Sayın Cumhurbaşkanı’nın en küçük ilçenin yönetiminden, “cam filmi, motorlu taşıtlar vergisi” meselelerine kadar her işle ilgilenmek mecburiyetinde bırakıldığı…
-Neredeyse bütün yükün Sayın Cumhurbaşkanı tarafından taşındığı…
-Bu durumun “FETO ile Mücadele”de de böyle olduğu….
-Sayın Cumhurbaşkanı’nın “yalnız”lığa sürüklendiği…
-Ondan talimat gelmemesi halinde, kimsenin kılını bile kıpırdatmadığı…
-Vesaire…
Bunlar, Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde “avantaj” sağlar ama Genel Seçim’deki tabloyu “sıkıntılı hale” getirme potansiyeli taşır.
Muhalefet çok zayıf, dağınık, aciz vesaire…
Bunlar doğru ama…
Muhalefetin durumu, Ak Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybetmesiyle sonuçlanan 7 Haziran seçimleri öncesinde de böyleydi!..
Muhalefet o gün de sıkıntılı olduğu halde “teşkilâtın yeterince çalışmamasından ve bazı bakanların adeta Ak Parti’nin ayağına sıkmasından dolayı” çoğunluk kaybedildi.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ısrarıyla “tekrar seçim” yapıldı ve durum bu sayede kurtarıldı.
Bu sefer ne olur?..
Ak Parti gerçeği, 7 Haziran’da mı yoksa 1 Kasım’da mıdır?..
Cumhur İttifakı’nın “Genel Seçim”e yansıması nasıl olacaktır?..
Meclis’e kaç parti girecektir ve nasıl bir tablo oluşacaktır?..
Evet…
Milletvekilliği tablosunun Cumhurbaşkanı’nın icraatını destekleyecek bir nitelik arz etmesi son derece önemlidir.
Parlamento’da zayıflarsan, Külliye’de de zayıflarsın!..