Cumhurbaşkanı Erdoğan "Tayyip Dede'ye" sessiz kalmadı!

Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 yaşındaki kız çocuğunun seslenişine kayıtsız kalamayıp konuşmasını böldü. Grup toplantısı sırasında salonda bulunan küçük bir kız kendisine "Tayyip Dede" diye seslenince Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını kesip 'Efendim' şeklinde karşılık verdi. Erdoğan konuşması bitince küçük kızı yanına alarak fotoğraf çektirdi. Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Tayyip Dede" videosu vatandaşlar tarafından merak ediliyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugün grup toplantısında yaptığı konuşması küçük bir çocuğun "Tayyip Dede" seslenişi ile bölündü. Erdoğan, toplantının ardından konuşmasını bölen küçük kızla buluştu. Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 yaşındaki kız çocuğunun seslenişine kayıtsız kalamayıp konuşmasını böldü. Grup toplantısı sırasında salonda bulunan küçük bir kız kendisine "Tayyip Dede" diye seslenince Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını kesip 'Efendim' şeklinde karşılık verdi. Erdoğan konuşması bitince küçük kızı yanına alarak fotoğraf çektirdi. Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Tayyip Dede" videosu vatandaşlar tarafından merak ediliyor...

İşte o video!

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN GRUP TOPLANTISINDA ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

AK Parti, TBMM Grup Toplantısı'nın partimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum. Dün yapılan seçimde önümüzdeki dönem için yeniden TBMM Başkanlığı'na getirilen İsmail Kahraman beyefendiyi tebrik ediyorum. Kasım 2019 seçimlerine kadar TBMM'nin önünde çok yoğun ve çok önemli bir gündem vardır. Bu 2 yıllık dönemi en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Meclisimizin verimli bir yasama dönemi geçireceğine inanıyorum. Bir kez daha teşkilatlarımızda bugüne kadar görev almış tüm kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyor, hizmetleri için teşekkür ediyorum.

Gerçekten gerek Rize, gerek Bayburt, gerek Gümüşhane, bütün buralardaki il kongrelerimiz adeta birbirleri ile yarış halinde muhteşemdi. Heyecan yerindeydi ve gurur vericiydi. Rabbim bunları inşallah sahada da ev ev, kapı kapı, bu çalışmanın devamını bize nasip etsin diyorum. Performansı arazide de ortaya koyacağız.

AK Parti milletin partisi olarak doğmuş bugüne de aynı anlayış ile gelmiştir. Gerektiğinde 15 Temmuz'da olduğu gibi ölümün üzerine giderek, gerektiğinde gece gündüz çalışarak, tehditleri, tuzakları, kumpasları bozarak bu yolda yürümeye mecburuz. Kimse bizi, milletvekili olmak, belediye başkanı olmak, teşkilatlarda görev almak için zorlamadı. Biz hizmet için bu görevlere kendimiz talip olduk. Milletimizin desteği ile elde ettiğimiz başarılar sayesinde ülkemizi bugünkü seviyeye getirdik. Yine milletimizin desteğine talibiz. Birileri içimizden veya dışımızdan ellerini ovuşturarak AK Parti iktidarı nasıl olur da zayıf düşer, ekonomide, dış politikada nasıl olur da zaafa düşer, bu beklentinin içinde olabilir. Biz hedeflerimize üst seviyede ulaşmış olacağız. Bizim için her seçim sadece bir güven tazeleme değil, yeni bir yol açma, yeni bir vites yükseltmedir. Eğer hedeflerimizin çıtasını sürekli yükseltmezsek hem kendimizi hem ülkemizi geriletiriz. Meseleye sadece parti meselesi olarak bakanlar, AK Parti'yi de Türkiye'yi de anlamıyor demektir. Sırf kendi çıkarları için, ülkenin zarar görmesi pahasına bize yüklenenlere milletimizin itibar etmeyişinin sebebi de budur.

"AYNI TEZGAHI GÖTÜRDÜLER AMERİKA'DA KURDULAR"

17-25 Aralık'ta ülkemize tarihin en büyük tuzaklarından biri kuruldu. Bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler Amerika'da kurdular. Birileri hala FETÖ'nün ağzı ile itham etmeyi sürdürüyorsa sebebi onlara verilen rolü oynamaktır. Aynı çevreler hepimizin gözü önünde yaşanan 15 Temmuz ihanetine hala tiyatro, kontrollü darbe diyebiliyorsa bu sözü onlara kimlerin söylettiğine bakmak gerekir.

Bunların NATO'da yaşanan şahsım ve Atatürk'le ilgili skandal üzerine ilk defa milli bir tavır gösterebilecekleri ümidine kapılmıştık maalesef 3 gün geçmeden gerçek tiynetleri ortaya çıktı ve bunu da tezgah diye yaftalamaya başladılar.

"BİZE ASIL DARBE ZAHİRDE BİZDEN GÖRÜNEN ALÇAKLARDAN GELİYOR"

Bunların NATO'da yaşanan şahsım ve Atatürk'le ilgili skandal üzerine ilk defa milli bir tavır gösterebilecekleri ümidine kapılmıştık maalesef 3 gün geçmeden gerçek tiynetleri ortaya çıktı ve bunu da tezgah diye yaftalamaya başladılar. Biz gerçek düşmanlarımızla baş ederiz. Bizi asıl can acıtıcı darbeler, düşmanlarımız tarafından değil, onlarla birlikte hareket eden ve zahirde bizden görünen alçaklardan geliyor. Meşhur sözdür; Ağaca balta vurmuşlar, 'sapı bendendir' demiş.

Şimdilik kızıl elmamız ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmektir. Bizim önümüzü kapatmak isteyenlere en güzel cevabı yeni yöntemler yeni imkanlar keşfederek vereceğiz. Biz bir kere 'durmak yok, yola devam' dedik. İnşallah sözümüzden dönmeyeceğiz.

Soçi'de Rusya ve İran ile üçlü zirve gerçekleştireceğiz. Rusya ile kurduğumuz yakın ilişkiden elde ettiğimiz gelişmeler oldukça önemli. Merkezi Irak yönetimi ile de uzun zaman olmadığı kadar müspet duruma gelmiş durumdayız. Kuzey Irak hayati yanlışa sapmamış olsaydı, onlarla da güzel ilişkimizi sürdürüyor olacaktık. Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler aslında bizim en rahat işbirliği yapacağımız yerler olmasına karşın bir süredir ırkçılığın, yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalardır.

Amerika'nın bölgemizde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişemizi her defasında paylaşıyoruz. DEAŞ'ı temizlediğinizi söylüyordunuz, hala silah yüklü TIR'lar niçin Suriye'ye geliyor. Hala bu niye devam ediyor. Siz bu silahlanmayı hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Dert başka. Neyin ne olduğunuz biliyoruz, ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse bu senaryolar karşısında Türkiye'nin eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez. DEAŞ'ın aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur.

Esed rejimi hala yerli yerinde durmaktadır. Buna karşın demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Çok şey söylenmiş, çok toplantı yapılmış ama hiçbir netice ortaya konulamamıştır. Bu coğrafyada bunca kan niçin dökülmüştür, bunca acı niye çekilmiştir. Akan kan kimin kanıdır, bu ölenler kimdir? Demek ki mesele terör değildir. Demokrasinin getirilmesi değildir. Mesele, mazlumların, mağdurların haklarının da korunması değildir. Bu gerçek bölgemizin terör örgütleri bahanesi ile tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır. Güney Asya'daki hadiseleri de bu gelişmelerin dışında görmüyoruz. Biz komşularımızın böyle bir muameleye tutulmasına izin vermeyeceğiz.

Bizi, NATO toplantılarındaki gibi terbiyesizlikler, gizli açık mesaj aracılığıyla tehdit edenlere mesajımız şudur: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Biz, 80 milyonu tek millet olarak gördük.

SOÇİ'DEKİ ÜÇLÜ ZİRVE

Soçi'de Rusya ve İran ile üçlü zirve gerçekleştireceğiz. Rusya ile kurduğumuz yakın ilişkiden elde ettiğimiz gelişmeler oldukça önemli. Merkezi Irak yönetimi ile de uzun zaman olmadığı kadar müspet duruma gelmiş durumdayız. Kuzey Irak hayati yanlışa sapmamış olsaydı, onlarla da güzel ilişkimizi sürdürüyor olacaktık. Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler aslında bizim en rahat işbirliği yapacağımız yerler olmasına karşın bir süredir ırkçılığın, yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalardır.

Amerika'nın bölgemizde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişemizi her defasında paylaşıyoruz. DEAŞ'ı temizlediğinizi söylüyordunuz, hala silah yüklü TIR'lar niçin Suriye'ye geliyor. Hala bu niye devam ediyor. Siz bu silahlanmayı hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Dert başka. Neyin ne olduğunuz biliyoruz, ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse bu senaryolar karşısında Türkiye'nin eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez. DEAŞ'ın aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur.

"ESED REJİMİ HALA YERLİ YERİNDE DURMAKTADIR AMA..."

Esed rejimi hala yerli yerinde durmaktadır. Buna karşın demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Çok şey söylenmiş, çok toplantı yapılmış ama hiçbir netice ortaya konulamamıştır. Bu coğrafyada bunca kan niçin dökülmüştür, bunca acı niye çekilmiştir. Akan kan kimin kanıdır, bu ölenler kimdir? Demek ki mesele terör değildir. Demokrasinin getirilmesi değildir. Mesele, mazlumların, mağdurların haklarının da korunması değildir. Bu gerçek bölgemizin terör örgütleri bahanesi ile tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır. Güney Asya'daki hadiseleri de bu gelişmelerin dışında görmüyoruz. Biz komşularımızın böyle bir muameleye tutulmasına izin vermeyeceğiz.

Bizi, NATO toplantılarındaki gibi terbiyesizlikler, gizli açık mesaj aracılığıyla tehdit edenlere mesajımız şudur: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Biz, 80 milyonu tek millet olarak gördük. Tarladan vatan olmaz. Onun uğrunda ölenler varsa, o şehit kanları ile yoğrulmuşsa işte o vatan olur. Bizim böyle bir vatanımız var.

"SALDIRILAR APTALLARIN DEĞİL, ALÇAKLARIN İŞİ OLABİLECEK MAHİYETTEDİR"

Türkiye 2010'dan özellikle de 2013'ten itibaren bölgemizle ilgili senaryolar gereği belirli istikamete itilmeye çalışıldığında birileri kendi dünyalarında teslimiyet bayrağını çekmişti. Biz oyunu gördük ve milletimizle mücadele etme kararı aldık. Her şeyi denediler ama Türkiye'yi teslim alamadılar. Şimdi işi ülkemizi uluslararası alanda itibarsızlaştırmaya, köşeye sıkıştırmaya, lekelemeye ve kendi istedikleri yöne itmeye çalışıyorlar. Saldırılar aptalların değil, ancak alçakların işi olabilecek mahiyettedir. Biz bu mesajların anlamının gayet iyi farkındayız. Ülkemize yönelik sinsi tehditlerin gerisindeki siyasi amaçlar apaçık ortadadır. Sanıyorlar ki her şey kağıt üstündeki gibi yürüyecek. Öyle olmayacak. Türkiye sizin oyuncak gibi oynadığınız ülkelerden biri değildir.

Benzin ve motorinde tabela değişti! 7 Kasım güncel akaryakıt fiyatları Zeynep molho eşi Jess Molho'yu kiminle aldattı? Galatasaray'ın maç kadrosu, eksik ve sakat listesi
Sonraki Haber