Demokrasiye vurulan darbe: 27 Mayıs
2012'DE ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULDU
TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan
Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları
iade edildi. Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve
Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşları, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan
alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan
anıt mezara taşındı.
Darbenin üzerinden geçen 52 yılın ardından 11 Nisan 2012'de TBMM'de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonda, 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırası Alt Komisyonu da çalışmalarını tamamladı. Bu arada, TBMM Hukuk Hizmetleri Başkanlığı, eski Başbakan Adnan Menderes'in idam kararının iptalinin mümkün olmadığı ancak yargılamanın yenilenmesinin uygun olacağı yönünde 2 Ocak 2013'te Dilekçe Komisyonuna görüş bildirdi.
Görüş yazısında, Yüksek Adalet Divanı kararlarıyla ölüm cezasını oy birliği ile tasdik eden Milli Birlik Komitesi kararlarının TBMM tarafından iptal edilmesinin mümkün bulunduğu ifade edildi. Yazıda, Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucu temin edilecek belgeler ile dosya içeriğinde yer alan belgelerin ayrıntılı tetkiki neticesinde 5271 sayılı Kanun'da sayılan nedenlerin bulunması halinde yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesinin uygun olacağı kaydedildi.
Adnan Menderes'in Yassıada duruşmalarında avukatlığını yapan ve daha önce de TBMM'ye dilekçe sunan avukat Burhan Apaydın, TBMM Hukuk Hizmetleri Başkanlığının 'Yeniden yargılama yapılabilir' görüşü üzerine, yeni bir başvuruda bulunarak "Yassıada kararlarının yok sayılmasını" istedi.
EĞİTİMDEN SOSYAL POLİTİKALARA ÇAĞ ATLATAN 10 YILIN MİMARI DEMOKRAT PARTİ
Demokrasi şehidi Adnan Menderes'in liderliğindeki Demokrat
Parti'nin 1950-1960 döneminde ülkeye getirdiği değişim rüzgarı,
ekonomi ve siyasetin yanı sıra eğitim ve sosyal politikalarda da
kendisini gösterdi.
Eğitimden sosyal politikalara kadar pek çok alanda ülkeyi farklı bir noktaya taşıyan Demokrat Parti'nin, Adnan Menderes'in 1950'de başlayan ve 1960 darbesiyle idam edilmesine kadar süren iktidar yılları, Türkiye'nin çağ atladığı döneme öncülük etti.
Türkiye'de çok partili hayata geçişin ilk iktidarı Demokrat Parti döneminde ülke, ekonomiden siyasete kadar her alanda önemli bir değişim sürecine girdi. Değişim rüzgarı, eğitim, özgürlükler ve sosyal politika alanlarına da yansıdı.
Adnan Menderes'in başbakanlığı dönemindeki hükümet programlarında eğitim, öncelikli konular arasında yer alırken, gençlerin güçlü milli ve manevi değerlerle yetiştirilmesi düşüncesine ağırlık verildi.
Benimsenen bu eğitim politikası, hükümet programına, "Gençliğini milli karakterine ve ananelerine göre manevi ve insani kıymetlere teçhiz edemeyen bir memlekette ilmin ve teknik bilginin yayılmış olması, hür ve müstakil bir millet olarak yaşamanın teminatı sayılamaz. Gençliğimizin 'Vatan' ideali etrafında toplanmasını hareket noktası olarak alıyoruz." ifadeleriyle yansıdı.
Menderes döneminde eğitime verilen önem, rakamlara da yansıdı. O dönemin Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, 1950'de 17 bin 428 olan ilkokul sayısı 21 bin 429'a, ilkokul öğretmeni sayısı ise 35 bin 871'den 54 bin 49'a yükseldi. Ortaokulların sayısı 364'ten 641'e, öğretmen sayısı 3 bin 871'den 9 bin 725'e, lise sayısı 60'tan 129'a, lise öğretmenlerinin sayısı da 1424'ten 2 bin 825'e çıktı. Aynı dönemde mesleki ve teknik okulların sayısı 326'dan 503'e, öğretmen sayısı 4 bin 488'den 7 bin 382'ye ulaştı.
Demokrat Parti zamanında yapılan bir diğer yenilik cumhuriyet döneminde ilk olan yeni akademilerin açılması oldu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi 1954 yılında, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi ise 1958'de eğitime başladı.
1955'te Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Ege Üniversitesi, 1957'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 1958'de Erzurum Atatürk Üniversitesi ile çok sayıda enstitü, yüksekokul ve akademi de Menderes hükümetleri döneminde açıldı. Yüksekokul ve fakültelerde öğretim üyesi sayısı 1950'den 3 bin 911'e, öğrenci sayısı 24 bin 815'ten 54 bin 69'a çıktı.
İmam hatip okullarının yeniden açılması da Menderes hükümetleri döneminde gerçekleşti. Bu dönemde ilk olarak İstanbul, Ankara, Adana, Isparta, Kayseri, Konya ve Maraş'ta imam hatip okulları açıldı. İmam hatip okularının sayısı 1958'de 19'a yükseldi. İlahiyat fakültesinin bu okulların öğretmen ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması üzerine 1959'da Yüksek İslam Enstitüsü kuruldu.
Demokrat Parti ayrıca, köylüye okul yapma zorunluluğu getiren yasayı da değiştirerek, köy okullarının özel idare bütçesi ve genel bütçeden ayrılacak ödeneklerle yapılmasını kararlaştırdı ve okul yapmanın devletin asli görevleri arasında olduğunu ortaya koydu.
Menderes hükümetleri, bütün ilkokul öğretmenlerinin aynı program içinde yetiştirilmesini temel ilke olarak benimsedi ve bu amaçla Köy Enstitüleri, İlköğretmen Okulları ile birleştirildi.
EZANIN ARAPÇA OKUNMASINA DÖNÜŞ
Menderes hükümetleri özgürlükler alanında da ülkeyi farklı bir
noktaya taşıdı. Hükümet programında, hükümetin din ve dünya
işlerinin ayrı tutulması prensibini benimsediği, bununla birlikte
vicdan özgürlüğünün demokrasinin temel ilkelerinden olduğu ve her
türlü baskıya son verileceği vurgulandı.
Türkçe okunması 1932 yılında zorunlu kılınan ezanın yeniden Arapça okunmasına yönelik düzenleme ve din üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması gibi uygulamalar özgürlük konusunda atılan adımlar olarak dikkati çekti.
Ayrıca, 7 Temmuz 1950'den itibaren ramazan ayında sabah ve akşam, her biri 10 dakika olmak üzere günde iki defa, diğer aylarda ise haftada bir defa cuma sabahları olmak üzere radyodan dini yayın yapılmasına izin verildi.
DERNEK SAYILARINDA ARTIŞ YAŞANDI
Menderes dönemi, sivil örgütlenmenin de ciddi ölçüde arttığı bir
dönem oldu. Daha önceleri siyaset alanında muhatap alınmayan
toplumsal gruplar çok partili hayata geçişle birlikte ve seçimler
aracılığıyla siyasi hayatta kendilerine yer edinmeye başladı.
Kurulan dernek sayılarında da bu dönemde ciddi artış görüldü. 1950'de 2 bin 11 olan dernek sayısı 1960'da 18 bin 958 olarak kayıtlara geçti.
Dini derneklerin sayısındaki hızlı artış da dikkati çekti. Buna göre, 1946'da dini derneklerin sayısı 11 iken 1960'da 5 bin 104'e ulaştı. Bu sayının toplam dernek sayılarına oranı yaklaşık yüzde 30 olarak gerçekleşti.
Ayrıca, Demokrat Parti iktidara gelirken sosyal güvenlik ve işçi haklarına da önem verdi. Hükümet programında, "Ulusumuzun ekonomik ve toplumsal alanlarda da hızla örgütlenmesi ve daha bilinçli bir birliğin oluşması için işçilerin, çiftçilerin, tüccar ve sanayicilerin, serbest meslek mensuplarının, memur ve öğretmenlerin, yüksek öğretim öğrencilerinin mesleksel, toplumsal ve ekonomik amaçlarla dernekler, kooperatifler ve sendikalar kurmalarını gerekli buluyoruz." ifadeleriyle sivil toplum örgütlenmesine verdiği önemi ortaya koydu.
Demokrat Parti iktidarları döneminde sendika ve sendikalı işçi sayısında ciddi artışlar yaşandı. En büyük işçi konfederasyonlarından Türk-İş 1952'de kuruldu. 1958'e gelindiğinde Türkiye'deki işçi sendikası sayısı 394, işçi sendikası birliği sayısı ise 18'e ulaştı.
Sosyal politikaları desteklemek üzere, "Yıllık Ücretli İzin Kanunu", "Sosyal Hizmetler Enstitüsü Kurulmasına Dair Kanun", "Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun", "Deniz İş Yasası", "Öğle Dinlenmesi Kanunu" gibi düzenlemeler hayata geçirildi.