Devlet adamı akılla hareket eder…

ABD’nin ileri yaştaki Başkanı Biden, ülkesinde gençlik yıllarından beri asılsız Ermeni iddialarının en önemli savunucularından birisi olarak bilinir. Başkan olduktan sonra yapmış olduğu açıklama çok da şaşırtıcı ve beklenmedik bir şey değildi.

Biden’ın malum açıklamasına yönelik “kimseye yararı olacak mı, Türk-Amerikan ilişkilerini ve Türk-Ermeni ilişkilerini yeniden kurmaya katkı sağlayacak mı?” sorularını sorduğumuz zaman her şeyi daha berbat edecek, akıldan, izandan, mantıktan, basiretten uzak ve gerçek dışı bir yaklaşım içinde olduğunu artık görmeyen yok…

Burada bir devlet adamından beklenilecek bir teenni, usulet, suhulet, bilgi, birikim yok. Burası net.

Ülkemizin konuya verdiği ve vermesi gereken tepki konusunda pek çok görüş dile getiriliyor.

Kimisi müttefiklik ilişkilerinin derin yara aldığını ve artık onarılamaz hale geldiğini ileri sürerek tüm ilişkileri kesmeyi, ülkemizdeki NATO üslerini kapatmayı, daha da ötesi NATO’dan çekilmeyi vs. öneriyor.

Kimileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesini yükseltmesini, en üst perdeden “Ey Amerika!” diye başlayan sert açıklamalar yapmasını istiyor…

Bazıları da HDP adlı PKK uzantısının açıklamasını da gündeme getirerek muhalefetin buna tepkisizliğini olası bir ittifak ilkesizliği hanesinde işaretliyor…

Konu Türkiye’dir. Konu milletimizdir. Konu ortak kaderimizdir. Geçmişe dair her şey zaten kayıt altındadır.

ABD ve birçok başka ülkelerin Ermeni propagandalarının ve kendi stratejik çıkarlarının gereği aldığı kararlarda ifade edildiği gibi olmayan, gerçeklerle bağ kurulamayan bu açıklamalara yönelik olarak kamusal  görevi, sorumluluğu olmayan ve bilimle uğraşmayan insanlarımızın kendi kişisel hislerini ifade ederken,  infiallerini dile getirirken duygu yüklü açıklamalarda bulunmalarını, haksızlığa karşı tavırlarını çok asil,  haklı ve yerinde buluyorum.

Devlet adamlarımızdan, siyasetçilerimizden, bilim insanlarımızdan konuya yönelik açıklamalarda da aynı dil ve üslup içinde hareket etmelerini beklemek, istemek ise yerinde  değildir.

Bilgiye, belgelere hakim, konunun nereden geldiğini ve nereye gideceğini hesaplayıp geleceği şekillendirmekle mükellef insanların sıradan açıklamalarla günü kurtarmalarının ülkeye ve insanlarımıza bir yararı olmaz.

Sert, yüksek perdeden açıklamalar, ani refleksler, sonrasında daha büyük sorunlar açacak hareketler değil; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vakarını, onurunu ve dünya devletler ailesi içindeki yerini işaret eden, maziden atiye tarihin her döneminde tertemiz olan milli siciline atıf yapan açıklama ve yaklaşımlar önemlidir.

Böyle bir durumda yapılması gereken tek hareket iktidar ve muhalefetin birlikteliğidir.

Nitekim TBMM Grupları bu sorumluluğu bihakkın yerine getirmiştir.

Şimdi bunu Parti liderlerimizin tek tek sergilemelerinin tam zamanıdır.

Terörist yapılanma ile ilişkili parti görünümlü yapının açıklamalarının hiçbir önemi yoktur. Onlar zaten Türkiye’nin ve milletimizin karşısında olduklarını her vesile ile ortaya koyuyorlar. Onlara yönelik tepkiler de artık çok fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Bu alçak, aşağılık tavır karşısında ne söylense gereksizdir.

Geleceğimiz için bu ülkenin kaderinde rol oynama imkan ve kabiliyeti olan muhalefet partilerinin tavrı çok önemlidir.

Devlet Başkanı’nın bir devlet adamı sorumluluğu içindeki duruşunu hafif sözcüklerle eleştirmek ciddi bir muhalefet liderinin işi olamaz.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına bakıyorum, Biden’dan çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alıyor. Çok yanlış. CHP bu ülkenin kuruluşunda, harcında vardır. İnsanlarımızın kalbinde vardır. CHP’nin harcında ise Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Bahaeddin Şakir, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey; kısacası tüm İttihat ve Terakki Fırkası vardır… CHP acilen fabrika ayarlarına dönmelidir. Kemal Bey’e de birileri hangi partinin genel başkanı olduğunu, hangi koltukta oturduğunu hatırlatmalıdır…

Her kim Sayın Akşener’in konuşmalarını kaleme alıyor ise, kesinlikle ona ve partisine büyük sekte vuruyor. Uzun yıllar parlamenterlik yapmış, bakanlık mevkiinde olmuş, TBMM Başkan vekilliği görevini üstlenmiş, tarih doktoralı bir genel başkanın bu konuda konuşması böyle olmamalıdır. Tarihe düşülen bir kayıt, bir belge niteliği taşımalıdır.

Şunu söyleyeyim, İYİ Parti yakaladığı yükselme trendini sürdürmek istiyorsa Saygıdeğer Liderinin devlet yönetme kabiliyetini de topluma göstermek durumundadır.

Siyasette liderlerin ağzından çıkan her hafif sözcük hem o liderin kendisini, hem de temsil ettiği düşünceyi hafifletir. Zannedilmesin ki, karşı tarafı küçümseyen sözler sadece karşı taraf için etki yapar. İnsan aynıyla lisandır, der atalarımız. İnsan diliyle kendini tarif eder.

Espri önemlidir. Polemik iyidir, tartışmayı renklendirir ama bunun da özenli yapılanı güzeldir.

Tüm yazılarını göster