Dışişleri'nden 'Srebrenitsa soykırımı" benzetmesine sert tepki!

Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama ile Türkiye'nin "Barış Pınarı Harekatı"ndaki hedefini açıkladı. Harekatın NATO tarafından terör örgütü kabul edilen PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi hedeflediğinin belirtildiği açıklamada, operasyonun BM Şartının 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkı ve terörizmle mücadele uyarınca yürütüldüğü ifade edildi. BM yetkilisinin Suriye'de oluşturulacak güvenli bölge ile Srebrenitsa soykırımı arasında ilişki kuran ifadelerini de şiddetle kınadı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, BM İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (OCHA) Bölgesel İnsani Koordinatörü Panos Moumtzis'in Suriye'de oluşturulacak güvenli bölge ile Srebrenitsa soykırımı arasında ilişki kuran ifadelerini şiddetle kınadı.

Hami Aksoy, Moumtzis'in ifadeleri hakkındaki soruya cevabında, "Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (OCHA) Suriye Krizi Bölgesel İnsani Koordinatörü Panos Moumtzis'in Suriye'nin kuzeydoğusunda tesis edilecek güvenli bölge ile Srebrenitsa soykırımı arasında ilişki kuran ifadelerini şiddetle kınıyoruz ve külliyen reddediyoruz." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin, 4 milyona yakın Suriyeli'yi barındırdığını, Suriye'de milyonlarca kişiye insani yardım sağladığını hatırlatan Aksoy, "Ülkemizin Suriye halkına yardımlarını en iyi bilmesi gereken Bölgesel Koordinatör'ün haddini aşarak yaptığı bu sorumsuz açıklamaya karşı tepkimiz BM'deki muhataplarımıza iletilmiştir." açıklamasını yaptı.

Aksoy, şunları ifade etti:

"Terör örgütü PYD/YPG tarafından Kürtler başta olmak üzere Süryaniler, Keldaniler, Aramiler ve bütün bölge halkına baskı ve şiddet uygulanırken, söz konusu şahsın herhangi bir hassasiyet göstermemesi de bu hastalıklı bakışın tezahürü olarak görülebilir. Keza, Srebrenitsa soykırımının önlenmesi için en güçlü çabayı ülkemiz sarf etmiş olup, bunun aynı coğrafyadan gelen bir BM görevlisince gayet iyi bilindiği aşikardır. Dolayısıyla, Türk kamuoyu açısından büyük hassasiyet arz eden Srebrenitsa soykırımının çarpık bir zihniyetle bu şekilde suistimali asla kabul edilemez."

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada ise şu ifadeler yer aldı:

Ulusal güvenliğimize yönelik Suriye kaynaklı çok boyutlu terör tehditler karşısında, 9 Ekim 2019 tarihinde başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı’nın nihai hedefi, ülkemiz sınırlarının güvenliğini sağlamak, bölgedeki teröristleri etkisiz hale getirmek ve bu suretle Suriye halkını teröristlerin zulmünden kurtarmaktır.

Buna karşın, bazı ülke yetkilileri ve çevrelerce muhtelif uluslararası medya kuruluşlarına da yansıyan bazı iddia ve yorumlar dile getirilmiştir.

Harekât, uluslararası hukuk temelinde, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız ve BM Güvenlik Konseyi’nin terörizmle mücadeleye ilişkin kararları uyarınca yürütülmektedir.

Harekâtın planlama ve icrasında sadece, AB ve NATO tarafından da terör örgütü kabul edilen PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçler hedef alınmaktadır. Sivillerin ve sivil altyapının zarar görmemesi için gereken her türlü tedbir uygulanmaktadır. Yeni bir insani krize ve kitlesel göç dalgasına yol açılacağı yönünde tedavüle sokulan iddialar, Türkiye’nin terörle mücadele çabasını itibarsızlaştırmak amacıyla üretilmektedir.

Türkiye, Suriye’de DEAŞ terör örgütüne karşı en fazla mücadele veren ve en ağır bedeli ödeyen ülkedir. DEAŞ terörüne karşı bir başka terör örgütüyle mücadele etme hatasını ısrarla sürdüren, PYD/YPG’nin DEAŞ’lı tutukluları çıkarları doğrultusunda serbest bırakmasına göz yuman ve kendi vatandaşı olan yabancı terörist savaşçıları dahi geri almaktan kaçınan ülkelerin, DEAŞ’a karşı mücadele konusunda ülkemize ders verme hakkı yoktur.

Türkiye’nin harekât alanının demografisini değiştirmek gibi bir amacı yoktur. PYD/YPG terör örgütü, ihtilafın başından bu yana, Kürtler başta olmak üzere, bölge halkına karşı baskı ve yıldırma politikası uygulamış, yerel halkı zorla evlerinden etmiştir. PYD/YPG’nin etnik temizlik başta olmak üzere işlediği insanlığa karşı suçlar, bağımsız uluslararası kuruluşlarca da belgelenmiştir.

Türkiye için komşusu Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması esastır. PYD/YPG terör örgütünün ayrılıkçı gündemine zımnen veya açıkça destek veren ülke ve çevrelerin bu hususta Türkiye’ye yönelik asılsız ithamları, Suriye’nin bölünmesini hedefleyen planlarının bozulmasından kaynaklanan bir tepkinin tezahürüdür.

Barış Pınarı Harekâtı’nın Suriye’de siyasi çözüm çabalarına zarar vereceği iddiası gerçeklikten uzaktır. Türkiye, diğer Astana garantörleri ve BM’yle yakın işbirliği yaparak, Anayasa Komitesi’nin kurulabilmesi için azami ve samimi çaba harcayan az sayıdaki ülkeden biridir. Siyasi çözümün üzerinde inşa edilmesi gereken toprak bütünlüğü ve siyasi birlik ilkesine zarar veren ayrılıkçı bir gündem izleyen ve Suriye halkının hiçbir kesiminim meşru temsilcisi sayılamayacak bir terör örgütüyle mücadele, bilakis siyasi sürecin ilerletilmesine katkıda bulunacaktır.

Müttefiklerimiz başta olmak üzere uluslararası toplumdan temel beklentimiz, terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleye destek olunmasıdır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da her türlü terör örgütüne karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.

Hangi araç ne kadar vergi ödeyecek? Arsenal'da Bukayo Saka uzun süre sahalardan uzak kalacak Kızının bağış paralarıyla alem yaptığı iddia edilince intihar etmişti
Sonraki Haber