Disleksi çocuklarda nasıl anlaşılır? Disleksi ne kadar sürer? Disleksi olan ünlüler var mı?
Disleksi çocuklarda nasıl anlaşılır sorusu vatandaşlar tarafından araştırılmaya başlandı. Disleksinin bir zeka özrü olmadığı konusunda birleşen bilim insanları, özel eğitimgerektiren öğrenme güçlüğü olarak tanımlıyor disleksiyi. Peki disleksi çocuklarda nasıl anlaşılır, disleksi olan ünlüler var mıdır? Detaylar haberimizde...
Disliksi çocuklarda nasıl anlaşılır sorusu anne ve babalar tarafından yoğun aramaya başlandı. Disleksinin bir hastalık olmadığını düşünen uzmanlar özel öğrenme güçlüğü olduğu konusunda hem fikir. Peki disleksi çocuklarda nasıl anlaşılır, disleksi geçiren ünlüler var mıdır? İşte yanıtı...
DİSLEKSİ NEDİR?
Disleksi, en sık rastlanan öğrenme bozukluklarından biridir. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutur ve dil ile ilgili derslerde sıkıntı çektikleri bilinmektedir. Bazıları okul zamanında hızlı konuşabilir. İnsanlar da onları pek dikkate almazlar. Normal bir insan okuma, yazma ve anlama gibi eylemler için beyninin sol ön lobunu kullanır. Disleksi olan kişiler sol ön lobu kullanmakta zorluk yaşarlar. Günümüzde ise disleksi olan kişilerin sayısal zekası çok yüksektir. Okul zamanlarında matematik ve fizik derslerini çok severler. Fakat sözel konuları beceremeyebilirler. Disleksi olan kişilerin sözel zekaları düşük veya geri değildir. Aksine çok güçlü sözel zekaları vardır. Normal bir insanın hayal gücünün en az 2 katına sahiptirler. Disleksi olan çoğu kişinin en büyük düşmanı kitaptır. Bazıları bir kitabı anlamak için aynı kitabı 5-6 kere okur. Disleksi olan insanlar üstün zekalı insanlardır ve bir kısmı ise dahidir.
DİSLEKSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Disleksi çocuklar, benzer sesteş harfleri karıştırma, D ile B gibi, M ile N gibi harf atlama veya ekleme, alfabeyi öğrenmede güçlük çekme, organize olamama, verilen talimatları takip etmede zorlanma, yön ve zaman kavramlarını karıştırma gibi öğrenme güçlüğü gösterebilirler. Disleksi okuma, yazma, öğrenme, ifade etme, anlatma becerileriyle birlikte özellikle matematik becerilerinin kazanılıp ifade edilmesinde ortaya çıkan öğrenme bozukluğudur. Çocuklarda çok yaygın olarak görülür ancak zeka geriliğiyle karıştırılmaması gereken bir durumdur. Çünkü zeka olarak yaşıtlarından ileri durumda bulunan çocuklarda da disleksi görülme tehlikesi vardır.
DİSLEKSİ OLAN ÜNLÜLER
Aslı Enver daha önce verdiği bir röportajda disleksi hastası olduğunu açıklamıştı. Enver yaptığı açıklamada, “Disleksi (öğrenme bozukluğu) olduğum için ekstra zamana ihtiyacım var ama disleksi çok tanınmadığı için ekstra zaman filan vermiyorlar. Bizim sınava çalıştığımız sırada Hayat Bilgisi işi geldi. Oradan da harçlık çıkarmaya başladım.” demişti.
Dislek olan diğer ünlüler ise şu şekilde;
Walt Disney
Prens Harry
Wolfgang Amadeus Mozart
Tom Cruise
Stephen Hawking
Winston Churchill
John Lennon
Thomas Edison
Sylvester Stallone
Agatha Christie
Leonardo da Vinci
Albert Einstein
Pablo Picasso
DİSLEKSİ ÇOCUKLARDA NASIL ANLAŞILIR?
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhammet Şükrü Paksu, disleksi ile ilgili detaylı bilgi verdi. Özel öğrenme güçlüğünün öğrenme zorluklarının genel adı olduğunu söyleyen Dr. Paksu, “Disleksi ise özel öğrenme güçlüğünün en büyük alt grubu olan okuma güçlüğünü tanımlar. Konuşma pratiğinde sıklıkla bu iki terim birbirinin yerine kullanılmaktadır. Erkek çocuklarda risk daha fazladır. Özel öğrenme güçlüğünün nedeninin tam bilinmiyor. Bu durumun nörolojik (beyin) kaynaklı bir farklılıktır. Çeşitli genetik ve çevresel etkenlerin beynin yapı ve işlevlerinde bozukluğa neden olarak öğrenme güçlüğüne neden olduğu düşünülmektedir. Özel öğrenme güçlüğü gelişiminde genetik yatkınlık önemlidir. Ailede öğrenme güçlüğüne sahip birey bulunması bir risk faktörüdür. Özel öğrenme güçlüğüne sahip bir ebeveyn bu özelliği yüzde 30-60 ihtimalle kendi çocuğuna taşır. Her iki ebeveyn de özel öğrenme güçlüğüne sahip olduğunda çocuklarının özel öğrenme güçlüğü ile doğma ihtimali çok daha yüksektir. Erkek çocuklarda risk biraz daha fazladır” diye konuştu.
“DİSLEKSİ ZEKA ÖZRÜ DEĞİLDİR”
Disleksinin bir hastalık veya zeka özrü olmadığının altını çizen Dr. Paksu, "Özel öğrenme güçlüğü tanısının olmazsa olmazı bireyin zeka düzeyinin normal ya da normalin üzerinde olmasıdır. Özel öğrenme güçlüğü, bireysel bir öğrenme farklılığıdır. Bu kişilerin bilgiyi işleme (alma, depolama, kullanma, hatırlama) yöntemleri diğer insanlardan farklıdır. Zorluk bu farklılıktan kaynaklanmaktadır. Özel öğrenme güçlüğü bir hastalık değildir. Zihinsel gerilik veya zeka problemi değildir. Görme ve işitme gibi duyu organlarındaki bozukluk kaynaklanan bir durum değildir. Fiziksel engelden kaynaklanan bir öğrenememe veya uygulayamama durumu değildir. Kültürel veya ekonomik şartların olumsuz olmasından kaynaklanan bir geri kalmışlık durumu değildir. Özel öğrenme güçlüğü her zaman üstün zekalı olmak ve özel yeteneklere sahip da olmak değildir" şeklinde konuştu.
“BELİRTİLER KİŞİYE ÖZGÜDÜR”
Özel öğrenme güçlüğünün belirti ve bulgularının kişiye özel olduğunu altını çizen Paksu, "Bilgi işleme sürecinde etkilenen basamak ve etkilenme düzeyine bağlı olarak her bireyde farklı şekil ve ağırlıkta bulgular görülür. En sık etkilenen fonksiyonlar dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, matematik işlemler (hesaplama), algı, muhakeme, dikkat, hafıza, motor beceri, denge, koordinasyon, organizasyon ve sosyal uyumdur. Etkilenen fonksiyona göre özel öğrenme güçlüğü 4 grubu ayrılabilir. Okuma güçlüğü (disleksi), yazma güçlüğü (disgrafi), matematik güçlüğü (dilkalkuli), motor beceri, denge ve uyum güçlüğü (dispraksi). Bazı bireyler bu zorluklardan sadece birisine sahipken diğerlerinde bu zorluklardan birden fazlası bir arada bulunur. Ayrıca disleksiye dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi bazı psikiyatrik bozukluklar eşlik edebilir.” ifadelerini kullandı.
“VAKALARIN BÜYÜK BİR KISMI İLKOKUL BİRİNCİ SINIF VE SONRASINDA TANI ALMAKTADIR”
Erken tanının önemine değinen Paksu, “Özel öğrenme güçlüğünün doğumsal bir durum olduğunu da hatırlatan Doç. Dr. Muhammet Şükrü Paksu, "Öğrenme zorluğu doğumdan itibaren vardır ve yaşam boyu devam eder. Ancak akademik becerilerin test edildiği okul döneminde daha belirgin hale gelir. Ülkemizde de vakaların büyük bir kısmı ilkokul birinci sınıf ve sonrasında tanı almaktadır. Erken tanı ve uygun destek programları ile özel öğrenme güçlüğüne ait zorluklar büyük oranda ortadan kaldırılabilir. Tanı ne kadar erken koyulur ve destek programı ne kadar erken başlatılırsa akademik ve sosyal başarı şansı o kadar yüksek olur." açıklamasında bulundu.
“MUTLAKA BİR UZMANDAN DESTEK ALINMALI”
Bulguların bir kısmını taşıyan her çocuğun özel öğrenme güçlüğüne sahip olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Paksu, şunları söyledi: "Kişinin bu bulgulardan birkaçına sahip olması onun özel öğrenme güçlüğüne sahip olduğu anlamına gelmez. Özel öğrenme güçlüğüne sahip olmayan birçok kişide bu bulgulardan bir ya da birkaçı değişik derecelerde bulunabilir. Tanı özel öğrenme güçlüğü ile ilişkili bulguların bir kişide yoğun olarak bulunması ile koyulur. Özel öğrenme güçlüğü (disleksi) tıbbi bir tanımlamadır. Tanı ve/veya tedavi için bu konuda özelleşmiş uzmanlardan yardım alınmalıdır."