Dr. Ayten Salih Berkalp’in belgeseli hazırlanıyor

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşayan abidesi ‘Dr. Ayten Salih BErkalp’ hakkında kendi biyografik anlatımından hareketle sözlü tarih belgeseli hazırlanıyor. Çekimleri, kurgusu, müzikleri ile toplam bir buçuk yıl süren ve 5 bölümden oluşan belgesel İngilizce ve Rusça altyazılı olarak yayına sunulacak.

This browser does not support the video element.

Belgesel, doktor Ayten Salih Berkalp'in kendi tanıklığına dayalı olarak 1950’lerden 1974 Kıbrıs Barış Harekatıyla adaya Türk askerinin gelişi ve takip eden dönemde Kıbrıs Türkü’nün uğradığı katliamlar karşısındaki örgütlenme, savaş ve varoluş hikayesini merkeze alarak kahraman bir Türk kadın doktorun ve Kıbrıs Türkü’nün başarı öyküsünü aktarmaktadır.

Belgeselin Künyesi :

Yönetmen : Mehmet Yayınoğlu

Yapımcı: Pınar Eraslan Yayınoğlu

Müzik : Mehmet Yayınoğlu

Rusça Çeviri : M.S.Kutakov

İngilizce Çeviri : Zeynep Yayınoğlu

Dr. AYTEN SALİH BERKALP KİMDİR?

Kıbrıs'ta İngiliz sömürge yönetimi ve Rum toplumunun baskısı altında, her an öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya doktorluk yapmış bir Türk kadın mücahide olan doktor Ayten Salih Berkalp, kendisini ülkesine, Türklüğe ve mesleğine adayan korkusuz bir ‘beyaz önlüklü’ kahramandır.

Yıl 1934; Ayten, Kıbrıs Mağusa'da, polis bir babanın kalabalık nüfuslu ailesinde dünyaya gelir. Ada, bu dönemde İngiliz yönetimi altındadır ve Türkler de İngiliz vatandaşıdır. Bir yanda İngiliz sömürge yönetimi, diğer yanda bu yönetimin şımarttığı Rumlar, adayı, gerçek sahibi olan Türklerden arındırmak için sonu katliamlar ve sürgünlerle bitecek olan her türlü politika ve eylemi sürdürmektedir.

Ayten, Lefkoşa’daki Viktorya Ortaokulu’ndan sonra  lise ve tıp eğitimi için İstanbul'a gelir. Babasının küçük polis maaşıyla okuttuğu kızı derslerinde çok başarılıdır. Kıbrıs'ta başladığı spor yaşamı onu Türkiye'nin ilk kız voleybol, basketbol, atletizm ve kürek takımlarını kurmasıyla devam eder. Artık Türkiye'nin ve özellikle yaşamı boyunca hiç kopmayacağı Fenerbahçe'nin bir yıldızıdır o. Türkiye’de geçirdiği 10 yıl içinde girdiği her branşta sayısız şampiyonluklarla Türk spor tarihine altın harflerle yazılmıştır.

1958 yılında adada ölümcül Rum saldırıları iyice yükselmiş ve bu cinayetler karşısında Türkler, savunma amacıyla kendi aralarında örgütlenip Türk Mücahit Teşkilatını (TMT) kurmuşlardır bile. Rumlar, Yunanistan'ın desteğiyle otomatik silahlara, toplara ve hatta tanklara sahip olmuşlardır. Türkler ise sınırla sayıda av tüfeği ve su borularından yapılmış iptidai, silah benzeri gereçlerle kendilerini savunmakta, 60 mil ötedeki Türkiye kıyılarından, sonu çoğunlukla boğulma veya İngiliz gemilerine yakalanma ile biten kayıkla silah getirme yolunu denemekteydiler.

Doktoru çok sınırlı olan adanın Türkleri, doktor Ayten'in bir an önce Kıbrıs'a dönmesini beklemekteydiler. İstanbul Üniversitesi’nin Tıp Fakültesinden mezun olduğunda, İstanbul’da en iyi hastanelerinde yeri hazır, Fenerbahçe spor kulübünde de antrenör ve kaptanlık teklifleri çok cazip olduğu halde, o bunları kabul etmez ve vatanına döner. Ölüm tehlikesinin ve zalimce cinayetlerin hiç bitmeyeceği doktorluk yaşamına hızlıca girer. EOKA (Rum tedhiş ve toplu katliam örgütü) silahları altında görevini yapar, cesur ve kararlıdır. Vahşi Rum cinayetlerine karşın, Rum, Türk demeyecek kadar tıp yeminine sadık bir hekimdir. Ona adada o kadar  ihtiyaç vardır ki;  Rum tedhişçiler defalarca girişseler de onu kurşuna dizmeyi başaramazlar. Dr. Ayten bu sırada, yemini etmiş bir TMT mücahidesidir. Gizlilik derecesi yüksek mücahitlik görevini de, doktorluğu gibi ustalıkla ve bu görevde  hiç  hayır demeden kurtuluşa kadar sürdürecektir. Yaralılara bakar, tedavi eder, ameliyatlara girer, deşifre olanları ve kocaları öldürülen kadınları kuzeye kaçırır. Köylere ve esir kamplarına şifa götürür. Yıllarca, görev yaptığı koşullar altında, gerçek bir yatakta uyuma olanağı bile bulamadan hizmetlerini sürdüren Ayten, doktorluk görevini de bahane ederek dağlarda mücahitlerin yanında yer alacaktır. Ailesinden ve çevresinden kayıplara rağmen acılarını yüreğine gömerek çelik iradesiyle doktorluğunu sürdürür. Bu arada uzmanlığını alır, sonraları başhekim olur.

O artık bir Sancaktar (Bölge Mücahit Komutanı) olarak görevlendirilmiştir. Adanın Kıbrıs Türkleri arasından çıkan tek ve hatta ilk kadın Sancaktarıdır. Türkiye'den gizlice gelip TMT’nin yönetimini sürdüren Bayraktar (TSK Subayları) ondan bölge istihbarat görevlerini de istemiş, bu görevleri 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra, nihayet kuzeye kaçabileceği 1975 Temmuzuna kadar sürdürmüştür. Rauf Denktaş ve Rum lider Klerides arasındaki görüşmelere katılarak güneyde kalan son Türk ailelerin de kurtarılmasına uğraşmış ve başarılı olmuştur. Dr. Ayten, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bir yıl sonra gelebildiği kuzeyde, yeni kurulan Türk devletinin Sağlık Bakanlığı’nda üst düzey görevlere gelerek verem, sıtma gibi salgınları ve Kıbrıs Türk toplumunda yaygın görülen genetik bir hastalık olan Akdeniz kansızlığını (thalassemia)  ortadan kaldıran projeleri başarıyla yürütmüştür. Kanser merkezleri, sağlık ocakları, laboratuarlar ile hayati önem taşıyan teşhis ve tedavi ünitelerinin hizmete girmesini sağlamıştır.

Halen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşamını sürdüren Dr. Ayten; sporcu, kulüp başkanı, hekim, mücahit, sancaktar, başhekim ve müsteşar olarak son dönem Kıbrıs tarihinde oynadığı önemli rollerle Kıbrıs Türk toplumuna büyük katkıda bulunmuş ve azim, cesaret, ülke sevgisi, başarı, mütevazilikle eşine az rastlanır bir rol model olarak tarihte yerini şimdiden almıştır. Aynı Türk Kurtuluş Savaşındaki gibi kahraman bir Türk Kadınıdır.

Türk şiirinin yaşayan en büyük şairi İsmet Özel 80 yaşına bastı Zeki Demirkubuz'dan Nuri Bilge Ceylan'a sert sözler: Adilik yapmasın! Onu hatırladınız mı? Yabancı Damat'ın Memik Dedesinden mesaj var ‘HUDUTSUZ SEVDA’DA İNTİKAM YOLCULUĞU! ‘BAMBAŞKA BİRİ’DE SIR PERDESİ ARALANDI! 'Do Not Disturb'te gemici Ayzek'in karaya oturuşu!