Dünya Aşıklar Günü nedir?

Her özel günler herkes tarafından çeşitli araştırmalar yapılıyor. Sosyal medya vatandaşlar tarafından büyük ilgi gören mecralar arasında yer aldı. Onlardan biri ise Twitter. Dünyada neler olup bittiğini , anlık düşüncelerini, fotoğraflar, videolar paylaşabildikleri Twitter dünyada herkes tarafından büyük ilgi görüyor. Twitter'ın trend listesinde #DünyaAşıklarGünü hastagini birçok kişi kullanarak paylaşım yaptı. Peki Dünya Aşıklar Günü nedir? Ne zaman kutlanır? Dünya Aşıklar Günü mesajları nelerdir? Detaylar haberimizde...

Son zamanların popüler uygulamaları arasında sosyal medyada yer alanlar herkes tarafından büyük rağbet gösteriyor. Twitter'da tüm dünyada insanların kullandığı uygulamalar arasında yer aldı. Twitter'da pek çok paylaşım yapılabiliyor. Çok paylaşılanlar trend listesinde #DünyaAşıklarGünü hastag dikkat çekti. Vatandaşlar Dünya Aşıklar Günü ile ilgili araştırmaya başladı. Peki Dünya Aşıklar Günü nedir? Ne zaman kutlanır? Dünya Aşıklar Günü mesajları nelerdir? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...

AŞK

Aşk, bir başka varlığa duyulan derin sevgi.

TÜRLERİ

Sevginin türlerine ilişkin ilk psikiyatri dalında çalışma Sigmund Freud tarafından yapılmıştır. Freud, sevginin her türlüsünün kaynağının cinsellik olduğunu öne sürer. Bu görüşüyle çok büyük eleştirilere maruz kalsa da, biyolojik olarak sevginin, hormonlar ya da kimyasallar bakımından cinsellikten başka bir kaynağı yoktur. Freud'a göre sevginin bütün diğer türleri (aile sevgisi, tanrı sevgisi) uygarlıkla gelişen yüceltmelerin sonucudur ve cinsellikten türemiştir. Bu konuda özellikle yerli kültlerindeki totem-tabu anlayışı üzerinde durarak inceleme yapar.

Psikanalist Erich Fromm, sevgiyi insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar. Bu çerçevede sevgiyi biyolojik kaynağı ne olursa olsun beş türde sınıflandırır: kardeşçe sevgi, anaç sevgi, cinsel sevgi, öz sevgi ve tanrı sevgisi.

KARDEŞÇE SEVGİ

Bu, sevginin en temel türüdür. Diğer bütün türlerin içinde yer alır. Sorumluluk, saygı ve başka insanları düşünme gibi davranışlar bu türdedir.

ANAÇ SEVGİ

Annenin çocuğuna duyduğu koşulsuz sevgidir. Anaç sevginin en belirgin özelliği, koruyuculuk davranışıdır. Kardeşçe sevgideki gibi sorumluluk ve başka insanları önemseme davranışı burada da görülür. Ancak aradaki fark, sevginin, annenin çocuğuna zaten bağlı olduğu için bir karşılık ya da koşul sorgulamadan gerçekleşmesidir. Bu bağ determinist değil, annenin kendiyle bütün bir şeyi sevmekte olduğu için dönüşlüdür ve böylece öz sevgi içerir. Anne karşılık sorgulamaz, çünkü çocuğu sevmekle zaten kendini sevmektedir. Elbette sevginin bu türü anne-çocuk arasında sınırlı kalmaz. Bu biyolojik bağın olmadığı yerde de insan ilişkilerinde anaç sevgi görülebilir.

ÖZ SEVGİ

Öz sevginin diğer bütün sevgi türlerinin ön koşulu olduğuna dair spiritüel gruplarca ve özgüvenle ilgili kitaplarda ifade edilen yaygın bir kanı vardır. Bu psikoloji literatüründe tartışma konusudur. Kanının sunulan önde gelen bilimsel dayanaklarından biri, Erik Erikson'un istikrarlı bir kimlik tanımının bireyin bir başkasıyla yakınlık sağlaması için ön koşul olduğunu ifade eden çalışmalarıdır. Buradaki kimlik tanımının öz sevgiye yol açtığına dair bir bulgu olmadığından bu Erikson'un çalışmalarının yanlış yorumudur. Maslow'un gereksinimler hiyerarşisine göre de, aidiyet (yani sevilme) hissi, kendini gerçekleştirme (öz sevgi buna dahildir) hissine göre daha temel bir ihtiyaçtır; dolayısıyla başkalarınca sevilmek öz sevgi için bir ön koşuldur. Özellikle narsist kişiliklerde öz sevginin başkalarınca sevilmekle arttığına dair bulgular mevcuttur.

Etik olarak, Aristoteles erdem etiği anlayışı çerçevesinde öz sevgi kavramının kişinin mantık dışı tutkularıyla barışık olması anlamında ve dolayısıyla olumsuz yönde kullanılmasına karşı çıkar. Aristoteles'e göre, öz sevgi, kişinin en iyi ve güvenilir tarafı olan aklını (nous) sevmesidir. Bu doğrultuda ruhunun bu parçasıyla barışık olan ve aklının dilediğini yapan bireyler, en asil icraatlarda bulunacaklardır. Aristoteles bu tür öz sevgiyi arkadaşlara olan sevgi ve vatan sevgisinin kaynağı olarak görür.


BİLİMDE

Aşkın ve sevginin hormonlarla da ilgili olduğu kanıtlanmıştır. Örneğin, annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız, sonsuz sevginin kaynağı doğum sonrası salgılanan hormonlardır. Bu hormonlar yalnız kadınlarda (ve memeli hayvanların dişilerinde) bulunur ve yalnız doğum sonrası salgılanmaya başlar. Ancak aşk olarak tanımlanan ve karşı cinse veya hemcinse duyulan tutkulu sevgide farklı hormonlar görev yapar. "Aşk hormonu" olarak tanımlanabilen tek bir hormon henüz bulunamasa da yapılan çalışmalarda bir deneğe aşık olduğu kişi gösterilince kanında mutluluk hormonu, cinsel istek hormonu, stres hormonu ve adrenalinin arttığı tespit edilmiştir. Aşk olgusunda birden çok hormonun rol oynadığı ve bu hormonların görsel, işitsel veya psikolojik etkilerle salgılandığı öne sürülmüştür.

Bazı deneysel çalışmalarda PET (Position Emission Tomography) ve MRI (Magnetic Resistant Imaging) yardımıyla beyindeki aktif bölgeler gösterilerek, aşkın beyindeki merkezi gösterilmeye çalışılmıştır. Bulunan bazı verilerin olmasına karşılık hala tam olarak bir fikir bütünlüğüne varılamamıştır.

Stanford Üniversitesi araştırma ekibi yaptığı deneylerle aşkın "analjezik" ağrı kesici özelliği olduğunu göstermiştir.

SOSYOLOJİDE

Aşk, sosyolojide toplum yapısını oluşturan en önemli etkenlerden birisidir. Fakat bazı aşklar ölümle ve cinayetle sonuçlanabilir. Günümüzde de işlenen namus cinayeti veya aşk için yapılan cinayetler az değildir. Genellikle aşk cinayetlerinin kurbanı kadınlar olur. Cinayetlerin çoğu aldatılma veya terk edilme sonucu işlenir. Bazen bir aşka mani olanları ortadan kaldırmak için de cinayetler işlenebilir. Aşk sosyolojik açıdan küçümsenecek bir şey değildir. Aşk sadece karşı cinslerle olmaz. Nesnelere, siyasi partilere, kendi cinsiyetlerine veya birliklere de aşık olabilirler. Mesela futbol aşkı birçok olaylara neden olmuştur. Bir takım için insanlar birbirlerini öldürmekte veya kavga edebilmektedir. Bu da bir aşktır. Örneğin siyasi partilere de aşık olunabilir. Parti mitinglerinde çıkan kavgalar ya da bir parti başkanına laf atan birinin linç edilmeye kalkılması bunlarda aşkın, şiddet ile ortaya çıkışıdır. Aşkın şiddetle ortaya çıkışının en belirgini Hitler'dir. Hitler halkını vatanına aşık etmiş ve vatan aşkı ile insanları öldürmesini istemiştir. Böylece milyonlarca insan ölmüştür. Bazen aşk sapıklıklara da neden olmaktadır. Çoğu seri katil ölülerle seks yapma eğilimi veya ölülere aşık olma sapkınlığı taşır. Bu yüzden öldürdükleri kurbanlara tecavüz ederler. Aşkın en büyük ve en yaygın gerçekleşen problemi ise tecavüzdür. Karşılıksız aşklar ya tecavüzle ya da ölümle sonuçlanır. Ama her karşılıksız aşk böyle bitecek diye bir şey yok, bazen platonik aşk olarak adlandırılan geçici karşılıksız aşklarda vardır. Sosyoloji, aşkın bireylere değil topluma etkisini inceler. Ve toplumda aşk bazı problemlere neden olmaktadır.

TÜRKİYE

Türk kültüründe de dilinde de aşkın etkisi büyüktür. Türk kültüründe aşka olan ilginin artması İslam'ın kabul edilmesi ile başladı. İslam dininin kabul edilmesi ile sofizm akımı yaygınlaştı. İnsanlar şiirlere önem vermeye başladı. Şairler arttı. Şairler şiirlerinde aşka yer verdi. Fakat Türk kültüründeki aşk da tıpkı Fars kültüründeki gibi ilahi aşktır. Tabi sadece ilahi aşka değil kadına, doğal güzelliklere yönelik de şiirler yazılmıştır. Türk edebiyatında aşkın etkisi hissedilmektedir. Türk edebiyatındaki aşk şairleri: Yunus Emre, Baki, Nedim, Şeyh Galip gibi isimlerdir. Bu isimler arttırılabilir. Türk diline'de aşk ile ilgili birçok deyim girmiştir. Aşık olmak, aşk ateşi, aşkından kül olmak, aşka gelmek, aşk yuvası gibi birçok deyim vardır. Aynı zamanda Türk kültüründe Tasavvuf edebiyatı'da yaygındır. Türk kültüründeki hem doğunun hem de batının etkileri görülmektedir.

SEVGİLİLER GÜNÜ

Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.

Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır.

Kira sorunu artık memleket meselesi Ünlü grubun solisti hayatını kaybetti Galatasaray'dan 50 milyon euroluk transfer teklifi! Tarihe geçecek
Sonraki Haber