Dünya Bankası: Türkiye’ye daha fazla yatırım gelecek

Dünya Bankası'nın raporunda yeni ekonomi ekibinin güvenilirliğinin artmasıyla daha fazla yatırım girişi olabileceği, bunun da TL’nin istikrar kazanmasına ve ekonomik uyumun hızlandırılmasına yardımcı olabileceği öngörülüyor.

Dünya Bankası, IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları çerçevesinde dünyanın diğer bölgeleri gibi Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’ne ait raporunun da güncellemesini yayımladı.

Avrupa’nın görece daha az gelişmiş ülkeleri olan, Türkiye ve Rusya, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya ülkelerini kapsayan Avrupa ve Orta Asya Bölgesi raporunda, dünya ekonomisindeki gelişmenin yavaş olması, sıkı para politikası, Ukrayna-Rusya savaşı ve emtia fiyatlarındaki düşüşün bölge ekonomisinde beklenen iyileşmeyi sınırladığı, büyümenin 2024’te 2023’e göre daha düşük gerçekleşeceği kaydedildi.

Diğer yandan jeopolitik gelişmelerin daha da kötüleşmesi dahil bir takım riskler bulunduğu da belirtilerek, temel senaryo olarak 2025’te de büyümenin sınırlı kalacağı ancak risklerin gerçekleşmesinin büyümeyi daha da sınırlamasının olasılıklar arasında olduğu belirtildi.
Raporda “Özel sektörün gücünü ortaya çıkarıyoruz” isimli bir bölümde de bölge ülkelerinde özel sektörün dinamizmi ve özellikle inovasyon konusundaki durumu değerlendiriliyor. Bu bölümde genel olarak ekonomik büyüme için özel sektörün yeteneklerine odaklanılması öneriliyor.

Ülkelerin ekonomik açıdan değerlendirmelerine baktığımızda Türkiye’ye de bir bölüm ayrılmış. Bu bölümde Türkiye’de son dönemde ekonomideki değişime ait gelişmeler değerlendirildikten sonra geleceğe ait genel tahminlere yer veriliyor.

Rapora göre Türkiye’de son yıllardaki yüksek GSYİH büyümesine karşın, potansiyel büyümede engel oluşturan yapısal zorluklar olarak;
– düşük verimlilik artışı,
– düşük işgücüne katılım ve istihdam düzeyi ile
– doğrudan yabancı yatırımın zayıflaması
sayılıyor. Raporda yurt içi gelirlerin ve kamu harcamalarının etkinliğinin artırılmasının son dönemde mali dengelerde yaşanan bozulmanın önlenmesi açısından gerekli olduğu belirtiliyor.

Ayrıca yapısal reformların sürdürülebilir ekonomik büyümenin hızlandırılmasına yardımcı olacağı vurgulanıyor. Sıkı para politikasının bazı ekonomik kesimleri, özellikle de KOBİ’leri etkilerken, bankacılık sektörünün dayanıklı olduğu da belirtiliyor.

Raporda Türkiye’de ekonomik büyümenin politikaların sıkılaştırılması ve yavaşlayan küresel büyümenin etkisiyle 2024’te yüzde 3’e gerilemesi, daha sürdürülebilir bir büyüme yapısı ile 2025’te yüzde 3,6’ya ve 2026’da yüzde 4,3’e yükselmesi öngörülüyor.

Dünya Bankası sıkı para politikasının etkisiyle enflasyonun Mayıs 2024’te zirve yaptıktan sonra kademeli olarak gerilemesini beklerken, 2024 yılından itibaren cari dengenin de iyileşmesini tahmin ediyor. Ekonomik yavaşlama ve deprem için harcamalar da göz önüne alındığında, devlet bütçe açığının 2024 yılında yüksek kalması bekleniyor.

Önümüzdeki dönemin Türkiye’deki yapısal sorunların çözümü için fırsatlar sunduğu belirtilen raporda, orta vadede özel sektör üretkenliğini ve yatırımlarını artıracak büyüme yanlısı yapısal reformların hızlandırılmasının önemli olduğu ifade ediliyor. Yine 2022 ve 2023’te ücretlerde artışlar yapılmakla birlikte son yıllarda büyümeden alınan paydaki eşitsizliğin artmasının uzun vadede yoksulluğun azaltılmasını önlediği söyleniyor.

Raporda ülkenin gelecekteki ekonomik görünümünün mevcut politika duruşunun devamlılığına bağlı olduğuna vurgu yapılmış. Ülkeye ait olumsuz gelişme yaratacak riskler olarak da şunlar sayılıyor:
-Dış şoklara karşı düşük tampon anlamına gelen düşük net rezervler,
-Yüksek dış finansman gereksinimleri,
-Artan jeopolitik gerilimler,
-Mali durumun yüksek borçlanma maliyetlerine karşı kırılganlığı ve
-Politika normalleşmesini tersine çevirmeye yönelik siyasi baskılar.

Buna karşılık, yeni ekonomi ekibinin güvenilirliğinin artmasıyla daha fazla yatırım girişi olabileceği, bunun da TL’nin istikrar kazanmasına ve ekonomik uyumun hızlandırılmasına yardımcı olabileceği öngörülüyor.

Raporda ayrıca önümüzdeki döneme ait tüketici enflasyonu beklentileri olarak TÜFE’nin 2024’te yüzde 57,8, 2025’te yüzde 28,9 ve 2026’da yüzde 16,4 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Sonuç olarak raporda ülke bölümüne baktığımızda, fazla olumlu ya da olumsuz değerlendirmelere yer verilmekten kaçınıldığı ve gelişmeleri bekleyip görmeyi tercih eden bir yaklaşım olduğu izlenimi ediniliyor. Bu ise yurt içinde olduğu gibi, yurt dışında da Türkiye’de ekonomide neyin ne kadar yapılacağının ve ne zamana kadar sürdürülebileceğinin öngörülememesinden kaynaklanıyor. Zaten riskler bölümünde ön plana çıkarılmasa bile ekonomi politikalarının normalleşmesinin tersine döndürülmesi sayılan riskler arasında yer alıyor.

O bankadan faiz indirimi için müşterilerine jet açıklama geldi Müge Anlı Esma Yavuz olayı Nedir? İsrail Palmira'ya PYD-YPG koridoru için mi saldırdı?
Sonraki Haber