Bu ülke ifrat ve tefrit noktalarından bir türlü çıkamıyor. Dün İttihat ve Terakki’ye karşı olanlar işi nasıl “Edirne’ye Enver gireceğine düşman girsin” noktasına getirmişlerse bu gün de aynı mantık yürüyor…
“Tayyip Erdoğan gitsin de, isterse PKK gelsin, isterse dolar yüz lira olsun!” kafası ne yazık ki kendini her olayda gösteriyor…
Yazık bu ülkeye, insanlara… Yaşını başını almış adamların gözlerini ihtiras bürümüş, dolar arttıkça zıp zıp havalara uçuyor ve her seferinde Hükümet’e laf çakıyorlar, dolar düşerken ses yok…
Sabit gelirli, dar gelirli, daha doğrusu maaşıyla, emeği ile geçinen yığınların ise her dolar artışında yürekleri pır pır ediyor, yarınlara nasıl çıkacaklarını düşünüyorlar… İnsanların yoksullaşmasından böylesi bir zevk alınır mı?
Hani Merkez Bankası basıyordunuz, halkın yararı için… Hani TÜİK basıyordunuz. Halkın, dar gelirlinin, emekçinin enflasyona ezdirilmemesi için, şimdi niye tek kelime edip de “Ey halkım, kaçın şu dolarizasyondan bakın, kaçtığınızda ne güzel fiyatlar düşüyor, hayat normalleşiyor” diyemiyorsunuz…
Hükümet faiz artırsa “Niye artırdın?”, indirse “Niye indirdin?”, TL’yi özendirse “Niye özendirdin?” bu politika mı, muhalefet mi?
Eski Merkez Bankası Başkanı, özünde değerli bir Anadolu evladı nasıl böyle bir hırs içindedir ki ikide bir trollük içeren tweetler atar?
Şimdi siyaset yapıyor olsanız da sizin tüm hayatınız milli paranın kıymetini korumakla geçmedi mi, yanılıyor muyuz?
Hükümet bir şekilde milli paranın kıymetini korumanın yolunu bulmuş, uyguluyor, destek olmak gerekiyorken, kalkıp insanları yeniden dolar almaya çağıran tweet atmak size yakışıyor mu?
Hadi Atatürk’ün Partisini HDP’ye yamayanların hırsını anlıyoruz, onlar gerçeklerle, ülke ve millet ile bağı koparmış vaziyette, dilleri Atatürk derken, kulakları Kandil’den gelecek tepkilerde, size ne oluyor?
“Kürt sorununu HDP ile çözeceğiz!” diyorlar, HDP tarafı diyor ki, “Biz muhatap değiliz muhatap Kandil’dir, İmralı’dır…” Atatürk’ün yolundan gittiğini iddia ederek göz boyayanlardan ses yok, çünkü hepsi tek bir yere odaklanmış vaziyette: “Tayyip Erdoğan gitsin…”
Geçmişte Tayyip Erdoğan gölgesinde siyaset yapan, kimlik, kişilik ve tanınırlık elde eden bazıları da çıkıyor bu koroya katılıyor. Onları da anlıyorum. Sistem dışı kalmanın getirdiği hırs ile ne yapacaklarını şaşırıyorlar…
Peki iyi hoş da, bu nasıl bir mantık, akıl, fikir dışı muhalefet anlayışı ki insanlarımızın perişan olması, ezilmesi pahasına bir iktidar hırsı içinde hareketi içlerine sindirebiliyorlar…
Bu ülkeye ve insanlara ayıp ettiğinizin farkında mısınız?
İnsanlar alın terleri ile, helal kazançları ile ayakta kalmaya uğraşıyorlar. Krizden çıkma çabası içindeler. Böyle durumlarda iktidar, muhalefet hesabı mı olur? Neden demeçlerinizde, sözlerinizde, yorumlarınızda ölçülü olmayı değil de stokçuluğu, spekülatörlüğü, yıkıcılığı tercih ediyorsunuz?
Bakın bu süreçlerde fakirleşenlere, ekonomik sıkıntısı artanlara, sizce bunlar içinde size gönül verenler yok mu? Onların hatırı yok mu nezdinizde de, durumların daha da kötüleşmesi için bir gayret içindesiniz?
Ekonomi uzmanı değilim. Yapılanların sonuçlarının hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Çünkü emeği ile geçinen, tek maaşı dışında geliri olmayan milyonlardan birisiyim. Yıkıcı bir dilin faydasının olmadığını da görüyorum.
Muhalefet partilerine de, iktidarın kontrolsüz destekçilerine de söyleyeceğim şudur: Lütfen sakin olun… Katkınız olmayacaksa sessiz kalın. Herkes için en iyisi budur. Eleştiriler de, övgüler de lütfen ölçülü olsun, bilimsel ve ekonomik gerçeklere uysun.
Enver Edirne’dedir…