Egemen Bağış'tan çarpıcı tespitler: Dünya Trump’la nereye gider?

Türkiye-ABD ilişkileri nasıl etkilenecek?. Egemen Bağış’ın kaleme aldığı yazıda Trump’lı yeni döneme ilişkin çok çarpıcı tespitler var...

Dünyamız gergin.

Uzunca zamandır Washington’da süren yönetim boşluğunun yan etkileri kürenin farklı yerlerinde kendini hissettiriyor. Geçen yıl gerek Temsilciler Meclisinde, gerekse de Senatoda çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptıran Başkan Obama’nın bezgin ve duyarsız tavırları dünyanın en derin devletlerinden birindeki karanlık grupların ekmeğine yağ sürdü. Ceremesini çekmek de farklı milletlere düştü.

Türkiye de çok ama çok farklı ve hassas bir dönemden geçiyor. Demokrasimiz, tarihimizin en ağır saldırısını şükürler olsun az tahribatla atlattı. Öldürmeyen şey güçlendirir derler ya, demokrasimiz ve milli iradenin bu süreçten çok daha güçlenerek çıkacağına inancımız tam.

15 Temmuz kalkışmasını planlayan, FETÖ hainlerini maşa gibi kullanan, kimilerine göre üst akıl, kimilerine göre aşağılık bir akıl. Hangi tabir daha doğru bilemem ama bu aklın bir dış akıl olduğundan artık kimsenin şüphesi kalmadı. Bu dış aklın da yukarıda bahsettiğim yönetim boşluğunu istismar ettiği gün gibi ortada.

Peki Türkiye ile alıp veremedikleri ne? Dertleri ne bizimle?

Bu soruların cevabı değil tek bir makalede, kapsamlı bir doktora tezi ile bile zor anlatılır. Bugün kısaca özetlemeye çalışalım.

Coğrafi konumumuzun önemini kabul etmek zorunda kalan eden dış güçlere kalsa “Türkiye ne olsun, ne de ölsün” derler. Onlar için ülkemiz “büyüdükçe budanması, kurudukça sulanması” gereken bir ağaç gibidir. Eskisi gibi “çantada keklik bir müttefik” olmamızı bekleyenleri çıldırtan ise, Türkiye’nin onların dümen suyuna hizmet etmemesidir.

Emredilenleri eksiksiz yerine getirmesine alıştıkları eski Türkiye’nin artık halkının değerlerini, bölgesinin hassasiyetlerini ve ulusal çıkarlarını gözetmesi, özetle “One Minute” demesi bazı güç odaklarında sindirim sorunu yaratmış olabilir.

On yıl gibi kısa bir süre içerisinde sadece milli gelirini ve ihracatını değil, okul ve üniversite sayısını, havalimanlarını, hastahanelerini, baraj ve otobanlarını üç katı arttırıp bölgesinin parlayan demokratik yıldızı haline gelen yeni Türkiye gerçekten de kolay sindirilecek bir lokma değil. İnsanlık tarihinin en eski taktiklerinden “böl ve yönet” tuzağına da bir türlü düşürülemeyen milletimiz, hamdolsun bu dış akıl merkezlerini cidden çileden çıkarabiliyor.

Ancak umut veren gelişmeler de yok değil.

ABD’de 20 Ocak sonrası Trump’ın farklı bir yaklaşım ortaya koyacağının sinyalleri umut veriyor. Beyaz Saray daha soğuk ve izole tutumları ile tanınan Chicago ekolünden, farklı kültürleri barındırarak, çok daha rahat diyalog kurabilen ve empati kurabilen New York’luların yönetimine geçiyor.

Yeni Başkan’ın Kuzey Kore’nin nükleer silahlanma tehditi konulu bir soruya “onu da yanıbaşlarındaki Çinliler düşünsün” diye cevap vermesinden; seçim sonuçları alındığında yaptığı zafer konuşmasında “tüm ülkelerle iyi geçineceğiz, ABD’nin ulusal çıkarları önceliğimiz olsa da, başka ulusları istismar etmeyeceğiz” demesine ve danışmanının FETÖ elebaşısının Türkiye’ye iade edilmesi gerektiğini kaleme alacak kadar net sinyaller vermesi daha yapıcı bir döneme gireceğimiz hissini kuvvetlendiriyor.

Tüm dünyanın sorunlarını üstlenip küresel bekçilik yapmak yerine dengeli bir şekilde yükü başkaları ile paylaşacağı imajını veren Trump ve ekibi NATO’da kendilerininkinden sonra en büyük orduya sahip müttefikleri Türkiye ile daha sıcak ilişkiler kurmaya çalışacaktır.

Rakibi Clinton’ın aksine himmet adıyla toplanan şantaj haraçlarına tevessül etmeyen Trump ekibi, terörist başının iadesi başta olmak üzere gerek Irak, gerek Suriye gerekse tüm Ortadoğu politikalarında Türkiye’nin tezlerine daha yakın duruyor. Varlıklarını sorgulatacak kadar vahim hatalarla anılan NATO ve BM gibi uluslararası kurumların yeniden yapılanması için de bu süreç iyi değerlendirilirse küresel barışa yapıcı katkılar sağlanacaktır.

Bir işadamı olarak Ístanbul’daki bir emlak yatırımına adını verecek kadar ülkemizi önemseyen Trump müttefiği Türkiye pazarını göz ardı etmeyecek ikili ticaret hacmini arttırmaya çalışacaktır.

Putin’den aldığı tebrik mektubunu dahi ballandırarak anlatan Başkan Trump asırlardır Doğu ve Batı, Avrupa ve Asya, arz ve talep arasında güvenilir bir köprü olduğunu kanıtlamış Türkiye üzerinden bölgeyle diyalog kurma fırsatını kaçırmayacaktır.

Başa dönüp özetlersek, içinden geçtiğimiz bu gergin günler sonrası hem Türk Amerikan ilişkileri hemde küresel huzur açısından daha pozitif günler beklememiz son derece normal ve umut verici…

Prof Dr. Naci Görür'den yeni uyarı: "Endişe verici, ciddi çalışılmalı" Hotmail ve Outlook Giriş Linki 2024 - Yeni Hesap Açma, Oturum Açma Ünlülerin avukatı Ayhan Sağıroğlu vefat etti
Sonraki Haber