Emekli Büyükelçi Özülker'den ABD uyarısı!
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, ABD ile ortak devriye hakkında dikkat çeken uyarılarda bulundu. Özülker "ABD'ye güven olmaz. Umarım süreç Münbiç'te olduğu gibi ilerlemez. Karşımızda 3 farklı ABD var. Hangisinin söylemlerine göre hareket edeceğimizin netleşmesi lazım" şeklinde konuştu.
Son dönemlerin en çok tartışılan konularından biri olan Türkiye-ABD ortak devriyesi sonunda gerçekleşti. Fırat'ın doğusunda ilk kez müşterek devriye atan birlikler, yaklaşık 2 saat 30 dakika boyunca sahada kaldı. Ortak devriyenin ardından akıllarda 'Peki şimdi ne olacak?' sorusu belirdi. Yenisafak.com atılan ortak devriyenin anlamını ve muhtemel senaryoları Emekli Büyükelçi Uluç Özülker ile konuştu.
BÜYÜK RESİM BİZE FARKLI ŞEYLER SÖYLÜYOR
Ortak devriyenin 'her şeye rağmen' olumlu bir adım olduğuna işaret eden Özülker, genel fotoğrafa bakıldığında ise karamsarlığa kapılmanın da mümkün olduğunun altını çizdi.
Karamsar olmasının temel nedenlerinden birinin ABD ile daha önce Münbiç'te yaşananlar olduğuna işaret eden Özülker, "O dönemde Münbiç'e girip gereğini yapmamız söz konusuydu. Ancak ABD ile yürütülen müzakereler, verilen sözler derken maalesef planlarımızın hepsi boşa gitti" şeklinde konuştu.
FIRAT'IN DOĞUSU İÇİN 3 TEMEL TEREDDÜT VAR
Fırat'ın doğusu için 3 temel tereddüdü olduğuna dikkati çeken Özülker, şöyle devam etti:
"Türkiye, ABD'nin müttefiki. Ancak ABD'nin PKK-PYD-YPG ile de müttefiklik ve hatta bunu daha da aşan bir ilişkisi var. Bu ilişki gelecek dönemde sınırımızın ötesinde bir devlet kurulmasına yönelik kuşkuları artırıyor. Kaldı ki buna ABD'nin Ürdün üzerinden halen kamyonlar dolusu sevkiyata devam ettiği bir dönem geçiriyoruz. ABD samimi mi yoksa bizi oylamaya mı çalışıyor bunu henüz bilmiyoruz.
İkinci tereddüdüm, ABD tarafı bizimle de konuşuyor, YPG-PKK'lı teröristlerle de. Bu ne anlama geliyor? Bizi, kendileri aracılığıyla YPG-PKK ile görüşüyor konumuna düşürüyor ki bu son derece tehlikeli.
Üçüncü tereddüdüm ise ABD ve Rusya'nın Suriye'deki ilişkisi. Bu iki ülke her ne kadar düşman gibi görünse de iş Suriye olunca birbirlerinin ayaklarına basmamaya, birlikte yol alacakları bir yol haritasına göre hareket etmeye çalışıyorlar. Bu planlarını da adım adım gerçekleştiriyorlar.
Bu noktada Rusya Devlet Başkanı Putin'in güvenli bölgeye verdiği desteği hatırlamakta fayda var. Rusya bir yandan Suriye'nin bölünmez bütünlüğünü savunuyor görünüyor, diğer tarafta Fırat'ın doğusunu ABD'lilerin olarak kabul ediyor ki bu yüzde 30'luk bir toprak parçası."
FIRAT'IN DOĞUSUNDA MUHATABIMIZ ABD
Özülker, Suriye'nin toprak bütünlüğünü tamamen kaybettiği ve Fırat doğusu için Türkiye'nin muhatabının ABD olduğunu ve bunun Rusya tarafından da kabul edildiğini söyledi.
İşin çok ince bir noktaya doğru gittiğine vurgu yapan Özülker, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Eylül sonuna kadar siz yapmazsanız, biz kendimiz yaparız' açıklamasını çok önemsiyorum.
Gelinen noktada yapılacak harekatın çok ince hesaplara göre yapılması gereken oldukça riskli bir yapıya büründüğünü görmemiz gerekiyor.
Türkiye'nin burada atacağı adımlar hem batılı ülkelerle hem de NATO ile ilişkilerini doğrudan etkileyebilecek bir potansiyelde.
KARŞIMIZDA 3 FARKLI ABD VAR
Tüm bu sürece rağmen ümit var olunması gerektiğini kaydeden Özülker, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ortak kara devriyesi yapıldı ancak derinlik ne kadar olacak, eğer adım atılacaksa bölgedeki merkezlerin kimin kontrolünde olacağı gibi sorulara henüz yanıt verilmedi.
ABD Başkanı Trump'ın 32 km sözü verdiğini biliyoruz. Karşımızda 3 farklı ABD var. Biri Trump, diğeri ABD Kongresi ve diğeri de Pentagon.
Özülker'e göre Trump ve Putin her ne kadar kağıt üzerinde 'düşman' görünse de Suriye konusunda anlaştılar.
32 km'yi oradan ilk telaffuz eden Başkan Trump oldu ancak askerler hemen devreye girdi ve bunu çok daha aşağılara çektiler.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ve Başkan Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton'un da Trump'ın karşısında olduğunu düşürsek bu sözlerin hayata geçirilebilme şansı düşük.
Trump bugüne kadar bize sadece F-35'ler nedeniyle ambargo yememiz konusunda yardımcı oldu ancak unutmamak gerekir ki orada da F-35 programından çıkarıldık.
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda ABD'ye güven olmayacağını ve bölünmüş bir Suriye haritasıyla karşı karşıya olduğumuzu bilip, ona göre hareket etmemizde fayda olduğunu düşünüyorum.