15 Temmuz'da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde yaşadığı en büyük ihanetin ardından bir aya yakın süre geçti.
O günden bu yana Türkiye bugün özgürlüğünü borçlu olduğu şehitlerine ağlıyor.
Tüm ülke, milletine polisine askerine kurşun sıkabilecek kadar alçalan, Meclis'ine bomba atabilecek, herkesi düşman görebilecek ülkeyi bölecek kadar gözü dönmüş hainlerin nasıl olup da bu topraklardan, devletin içinden çıkabildiğinin acısını hazmedemiyor.
AKIL VE MANTIKTAN AYRILMAMALI
Ama işte tam bu noktada, bu işin tamamen aydınlatılabilmesi için aklı da mantığı da elden bırakmamak gerekiyor.
O günden bu yana sakince genel resme bakıldığında ortada onlarca haber ve iddia var ama somut bir çerçeve daha henüz oluşamadı.
Tek olumlu gelişme geçen pazar Yenikapı'da ve tüm ülkede tüm liderlerin öncülüğünde milyonların birlik beraberlik mesajı vermesiydi. Diğer elde olanlar ise, olayların Fetö öncülüğünde gerçekleştiği. Batı'nın da bu ihanete dikkat çekici şekilde duyarsız kalmasının beraberinde getirdiği şüpheler ve emareler.
HALEN BELİRSİZ NOKTALAR
Ancak, halen sürecin nasıl planlandığı, hangi aşamalarda kimlerin nasıl rol aldığı, işin içinde hangi sivillerin olup olmadığı, o güne giden süreçte nerelerde kimin hata yaptığı, yıllar içinde başta TSK olmak üzere atlanan noktalar ile ilgili net bir tablo yok. Daha da ötesi ifadelerle iş daha da karmaşık bir hal alıyor. Olay netleşmedikçe sayısız asılsız iftiralarla insanlar da töhmet altında kalabilir. Ankara'nın bu üzerine çöken şüphe bulutunu bir an önce dağıtması çok hayati. Bu aynı zamanda, geride kalan ve işini büyük bir özveri ile yapan TSK mensuplarının da rahat nefes almasını beraberinde getirecek. Bu ülkenin askerinin polisinin canla başla bu ülke için teröre karşı halen mücadele verdiğini ve morale ihtiyacı olduğunu unutmayalım. 15 Temmuz'dan bu yana 50'ye yakın asker ve polisimiz, terör örgütü ile mücadelede şehit oldu, onlarcası yaralandı. Unutmayalım.
SORUŞTURMA KOMİSYONU
Bu nedenle en kısa sürede her kurumdan tarafsız uzmanlardan oluşan gerekirse emeklilerin de çağırılacağı bir soruşturma komisyonu kurulmalı. Herkes dinlenmeli.
Kurulmalı ki hala ortada dolaşan ve vatandaşın kafasını kurcalayan her konu aydınlatılmalı. Bu komisyonda her partiden temsilciler de yer almalı. Gerekirse herkesi bilgi vermeye çağırmaya ehil geniş yetkilerle donatılacak bir komisyon olmalı. Çünkü bu vatan millet meselesi.
Hala başta TSK olmak üzere bir 'Acaba içerisi tamamen temizlendi mi?' şüphesi var. Hala, 'Acaba benzer olaylar ya da yeni provokasyon ve eylemler olabilir mi?' şüphesi var. Komutanlardan bile kafası net olmayanlar mevcut. Çok samimi olarak soruyorum; Sizce bu olay tamamen aydınlandı mı?
ORTAK HAVUZ
Evet; binlerce tutuklama, onbinlerce açığa alma var. Olağanüstü hal uygulaması var. Fakat, olayla ilgili halen oluşturulmuş bir inceleme araştırma ve soruşturma komisyonu yok. Tüm bilgi, alınan ifadeler ve istihbaratın tek havuzda toplandığı, bunların değerlendirilerek bir sonuca doğru gidildiği bir yapı şart.
Olayın geçmişine de gitmek gerekiyor.
Bu toplanan datanın değerlendirmesini yapacak bu ülkede her kesim ve kurumdan çok uzman var. İşi siyasileştirmeden tarafsızca çözmek genel resmi görmek Türkiye'nin ilerisi için bu tür olaylara karşı bağışıklık sistemini de güçlendirecektir. Hem de demokratik bir çerçevede kalınmış olacaktır.
SADECE DARBE GİRİŞİMİ DEĞİL
Bunu sadece bir darbe girişimi olarak da görmek büyük eksiklik olacaktır. O gece bu ülkenin bir iç savaştan döndüğünü de unutmayalım. Bu açıdan, genel çerçevede de en büyük darbenin aslında güven, imaj ve demoralizasyon anlamında yine TSK'ya vurulduğundan hareketle 15 Temmuz'un tüm iç ve dış etkenlerine bakmak lazım. Bir Kürdistan hayalinden, enerji koridorlarına, Suriye-Irak-İran eksenindeki perde arkası oyunlara, Türkiye'nin etkinsizleştirmesi ile kimlerin kazanacağına hep bakmak lazım. 15 Temmuz öncesi bir Kürdistan referandumu yapılabileceği haberlerini hatırlayın.
YURTDIŞI MUAMMASI
Aklıma gelmişken bir soru daha; Acaba yurtdışında görevli askeri personelin durumu ne oldu? Vatanına milletine bağlı olanları tabii ki hariç tutarak duruma şöyle bir bakalım; Devletin en tepesine kadar sızan bir yapının yurtdışında kritik noktalarda olup olmadığına dair Ankara'da ciddi iddialar var. Acaba bunlara da bakılıyor mu? Bir komutana göre; pek iyi bakılmıyor. İnşallah doğru değildir.
Her şeye bakmak lazım; bugüne, geçmişe bile.
Şimdi gelelim; 'Bu olayın geçmişine bile çok dikkatle bakılması gerekir' derken aslında ne demek istediğimize. Yani gözden kaçan dramatik bir örneğin bile bizi bir yerlere götürme ihtimaline.
Anlatacağım konu halen kara taarruz helikopterleri pilotlarının bile gündeminde. Neden Türkiye'nin olmasın. Gerçeklere tarafsız habercilikle ulaşılır. Biz de yine bunu yapalım.
GÜNEŞ HAREKATI GÜNLERİ
Şimdi gelin 2008 Şubat'ına gidelim. Yani;
21 Şubat 2008'de Kuzey Irak'ta başlatılan ve dünyanın tüm dikkatini Türkiye'ye çeviren 1 haftayı biraz geçen Güneş Harekatı günlerine.
Şehit asker Kasım Aksoy’un ayakkabıları yırtık çocuğunun adının verildiği “Güneş Harekatı” binbir zorluk ve fedakarlıkla ağır kış koşullarında gerçekleştirilmişti. O operasyonda şehit olan askerlerimizi diğer tüm şehitlerimiz gibi bir kez daha rahmetle analım.
O günlere tekrar geri dönelim. Harekatın 3. gününde bir Süper Cobra AH-1W helikopteri düşürülmüştü.
SÜPER COBRA DÜŞÜRÜLDÜ
Kayıtlara göre, terör örgütü PKK tarafından roketle düşürüldüğü düşünülen olayda çok değerli iki isim Pi
lot Yüzbaşı Tekin Işık ve Pilot Üsteğmen Gürcan Ulucan şehit oldular. Bu büyük bir moral bozukluğuna yol açmıştı. O sırada düşürülen helikopterin arkasında 2 numara olarak uçan diğer Süper Cobra helikopterindeki pilotlar da anlatılana göre olayla ilgili yeterli bir bilgi veremedi. Karanlık noktaların bazıları aydınlatılamadı. Şehitlerin cenazeleri bölgeden kahraman bir kaç askerin fedakarlığı ile alınabildi.
TESADÜF MÜ?
Belki tesadüf belki de başka bir şey ama o gün düşen helikopterin hemen arkasında 2 numarada uçan pilotlar kimdi biliyor musunuz? 15 Temmuz'da Ankara'da Süper Cobra'larla uçarak halka Meclis'e saldırdığı suçlaması ile karşılaşan isimler.
Halen biri tutuklu diğeri ise firarda. Hadi gelin çıkın işin içinden. Kimi 'ne var canım tesadüf' diyebilir. Kimi ise 'herşeye rağmen araştırılmalı' diyebilir. Bu olaydan sonra Türkiye kısa sürede Kuzey Irak'tan çekilmişti. Dediğim gibi bunu bana yıllarca bu camianın içinde uçmuş sonra ayrılmış bir isim anlattı. Ve pilotların halen konuyu özellikle 15 Temmuz sonrasında kendi aralarında tartıştığı bilgisini verdi.
Böyle karanlıkta kalan o kadar çok olay var ki. Sayısız esrarengiz dinlemeler, harekat planlarının sızdırılması ve daha niceleri. Ve sonunda 15 Temmuz kabusunun gelip çökmesi.
Bakmak lazım. Bakmak lazım ki bu güzel ülkenin güzel insanları daha aydınlık bir gelecekte huzur içinde birlikte yaşayabilsin.
Hiçbir şeye bakmayınca her şeyin ne hale geldiğini gördük.
Güzel günlerde görüşmek üzere...