Enerjide tam bağımsızlık! Geleceğin enerjisi hidrojende dev atak

Türkiye, karbon esaslı klasik enerji kaynakları olan petrol ve doğalgazda yeni kaynaklar bulurken ileri teknoloji gerektiren hidrojen gibi enerji kaynaklarında da uluslararası projelere imza atıyor. Sabancı Üniversitesi Sabancı Holding şirketlerinden Enerjisa ile birlikte Avrupa Birliği katkılı hidrojen üretim tesisi projesini üstlendi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi de, yerleşkesini Yeşil Enerji Evi Projesi kapsamında, hidrojenden üretilen elektrikle aydınlatıyor. İşte detaylar...

Hidrojen enerjisi konusunda ilk küresel başarıya imza atan Enerjisa Üretim, Türkiye'nin ilk hidrojen Vadisi'nin yeşil hidrojenini üretecek.

Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın koordinatör olduğu, Enerjisa Üretim ve Sabancı Üniversitesi ile birlikte yerli ve yabancı 16 paydaşın yer aldığı ve 36,8 milyon Euro bütçeye sahip Avrupa Birliği (AB) projesi ile Türkiye’nin ilk Hidrojen Vadisi hayata geçirilecek.

Şirket'ten yapılan açıklamaya göre, “Güney Marmara Hidrojen Kıyısı” Vadi Projesi kapsamında yıllık minimum 500 ton yeşil hidrojen, Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen tesisinin kurulmasına öncülük eden Enerjisa Üretim’in Balıkesir Bandırma’daki Enerji Üssü’nde üretilecek. Enerjisa Üretim’in 2022 yılından bu yana yeşil hidrojen ürettiği ve kullandığı Bandırma Enerji Üssü’nde Hidrojen Vadisi için 500 ton yeşil hidrojen üretilecek.

METANOLDA İTHALAT BAĞIMLILIĞI BİTECEK

Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Platformu’nun ilk somut adımlarından birisi olacak bu proje ile sadece yeşil hidrojen üretimine değil türevlerinin üretimine de odaklanılacak. Proje ile ayrıca Türkiye’nin ithalatına bağımlı olduğu metanol ve amonyak gibi hidrojen türevlerini yeşil yöntemlerle ve kendi kaynaklarıyla üretmek, bu kapsamda da fizibilite çalışmalarını gerçekleştirmek de hedefleniyor.

HİDROJEN DEPOLAMADA BOR KULLANILACAK

Aynı zamanda proje kapsamında Balıkesir’de Sodyum Bor Hidrür Tesisi yatırımı yapılarak bor mineralinin hidrojen depolamadaki avantajları ile enerji sektörüne sağlam bir adım atması sağlanacak ve dünya rezervlerinin yüzde 73’ünü barındıran Türkiye’de bor, hidrojen ekonomisinde önemli bir yer tutacak. Toplam beş yıl sürecek “Güney Marmara Hidrojen Kıyısı” Vadi Projesi’nde, Avrupa Komisyonu tarafından sağlanan hibe desteği 8 milyon Euro olacak.

Koordinatörlüğünü Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın yaptığı projede, Sabancı Üniversitesi, Enerjisa Enerji Üretim A.Ş, Kaleseramik Canakkale Kalebodur Seramik Sanayi A.Ş, Şişecam, ETİ Maden, Türk-Alman Üniversitesi, Linde Gaz A.Ş, Bandırma On yedi Eylül Üniversitesi, Hidrojen Peroksit A.Ş, Universite Mohammed Vi Polytechnique, Alma Mater Studiorum, Software AG (SAG), PwC Yeminli Mali Müsavirlik A.Ş, TENMAK ve TÜBİTAK proje ortağı olarak yer alıyor.

Hidrojen konusunda çalışma yapan bir başka kurum da Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi oldu. Rektör Prof. Dr. Hasan üniversitelerinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in açıkladığı “hidrojen yol haritası” kapsamında çalışmalar yaptığını söyledi.

Bu çerçevede sudaki hidrojeni elektroliz (elektrik akımının etkisiyle ortaya çıkan kimyasal ayrışma) yoluyla ayırarak yakıt pilleriyle elektriğe çevirdiklerini vurgulayan Uslu, “Hidrojen ve oksijenin ayrıştırılmasını da sanayi elektriğinden değil, kurduğumuz güneş panellerinden aldığımız elektrikle yapıyoruz. ‘Yeşil hidrojen’ dediğimiz bu enerjiyi de depolayabiliyoruz.

Ürettiğimiz enerjiyi ise geceleri üniversitemizin içerisini aydınlatmak için kullanıyoruz.” dedi.
Yeşil Enerji Evi Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Yüksel Kaplan da güneş ve rüzgârdan elde edilen enerjinin sürekli kullanılamadığını, bu yüzden enerjinin dönüştürülmesine ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Bu çalışmaların yapılabildiğini göstermek için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının desteğiyle Türkiye’de ilk defa üniversitelerinde Yeşil Enerji Evi kurulduğunu dile getiren Kaplan, çalışmaların olumlu sonuç verdiğini aktardı.

Yakıt pilleri ile geceleri elektrik üretiliyor

Kaplan, proje kapsamında kurulan güneş enerjisi sisteminden gelen elektriğin, gündüzleri yerleşkedeki kafeteryanın ihtiyacını karşıladığını, fazlasının ise akülerde depolanarak elektrolizörde kullanıldığını anlattı.

Elektrolizörden elde ettikleri hidrojeni ise kompozit depolarda muhafaza ettiklerini ifade eden Kaplan, “Güneş battığında otomatik kontrol ünitesi yardımıyla hidrojen yakıt pillerine geliyor. Geliştirdiğimiz bu sistemle toplam 20 kilovat kapasiteli 2 katı oksit yakıt piliyle geceleri elektrik üretiyoruz. Bunu da yerleşkenin aydınlatılmasında kullanıyoruz.” diye konuştu.
Kaplan, enerji üretimi sırasında hidrojenin çevre kirliliğine de neden olmadığına dikkati çekerek, “Hidrojen, doğal gazın yaklaşık 3 katı enerji yoğunluğuna sahip. Hem enerji yoğunluğu hem de enerji emisyonu açısından çok kıymetli. Kimseye muhtaç değilsiniz. Evrende en çok su var ve siz bunu sudan üretiyorsunuz.” ifadelerini kullandı.

Kaplan, güneş ve hidrojen enerji sisteminin üniversiteye yıllık yaklaşık 1 milyon lira katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.

Haluk Levent, apar topar hastaneye kaldırıldı! 79 yaşındaki adam tramvayın altında kaldı! TIR ile ambulans kavşakta çarpıştı!
Sonraki Haber