Engin Ardıç yeni Matrix filmi ile kafa buldu: Benim haplarım beyaz

Sabah yazar Engin Ardıç bugün ekonomi gündemi ve siyasi gelişmeleri bir kenara bıraktı.. Yeni "Matrix" filmini köşesine taşıdı... Ardıç'ın tercihi, "beyaz haplar"...

İşte Engin Ardıç'ın "Matrix safsatası" başlığını taşıyan köşe yazısı;

"Yirmi küsur yıl önce ortalığı kasıp kavuran, gençliği mest eden şu ünlü "Matrix" filmlerinin, daha doğrusu dizi filmlerinin birincisi güzel, ikincisi kötü, üçüncüsü berbattır.

Şimdi dördüncüsünü çekmişler, nasıl olacağını siz tahmin ediniz. (Meraklısına not: Spielberg'in yeniden çektiği "Batı Yakası" tutmamış. Ortası olmaz demiştik.)

Matrix, "takip filmleri mutlaka kötü olur" özdeyişinin yeni bir kanıtıdır.
Çünkü, televizyon dizisi misali çeke çeke lastik gibi uzatırlar, sulandırırlar, cıvıtırlar, suyunu çıkarırlar.

Özel tasarlanmış gözlükler... Yerlere kadar inen fırıl fırıl entarili adamlar... Havada uçarak mermiye kafa atanlar... Havada uçanlar...

Gençlik kendinden geçmişti.

Filmin temel felsefe sorusu, "Acaba biz bir bilgisayarın ürettiği sanal oyunlardan ibaret miyiz?" sorusu da daha önce sorulmamış değildi...

Kimisi de bilgisayar yerine Tanrı'yı koyuyordu...

Nitekim "Matrixism" adında bir sözde din de yumurtlamış bazı Amerikan manyakları.

Fakat içerdiği gizli hergelelik gözlerden kaçtı.

Makinelerin yönetiminden kurtulmaya çalışan "insan gibi insanlar" Zion diye bir yere ulaşmaya çalışıyorlardı... Zion, esenlik ve kurtuluştu...
Bu mis gibi Yahudi/Hıristiyan propagandasıydı.

Kızın ismi de Trinity, kutsal üçlük...

"Subliminal" algı mı diyorlar, ne haltsa işte.

O sıralar Cem Yılmaz'ın "uzay gırgırı" Gora filminde de şu ünlü "kırmızı hap/mavi hap" ikilemiyle pek tatlı dalga geçildi. Garavel Usta, "Ben bu hapları biliyorum" diyen Arif Işık'a "Onlar benim tansiyon haplarım, salak" diyordu.

Gerçek dünyada benim tansiyon hapım da şeker hapım da beyaz.
Seçim yapamıyorum, ikisini de yutuyorum.

Filmde Neo'yu oynayan Keanu Reeves, "Aç karnına mı tok karnına mı?" diye niçin sormuyor?

***

Gene o sıralar, namazı üç vakite indiren, ortalıkta "modern ve Atatürkçü imam" havalarında dolaşan bir sahtekâr vardı...

Dini zamparalıkta araç olarak kullandığı ortaya çıkınca ipliği de pazara çıkmıştı.

Filmin yarattığı havadan yararlanmayı düşünmüş, böyle bir filmin bizde de yapılması için "maddi manevi her türlü yardıma hazır olduğunu" açıklamıştı.

Ne hikmetse kimse çıkıp da "bastır ulan birkaç milyon dolar öyleyse" demedi.

Böyle gol pası verirlerse kafayı koyacaksın.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...

"Yürüyen zatürre" alarmı: Okul çağındaki çocuklar risk altında! Kızılcık Şerbeti Pembe'ye büyük tuzak! Kent uzlaşısı aslında neden yapıldı? CHP o tuzağa düştü mü?
Sonraki Haber