Erdoğan: Suriyeliler aleyhine kampanyalarla bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Sapıklık bu!
Almanya'da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan iki gün süren toplantıların ardından yurda döndü. Erdoğan dönüş yolunda, aralarında SuperHaber Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'nın Hamburg şehrinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de aralarında bulunduğu çok sayıda lider ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi.
ALMANYA DÖNÜŞÜ GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan temaslarının ardından yurda dönüşünde, uçakta kendisine gezisinde eşlik eden, aralarında SuperHaber Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
- İşte Cumhurbaşkanı'nın gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar;
G20 zirvesi 8 Temmuz itibarıyla tamamlanmış oldu. Bildiğiniz gibi Hamburg’daki G20 zirvesinin aslında 5 başlığı vardı. Bunlar, terörizmle mücadele, küresel büyüme ve ticaret, sürdürülebilir kalkınma ve enerji, Afrika’yla işbirliği, göç ve küresel sağlık, son olarak da dijitalleşme, kadınların güçlendirilmesi ve istihdamı başlıklarından oluşuyor.
Hatırlarsanız, bizim ev sahipliğimizde 2015’te Antalya’da yapılan zirvenin ana teması, kapsayıcılık yani küresel adalet idi. Bu konular özellikle gündeme alındı. Afrika açılımımız meyvelerini vermeye başladı. Tüm dünyayı ilgilendiren meselelerle bizler gerçekten ilgileniyoruz. Bizler, ilgilenmenin lafını değil, uygulamasını yapan bir ülke olarak, 2005’i Afrika yılı ilan etmiştik. Nitekim, kapsayıcılık ve adalet anlayışımızı, gittiğimiz ülkelerde icraatlarımızla da göstermiş, göstermekte olan bir ülkeyiz.
Mesela herkesin donörler toplantısı deyip hiçbir şey yapmadığı Somali'de bizler, dünyadaki en büyük büyükelçilik binamızı yaptık; orada 80 dönüm arazide muhteşem bir projeyi hayata geçirdik. Bunun dışında Somali'de üssümüz, yaptığımız hastanemiz ve sağlık elemanları yetiştirme programlarımız da var. STK’larımızın orada yaptığı birçok yatırımlar da var.
Mogadişu havalimanını bir Türk firmasının yapması, bizim bir Türk firmamızın işletiyor olması önemlidir. Şu anda Somali devleti, bizim işletmeci firmamızdan yılda 2 - 2.5 milyon dolar elde ediyor.
Kapsayıcılık işte budur, adalet budur. Lafla olan icraatlarımızla yaptık bunu. Üstelik tüm terör örgütlerinin tehditlerine rağmen bizler, Türkiye merkezli STK ve firmalar ile birlikte Somali’de çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Bir diğer tema da kadının iş gücüne katılımı.. Türkiye, kadının iş gücüne katılımındaki artış bakımından, gelişmekte olan ülkeler arasında en hızlı mesafe alan ülke. Bunun bilinmesi lazım. Bunun sebebi, kadınların eğitime erişimi ve fırsat eşitliği. Bu husustaki başarı da, Türkiye'nin yine kapsayıcılık ve adalet konsepti içerisinde gelmiştir. Özellikle ‘eşit işe eşit ücret’ anlayışımız baya ilgi görmüştür.
Kimin ne yaptığının bilinmesi de elbette çok önemli. Örneğin İngiltere'nin hazırladığı bir raporda, şu anda insani kalkınma yardımı konusunda, 6,3 milyar dolar ile ABD ilk sırada görünüyor. İkinci sırada 6 milyar dolar ile Türkiye, üçüncü sırada ise 2.7 milyar dolar ile İngiltere var. Diğerleri çok geri kalıyorlar.
Milli gelire kıyasla bir sıralama yapıldığında ise Türkiye birinci sırada. Bunlar Türkiye’nin bu konulardaki hassasiyetini göstermesi bakımından çok önemli. İkinci sırada ise Birleşik Arap Emirlikleri geliyor.
* İKİLİ GÖRÜŞMELER
G20 zirvesi kapsamında tabii ikili görüşmelerimiz de oldu. Almanya Şansölyesi ile zaten geldiğimiz günün akşamında görüşmemizi yaptık. Ertesi gün BM Genel Sekreteri Guterres ile görüştük. Japonya Başbakanı, İtalya Başbakanı, Meksika Devlet Başkanı, Norveç Başbakanı, Gine Cumhurbaşkanı, Rusya Devlet Başkanı, Arjantin Devlet Başkanı, Dünya Sağlık Örgütü Başkanı, ABD Başkanı, en son olarak da İngiltere Başbakanı ile görüştük.
Toplamda 12 ikili görüşmemiz oldu. Ayaküstü görüşmeleri ise saymıyorum. Yaptığımız görüşmeler gayet verimliydi, genel itibarıyla tüm görüşmelerden memnun ayrıldık.
Ayrılmadan önce basın toplantısı yapmak suretiyle, orada dünya basınına da soru cevaplar eşliğinde mesajlarımızı derli toplu verme imkanımız oldu. Şimdi sizlerin sorularını cevaplandıralım.
- Yaptığınız 12 ikili görüşmeden genel itibarıyla memnun ayrıldığınızı ifade ettiniz. Bunlar arasında, en verimli diyeceğiniz, en sonuç alıcı görüşmeniz hangisi oldu?
Ayrım yapmam, en sonuç alıcı şeklinde bir nitelemede bulunmam, doğru olmaz. Ben bütün görüşmelerin önemli olduğunu, verimli geçtiğini değerlendiriyorum. Dediğiniz türden bir niteleme yapmak, alınganlığa sebep olabileceği gibi görüşmelerden netice almayı da zorlaştırabilir. O yüzden şahsen ben, yaptığım tüm görüşmelerden gerçekten istifade ettim, çok faydalı görüşmeler yaptım. Nitekim onlar da, memnuniyetlerini, görüşmemizin ne denli faydalı olduğunu bizzat ifade ettiler. ABD, Rusya, İngiltere dahil tüm ülkelerle, üst düzeyde görüşmeleri sürdürme konusunda mutabık kaldık. İnşallah bu süreçleri elbette bakan arkadaşlarımız da devam ettirecekler.
Biliyorsunuz, önümüzdeki yıl Arjantin G20'ye ev sahipliği yapacak. Antalya’daki başarımızı bildikleri için de bize ‘Organizasyon konusunda yardımcı olur musunuz?’ diyorlar. Biz de kendilerine her türlü yardımı, desteği vermeye hazır olduğumuzu; arkadaşlarımız gerekli desteği pekala verebileceklerini söyledik.
"AFRİN KONUSU PUTİN İLE GÖRÜŞMEDE GÜNDEME GELDİ"
- Trump ve Putin ile görüştünüz, Suriye konusunda son günlerde Türkiye bazı tehditler aldı Afrin'den. Hatta operasyon ihtimaline dair haberler bile çıktı. Acaba bu konu Putin ve Trump ile konuşuldu mu?
Her iki liderle de, Afrin, çatışmasızlık bölgeleri dahil Suriye konusunu en geniş kapsamda görüştük. Astana’yı görüştük, aynı şekilde Cenevre sürecini değerlendirdik. İlgili arkadaşlarımız, gerek ABD, gerek Rusya ile görüşmelerini devam ettirecekler. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Dünya Petrol Kongresi nedeniyle İstanbul’a geliyor. Onunla da bu konuları detaylıca görüşeceğiz. Bu konular, Putin’le olan görüşmemizde de gündeme geldi. Konuyla ilgili arkadaşlarımız Rusya’daki muhataplarıyla görüşmelerini sürdürecekler.
- Uzun süredir gerek FETÖ, gerek PKK, YPG konusunda uluslararası muhataplarınızı uyarıyor; Türkiye'nin çizgisini, mücadelede dayanışmanın önemini anlatıyorsunuz. Peki G20 kapsamındaki görüşmelerde Batılı muhataplarınızda bir tutum değişikliği gözlemlediniz mi?
Hangisiyle görüşüyorsak bize, ‘Bununla ilgili her türlü takibi yapacağız’ diyorlar. Tabii ki zaman zaman işin yargı boyutunu da önümüze çıkarıyorlar; ‘Bunların yargıda da takibini yapacağız ama belgeler gerekiyor’ diyorlar. Bu konuda Türkiye’deki davaların neticelenmesi, yargının hüküm vermesi büyük önem arz ediyor. Akabinde diğer ülkelere mahkeme kararıyla gidildiğinde işimizin daha da kolaylaşacağını düşünüyorum. Bununla birlikte işin yargı boyutunu beklemeye gerek görmeyen; ‘Türkiye’ye karşı duranlar bizim de karşımızdadır’ diyen ülkeler de var. Ama biz elbette bu işin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
BÜYÜKADA TOPLANTISINDA FETÖ İZİ...
- Basın toplantısında da dile getirdiniz. Büyükada’daki baskının 15 Temmuz'un devamı niteliğinde olabileceğini ima ettiniz. Bunu biraz daha açabilir misiniz? Mesela Türkiye haritası ile yakalandıklarına dair bilgileri mi kastediyorsunuz?
Şu anda polis tutanaklarındaki bilgiler var sadece. Kastettiğim o tutanaklardaki iddialardır. Henüz erişemediğimiz, bilgimizin olmadığı konular da vardır tabii ki. Bir gözaltı söz konusu. Gözaltına alınan 9 kişiyle alakalı polis tutanaklarından yargı ne gibi bir sonuca ulaşır, ne tür bir karar alır onu bilemiyorum. Tabii o gruptan daha önce alınmış Taner Kılıç diye biri daha var ki onun durumu daha farklı; onda "Bylock" çıktığı için FETÖ ile iltisaktan söz ediliyor.
Büyükada’daki gözaltılarlarla ilgili temennim o ki bu süratle bu iş biter. Şu anda olay yargıda, yargının vereceği kararı beklemek lazım.
Tabii bazı hadiselerde Batı'daki durum, hemen derlenip toparlanmaları da manidar. Bakın bu Deniz (Yücel) denilen şahsı, Hamburg’daki basın toplantımızda da yine sordular. Şansölyle aynı şekilde, Norveç soruyor, takip ediyorlar yani. Hepsi belli merkezden hareket edercesine takip ediyorlar..
Ayrıca, az önce değindiğimi grubun, benim belediye başkanlığı yaptığım döneme atıfla, ‘Biz o dönemde, Erdoğan’ın kişisel düşüncelerinden dolayı mahkum edilmemesi yönünde açıklamalar yapmıştık’ demelerine bakmayın. Adamlar o dönemde biz onlara gittiğimizde bizi doğru düzgün kabul bile etmediler. Kaldı ki açıklama yaptınız da ne oldu? İçeri girdim, hapis yattım...
-Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun "adalet" yürüyüşüyle ilgili yeni bir değerlendirmeniz olur mu?
Daha önce de söyledim. Bunların adaletle alakalı olduklarını düşünmüyorum. Benim belediye başkanı iken hapse atılmam Ecevit’in başbakanlığı döneminde gerçekleşti. O zaman DSP Genel Başkanı olsa da neticede CHP’nin her şeyiyle sahiplendiği biridir Ecevit. Merve Kavakçı’yı hatırlatmıştım size. Başörtüsünden dolayı, ‘Bu kadını atın buradan dışarı’ diye haykıran kimdi o vakit? Ecevit! Adalet falan dinlemediler. Kavakçı’yı başörtüsü nedeniyle Meclis’ten dışarı attıkları bile elinden vatandaşlığını bile aldılar. Bu ülkede tüm bunları yapanlar onlar işte. Şimdi bunlar mı adalet arıyor? Kendi partisinde genel başkanlığa aday olmak isteyeni dahi hazmedemeyip hemen disiplin kuruluna sevk ediyor. Bu mu adalet? CHP grup toplantısında kendisine karşı çıkan eleştirel sesler kesiliyor, tekme tokat dışarı atılıyor. Bunları yapan tutmuş adaletten bahsediyor. Yolculuk esnasında millete çektirdiği çileyi konuşmuyorum bile...
- Katar konusunda Putin ve Trump ile görünmelerinizde olumlu yaklaşım var mıydı? Çözüm için bir gelişme bekleyebilir miyiz?
Söylenen şey aynı; diyalog yoluyla çözüm. 15 Temmuz’dan sonra benim özel bir trafiğim olabilir. Bölgeyi tekrar dolaşmak istiyorum. Bölgeye yapacağımız ziyaretle, diyaloğun artmasına belki katkı sağlayabiliriz. Özellikle Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan'a gitmeyi planlıyoruz.
- Bununla Türkiye’nin arabuluculuk yapabileceğini mi söylüyorsunuz?
Arabuluculuk görevini Kuveyt üstlenmiş vaziyette. Kuveyt’in arabuluculuğunu biz de destekliyoruz. Benim kastettiğim, taraflar arasında diyaloğun artması için bir katkı sunmak...
- 15 Temmuz’da şehitler verildi, gazilerimiz oldu. Kahramanlar çıktı, hepimizi duygulandıran şeyler yaşandı. Gazi ve şehit hikayelerinden acaba sizi en çok etkileyen hikaye hangisi?
Yaşananlar arasında, hikayeler arasında dediğiniz türden bir ayrım yapmak imkansız. Zira bu hikayelerin hepsi birbirinden değerli. Hele hele bazıları anlatılmaya gelecek gibi değil. Zırhlı araçlarla bariyerler arasına sıkışarak şehit olan hanım kardeşimiz Türkmenoğlu’ndan Ömer'in (Halisdemir) hikayesine, yıllar yılı yanımda bulunan Erol Olçok’tan oğlu Abdullah Tayyip’in şehadetlerine varana kadar her bir hadise başlı başına bir değer. Rabbim bizleri de o makamlara ulaştırsın inşallah. İnsan bu hikayeler arasında bir ayrım yapamıyor. Aynı durum gazilerimiz için de geçerli. Geçen gün rehabilitasyon merkezine gittim, duygulanıyor insan. Kimisi ayağını kaybetmiş, kimisi kolunu, kimisinin nedeneyse başının yarısı gitmiş ama, hamd olsun hiç birinin imanı ve yüreği gitmemiş.
Protezler takılmış yatağa mahkumlar ama, imanları ve yürekleri hala sapasağlam. Milletimiz 15 Temmuz’da, dünyada hiçbir örneği görülmeyen bir destan yazdı. Böyle bir milletin ferdi olmak hakikaten herkese nasip olmaz, milletimizle ne kadar gurur duysak az...
"SAKARYA'DAKİ VAHŞETİN SURYELİLERE KARŞI IRKÇI KAMPANYAYLA İLGİSİ YOK"
- Sakarya’da son derece trajik bir hadise yaşandı. Suriyeli hamile bir kadının kaçırılıp tecavüz edilmesi ve 10 aylık bebeğiyle öldürülmesi, hepimizi derinden üzdü. Değerlendirmeniz?
Suriyeli hanım kardeşimizle ilgili bu olay, tahammül edilebilir bir şey değil. Bu nasıl bir vicdansızlıktır! Bu nasıl bir kalpsizliktir! İnsanlıktan nasibi yok bunu yapanların.
- Sosyal medyada Suriyeliler aleyhine kampanyalar da yapıldı. Bunların etkisi oldu mu?
Onun Sakarya’daki hadiseyle bir bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Sapıklık bu. Dediğim gibi bunu yapanların insanlıktan nasibi yok.
- Kılıçdaroğlu da Suriyelileri geri göndermek istiyordu. Sakarya’daki olaya yorumu ne olacaktır acaba?
O akşam başka sabah başka konuşur. Sağı solu belli olmuyor. Sakarya olayını ona sorun, kalkar tersini de söyleyebilir. Kılıçdaroğlu bu, ufku yok.
- Mülteciler konusu G20’de çok da ön plana çıkmamış gibi. Avrupa Birliği bu konuda sanki isteksiz görünüyor. Böyle bir hava sezinlediniz mi? AB mülteciler konusunda yükümlülüklerini yerine getiriyor mu?
AB’nin bu konuda yükümlülüklerini yerine getirdiğini maalesef söyleyemem. Bunu kendileriyle konuştuğumuz zaman, ‘Yerine getirdik, getiriyoruz’ diyorlar ama doğru söylemiyorlar.
Mesela 3 milyar Avroluk taahhütleriyle ilgili olarak bunun finansını hazırladıklarından söz ediyorlar. Sayın Merkel’e dedim: ‘Bize böyle bir şey verilmiş değil. Finans olarak hazırladığınızdan bahsetmeniz bir şeyi halletmiyor. Zira böyle bir para gelmiş değil mültecilere’.. Proje diyorlar. Kendilerine açıkça söyledim: Biz proje safhasını çoktan geçtik. Şu anda projeyi görmek istiyorsanız, gelin Kilis'e, Gaziantep'e, Mardin' gelin. Tüm sınır boyunda konteynırları, çadır kentlerimizi gelin görün... Batılılar bu konularda sürekli manevra yapıyorlar, dediğim gibi dürüst de davranmıyorlar.
"FETÖ'NÜN YENİ HABERLEŞME PROGRAMLARI ORTAYA ÇIKIYOR"
Zaman verilemez buna. Virüsü iyice temizlemek durumundayız. İşte bu ByLock’larla ortaya çıkıyor, Eagle’larla ortaya çıkıyor, yeni haberleşme programlarıyla ortaya çıkıyor. Virüsü yakaladığımız yerde gerekeni yapacağız. TSK, emniyet, yargı, bakanlıklar, aklınıza neresi gelirse gelsin, kurumlarımızı bu virüsten temizlemezsek yola nasıl devam edeceğiz, devletimizi nasıl ayakta tutacağız? Onun için bu konuda asla taviz yok! Yola kararlılıkla devam... / SuperHaber