Erdoğan ve Trump'ın düşmanları ortak mı?
Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşesinde ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen bir telefon görüşmesine değindi. Erdoğan görüşmede, Erdoğan'ın Trump'a, "Sizin de benim gibi seveniniz var, sevmeyeniniz" dediği yazdı
Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet bugün köşesinde Rahip Brunson krizi ve Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerilimi masaya yatırdı.
ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen bir telefon görüşmesine değinen Acet, "Rahip Brunson kriziyle patlak veren bu gerilimli ortamın içerisinde bir mekanizmanın Erdoğan ile Trump’ın arasını daha fazla açmak için harekete geçtiğini tahmin edebiliyoruz" diye yazdı.
"Erdoğan'ın bir telefon görüşmesinde Trump'a, 'Sizin de benim gibi seveniniz var, sevmeyeniniz' dediği söylenir" ifadesini kullanan Yeni Şafak yazarı şöyle devam etti;
"Aslında bu cümledeki kastın 'Bugün Amerika’da sizinle uğraşanlarla, 5 yıldır burada benimle uğraşanlar aynı kesimler' olduğu pekala düşünülebilir"
İşte Mehmet Acet'in o yazısı;
"Türk Amerikan ilişkilerinde rahip Brunson kriziyle açılan yaranın başına üşüşüp kanama halinin devamını sağlamaya çalışıyorlar.
Şu aralar yaptıkları gibi ekonomi üzerinden bir anekdotla devam edelim.
Seçimlerden önce o dönem ekonomi yönetimi içinde sandalye sahibi olan bir isimle konuşuyorduk:
Dedi ki;
'İşin aslı yatırımcının büyük bölümü meselelere ideolojik bakmaz. Parasının güvenliği önemlidir onun için. Yatırım yaptığı ülkede para kazanacak mıyım kazanamayacak mıyım ona bakar.'
* Peki, meseleye ideolojik ve operasyonel mantıkla yaklaşanlar kimlerdir?
* Amerikan merkezli kredi derecelendirme kuruluşları.
İki tane de örnek vermişti o dönem konuştuğum kişi:
'18 Nisan’da erken seçim kararı aldığımızda piyasalar bunu pozitif şekilde algıladı. Bunun üzerine bir kredi derecelendirme kuruluşu hemen harekete geçip, Türkiye aleyhine açıklamalar yaparak bu havayı zehirlemeye çalıştı.'
Aynı şey Mayıs ayında da oldu.
'Türkiye serbest düşüş halinde', 'Dolar seçime kadar 7 lirayı bulabilir' denilen bir dönemde Merkez Bankası’nın faiz artırımı ve sadeleştirme kararları üzerine doların havası inmişti.
O zaman da başka bir derecelendirme kuruluşu, piyasanın moralini bozmayı amaçlayan başka bir girişimde bulunmuştu.
Zaman ayarlı bir biçimde yani.
Bu örnekleri vermemin bir nedeni var.
Rahip Brunson kriziyle patlak veren bu gerilimli ortamın içerisinde bir mekanizmanın Erdoğan ile Trump’ın arasını daha fazla açmak için harekete geçtiğini tahmin edebiliyoruz.
Erdoğan’ın bir telefon görüşmesinde Trump’a 'Sizin de benim gibi seveniniz var, sevmeyeniniz' dediği söylenir.
Aslında bu cümledeki kastın 'Bugün Amerika’da sizinle uğraşanlarla, 5 yıldır burada benimle uğraşanlar aynı kesimler' olduğu pekala düşünülebilir.
İki ay kadar önce bir uçak seyahatinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na Erdoğan ile Trump’ın arası nasıl diye sorduğumda şöyle bir yanıt almıştım:
'Trump, Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemiyor. Bu ilişkiler niye böyle diye yer yer sesini yükselttiğini biliyoruz. Telefon görüşmelerinde de görülüyor, kendisinin Cumhurbaşkanımıza büyük saygısı var.'
Görüldüğü kadarıyla birileri şu günleri, Çavuşoğlu’nun bu sözlerinde karşılığını bulan ortamı zehirleme amacı doğrultusunda kullanmaya çalışıyor.
Bu son kriz sürecini iki türlü yönetmek gidişata pozitif katkı sağlayabilir.
1- Rahip Brunson meselesi dahil, ABD ile kriz konusu olan bütün alanlarda sağlam duruşu korumak.
2- Öbür taraftan mevcut puslu havadan yararlanmak isteyen çakallara karşı, Türkiye ile iyi geçinme niyetinde olan doğru muhataplarla diyalog zeminini canlı tutmak."