Erdoğan'dan Avrupa'ya sert sözlerle rest: "Bu şahıslar yüzüme nasıl bakacak!..."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı, Erdoğan AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
BİZE HESABİ DEĞİL HASBİ OLANLAR LAZIM
Hasan Ali Tütüncü kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Tütüncü kardeşimizin anısı daima yaşayacaktır. Gelin hep birlikte ruhuna birer fatiha okuyalım. Kongre takvimimiz sürüyor. Belde kongrelerimiz bitti. Şimdi ilçelerde süreç devam ediyor. Likayatlı isimlerin göreve gelmesine öncülük etmeliyiz. Samimiyet, sadakat, ahlak ve liyakat ölçülerinden taviz vermeden yapacağımız isabetli tercihlerle güçlü ilçe teşkilatları kuracağımıza inanıyorum. Bize hesabi değil hasbi olanlar lazım. Eğer hesap adamı olursa çökeriz. Hesap adamı olursa çökeriz, hasbi olursa kaleleri düşüre düşüre yolumuza devam ederiz.
TARİH BUNUN FATURASINI AK PARTİ'YE KESER
Mart-Kasım 2019 bizim için çok önemli seçimler. En küçük bir leke, sızma, zayıflamaya izin vermemeliyiz. Ülkemize yönelik saldırıların dozu her geçen gün artıyor. Terör örgütleri bir yandan çeşitli ülkeler bir yandan siyasi, ekonomik yandan saldırıyorlar. Bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu iktidar partisi olarak bizim yani AK Parti kadroların üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz. Bunun faturası tarih tarafından bize kesilir. Onun için çok hassas olacağız, dikkatli olacağız.
BİZ TÖKEZLERSEK TÜRKİYE'NİN SIKINTIYA DÜŞECEĞİNİ GÖRDÜK
Milletimizin bize verdiği güçlü destek olmasaydı, ülke olarak çok ciddi neticelerle karşı karşıya kalırdık. 16 Nisan'da milletimizin destek çıtasını yükseltmiş yüzde 50+1 olmuştur. Artık milletimizle olan irtibatımızı çok daha sıkılaştırmaya, aldığımız desteği çok daha yüksek oranlara taşımaya ihtiyacımız var. Mevcut durum bizi asla şımartmamalı. Daha iyi bir konuma gelmeliyiz. Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin kaderi bütünleşmiştir, bunu böyle bilmeliyiz. Biz tökezlersek, Türkiye'nin de sıkıntıya düşeceğini 7 Haziran 1 Kasım seçimleri arasındaki dönemde gördük. Bir tökezleme ülkeyi nereye götürüyordu gördünüz.
ANA MUHALEFETİN DİLİ İLE TERÖRÜN DİLİ AYNI
Ana muhalefet programla iktidara gelmek yerine yönetimi ele geçirmek anlayışıyla harekete ediyor. Dil normal bir muhalefet dili değil, adeta bir terör örgütü dilidir. Onlar ne yapıyorsa bakıyorsanız onlar da aynısını yapıyor. şu anda Almanya'daki iktidar muhalefet mücadelesindeki ortak payda Türkiye'ye, Erdoğan'a saldırmak. Burada da ana muhalefetin dili, terör örgütünün diliyle aynıdır. Tavırlar aynı. Benim milletim bunu Allah'ın izniyle yutmaz ve yutmayacaktır. Türkiye'yi bunların anlayışına terk edemeyiz.
BU YÜRÜYÜŞE AYAK UYDURAMAYANI KENARA KOYACAĞIZ
Milletimiz bize mahkum değildir. AK Parti 15 yıllık iktidarında milletimizin kendisine mecburiyetinde değil 81 vilayeti ve 80 milyon insanın tamamına yaptığı hizmetlere borçludur. Daha çok çalışarak en iyi kadroları göreve getirerek, icraat yaparak, milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayretinde olmalıyız. Bu sadece partimiz için değil teknokratıyla, bürokratıyla buna ayağını uyduramayan kim varsa bunların hepsini kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konudaki kararlılığı çok önemli. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, engel mi oluyor bir kenara koyacağız. Bu millete hizmette lauballilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Afederseniz yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Bunlar içimizden de olabilri, candan da olabilir, yandan da olabilir.
GÖNÜLLERİN İNŞASI FİZİKİ İNŞADAN ÇOK DAHA BÜYÜK ÖNEM ARZEDİYOR
İstikbal bizlerden çok şey bekliyor. Bugüne kadar girdiğimiz tüm mücadelelerle alnımızın akıyla çıkmış AK Parti'nin önümüzdeki dönemde de aynı başarıyı, aynı şartlar içerisinde inşallah tekrarlayacağımıza inanıyorum. Bundan sonra yapacağımız şeyler çok daha farklı. Sadece fiziki inşa değil, gönüllerin inşa ve ihyası fiziki inşaadan çok daha büyük önem arzediyor, buna çalışacağız.
DÜNYANIN HER KÖŞESİNDEKİ MAZLUMLARA DESTEK VERECEĞİZ
CHP ve diğerleri girdikleri zihinsel ilişkilerde görev kapmaca oynuyor. Biz bu gönül inşa ve ihyasını özellikle halletmemiz lazım. Türkiye olarak sorumluluğumuz sadece kendi güvenliğimizi, refahımızı sağlamakla sınırlı değil. Tarihin hiçbir döneminde milletimiz böyle kısır anlayışla, dar bir bakış açısıyla, ufuksuz hareket etmemiştir. Bizim de böyle bir hakkımız yoktur. Yakın çevremizden başlayarak dünyanın her köşesindeki mazlum ve mağdurlara güçlü destek vermeye devam edeceğiz. BM'de dünya beşten büyüktür diye dile getirdiğimiz itiraz insanlığın sesidir aslında.
TÜRKİYE DÜNYADA EN BÜYÜK KALKINMA YARDIMI YAPAN ÜLKE
TİKA, Kızılay ve diğerleriyle dünyanın neresinde olan herkese yardım etmeye devam edeceğiz. Dünya üzerinde faaliyet yürütmediğimiz bölge neredeyse kalmadı hamdolsun. Geçtiğimiz yıl 6,2 milyar dolar yardım yaptık. Bu rakam inşallah bu yıl çok daha yüksek olacak. Böylece Türkiye milli gelirine oranla dünyada en fazla kalkınma yardımı yapan ülke durumuna gelmiştir, bir numaradır. Bu bizim için israf değil, tam tersine insani bir görev ve bir vefa borcudur.
BU RESİMLERİN MERKEZLERİ BAŞKA YERLERDİR
Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbimizde Arakan müslümanları bizim zaferlerimiz için dua etmişlerdir. Bununla kalmamış gazetelere ilanlar vermişlerdir. Düzenledikleri yardım kampanyalarında topladıkları paraları ülkemize göndermişlerdir. Bu ülkede bulunan şehitliklerde binlerce askerimiz medfundur. Arakan bizim için meçhul bir yer değildir. Arakan'daki sıkıntının uzun geçmişi olan, karmaşık geçmişi olan, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynaklandığını biliyorum. Özellikle sosyal medyada dolaşan görüntü, resim ve haerlerinin pekçoğunun Arakan'la ilgisi yoktur. Bu resimlerinin bir kısmı bizdeki Gezi olayları ve bölücü olayların çukur eylemleri dahil dünyadaki pekçok yerde kullanılmıştır. Merkezi başka yerlerdir.
DÜN BAŞKANLA GÖRÜŞTÜM KAPILAR AÇILDI
Bölgede BM dahil neredeyse hiçbir uluslararası kuruluşun ve yardım örgütünün faaliyet göstermesine izin verilmemesi yaşanan hadiselerin vehametini ortaya koymaktadır. Arakan'da on yıllardır devam eden insani dramın gündeme gelmesi asla istenmiyor. Geçtiğimiz Ramazan ayında bölgede resmen yardım faaliyeti yürütebilen tek kuruluş TİKA olmuştur. TİKA'nın bölgedeki yardım faaliyetlerini sürdürmesini temin ettim. Nitekim dün Başkan'la bir görüşme yaptım. Kapıları açtılar ve TİKA kamplara 1 ton yardım götürüyor.
EŞİM, OĞLUM VE BİR HEYET BU GECE BENGALDEŞ'E GİDİYOR
Eşim, oğlum, Fatma Betül Sayan kardeşimiz, Ravza Hanım bir heyet olarak gazeteciler hep birlikte bu gece inşallah Bengaldeş'te olacaklar ve yardımı dağıtacaklar. İkinci etapta 10 bin top gıda, ihtiyaç, giyisi vs. yardımlar dağıtılacak. Bütün bunlarla birlikte önümüzde BM Genel Kurulu var. Ayın 17'sinde oradayız. 19'unda orada yapacağımız görüşmelerde, konuşmada önemli bir gündem maddemiz olacak. Arakan meselesini Kazakistan'da yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı'nda da dile getireceğiz. Myanmar yönetimini bu meselenin insani bir zeminde çözümü konusunda teşvik etmeyi sürdüreceğiz.
BİZE SAKIN HA DİYENLER KİTLE İMHA SİLAHINI ELİNDE BULUNDURUYOR
30'a yakın liderle konuştum. İslam ülkelerinin liderleriyle görüştüm. Umarım hassasiyetlerini ortaya koyarlar. Toprağın altındaki doğalgaz, petrol yatakları ve kıyalardaki limanlardan için mücadele edenlerden tek isteğimiz bunu masum insanların kanı, canı, geleceği pahasına yapmayınız. Dünya Suriye'de yaşananlar başta olmak üzere zaten yeteri kadar acı, zulüm ve katliama şahit oluyor. Bunlara yenilerin eklenmesini bir parça vicdanı ve ahlakı olan hiç kimsenin isteyeceğine inanmıyoruz. Arakan'a yardım elimizi uzatmayı sürdüreceğiz. Diğer taraftan Kuzey Kore'nin füze dönemelerinden kaynaklanan gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz. Japonya ve Güney Kore gibi dostlarımızı ilgilendiren bu konunun en kısa zamanda çözülmesini istiyoruz. Bu kavganın kazananı olmayacağı açıktır. Kitle imha silahı yapmayın diyenler kimler bizlere 'sakın ha' diyorlar. Tamam da sizdekiler ne olacak. Birinizde 15-16 bin başlık var, birinizde 6 bin 500 başlık var. Bütün bunlar ortadayken başkalarına sakın ha! Tamam da bu işin önünü açan sizsiniz. Bu işe önce sizden başlamak lazımdır.
VERDİĞİ SÖZLERİ YERİNE GETİRMEYEN AB'NİN BİZİ İTHAM ETMESİ KATLANILABİLİR DEĞİLDİR
Kuzey Kore'yi tırmandıran eğilimlerden vazgeçmeye davet ediyorum. Türkiye'nin AB konusundaki yaklaşımını bir kez daha ve altını çizerek kendi kamuoyumuza ve tüm muhataplarımıza ifade ediyorum. Biz şuna inanacağız; Türkiye resmi devlet politikası olan AB üyeliği stratejik hedeflerinden şüphesiz ki vazgeçmiş değiliz. Bu doğrultuda önce aday üyelik, ardından tam üyelik müzakerelerin başladığı günden beri üzerimize düşen görevleri yerine getirdik, getiriyoruz. Biz görevimizi yaptık. AB'den kaynaklı gecikmelerin bu reformların aynı zamanda kendi vatandaşlarımızın demokratik ve ekonomik standartlarını düşünerek mesele etmedik ve yolumuzda ilerledik. Verdiği sözlerini yerine getirmeyen AB'nin dönüp bizi itham etmesi katlanabilir değildir.
AMAN HA ALMANYA'DA TÜRKİYE DÜŞMANLARINA OY VERMEYİN DİYORUM
Gece gündüz benimle, partimle yatıp kalkan şahısların siyaseten kazanacağı bir şey yoktur. Gün ola harman ola, peki bu şahıslar yüzüme nasıl bakacak? Ya ben sırtımı döneceğim, ya da onlar. Bunun başka izahı olmaz. Yatıyorlar kalkıyorlar Türkiye, yatıyorlar kalkıyorlar Erdoan. Yahu Erdoğan size ne yaptı? Bu seçim Türkiye'de mi Almanya'da mı yapılıyor. Biz seçimlerimizi yaptık sizin istediğiniz gibi olmadı, bizim istediğimiz gibi oldu. Şimdi siz seçim yapıyorsunuz, kim kazanırsa kazansın bizi ilgilendirmiyor. Ama ben Almanya'daki vatandaşlarımıza şunu söylüyorum, aman ha demokratik oylarınızı kullanırken Türkiye düşmanlarına oy vermeyin diyorum.
NAZİZMDE NE VARSA SİZ ONU YAPIYORSUNUZ
Varsın ana muhalefet partisi Almanya'da işbirliği yapsın. Ama ben kardeşlerime diyorum ki, siz Türkiye düşmanlarının kim olduğunu biliyorsunuz sakın ha onlara oy vermeyin. Bu yaklaşım Almanya'yı 2. Dünya Savaşı öncesi siyaset iklimine sürüklüyor. Bizim Nazi benzetmelerimize alınıyor ya, Nazizmde ne varsa siz onu yaptınız. Ben sen Nazisin demiyorum ki, ben olayı takdim ediyorum. Bu olay Nazizmdir, bu olay faşizmdir diyorum. Siz bunu yapıyorsunuz, seçim kampanyalarında bu sözleri hak etme yarışına girdiler.
TAHAMMÜL EDEMİYORSANIZ ÇIKIP MERTÇE SÖYLEYİN
Şimdi AB'den sesler gelmeye başladı. Almanya belirleyici değil diyorlar. Hayırlısı olsun, bir an önce alın kararı. Şayet Türkiye'nin AB ile olan mevcut ilişkisine tahammül edemiyorsanız çıkıp bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın. Böylece Avrupa halkları ve tüm dünya Avrupa siyasetçilerin gerçek yüzünü görme ve ona göre değerlendirme yapma imkanına kavuşur. Bizim AB ile bir derdimiz olmadı. Ama zaman tünelinde geri gidersek bak 59 fiili, 63 resmi üyelik sürecimiz. 63'den bu yana Türkiye'yi kapıda bekleten siz oldunuz. Verdiğiniz hiçbir sözü tutmadınız. Fasılların aç kapa anlayışını kaldırdınız. Bir maddede aç kapa yaptılar, diğerlerinde buna maalesef ara verdiler.
SÖZLERİNİ TUTMADILAR KENDİLERİNE YAKIŞANI YAPTILAR
Eskiden zirvelere davet edilirdik. Sarkozy ve Merkel'den sonra bizi bu zirvelere almadılar. Daha sonra işleri iyice çıkmak için fasılları 35'e çıkardılar. Bir vize meselesi var. Bunda da verdikleri sözü tutmadılar. Latin Amerika'dan ülkeler AB'de şengene dahil edildi ama Türkiye'yi dahil etmediler. İşleri güçler Türkiye. Bu kadar mülteci var Türkiye'de, 3 milyon. Dediler yardım. Biz yardım da istemedik. Bizim şu ana kadar 30 milyar doları harcamalar aştı. Onlar 850 milyon Avro verdi. Şu anda duraksama dönemine girdik. Çünkü sözlerinin eri değiller. Geçen yıl 3 milyar Avro aynı yılın sonuna kadar bir 3 milyar daha vereceklerdi. Sözlerini tutmadılar, kendilerine yakışanı yaptılar.
YA SÖZLERİNİ TUTACAK YA DA ÇIKIP TÜRKİYE'Yİ İSTEMİYORUZ DİYECEKLER
Türkiye müksetebat uyumu konusunda düzensiz göçün önlenmesi konusunda tüm tahhatlerini yerine getirmiştir. Ya sözlerini tutup tam üyelik sürecinin önünü açacaklar ve düzensiz göçün önlenmesiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirecekler ya da çıkıp biz Türkiye ile yola devam etmek istemiyoruz diyecekler. Başka çıkış yolu yok. Kusura bakma Türkiye'yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz. Biz Allah'ın izni milletimizin ferasetiyle bu sıkıntıların da üstesinden gelmeyi biliriz. Ama onlar uzun vadede bunun acısını çok çekeceklerdir.