Erdoğan'ın yakın dostu Lula siyasete dönüyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın dostu da olan Brezilya eski Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva hakkındaki yolsuzluk suçlamalarından beraat etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kasımpaşa edası var" dediği Lula, hükümlerin iptal edilmesi ile birlikte politik haklarını yeniden kazandı. Lula, Türkiye'deki FETÖ kumpaslarına benzer şekilde yolsuzlukla suçlanmıştı. Ve Erdoğan mevkidaşına 'Dikkatli ol' uyarısı yapmıştı.

Brezilya'da Yüksek Mahkeme Yargıcı Edson Fachin, eski Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva hakkında, yolsuzluk davalarından verilen hükümleri iptal etme kararı aldı.  Fachin, 13. Curitiba Federal Mahkemesinin, "yetkisiz" olduğuna karar verdi. 

Daha önce hakkında açılan iki ayrı davada yaklaşık 25 yıla yakın hapis cezası alan Brezilya eski devlet başkanı Luiz Inacio Lula da Silva tüm suçlamalardan beraat etti.

2022 SEÇİMLERİNDE ADAY OLMASININ ÖNÜ AÇILDI

Karar, 2018 nisan ayından beri cezaevinde bulunan Lula da Silva'nın politik haklarını yeniden kazanmasını sağladı.

Daha önce iki davadan hüküm giydiği için herhangi bir kamu görevi icra etme hakkını kaybeden Lula da Silva'nın, bu kararın ardından 2022 genel seçimlerinde aday olmasının önü açıldı.

"KASIMPAŞA EDASI VAR"

Brezilya'da 2003-2010 yıllarında devlet başkanlığı görevini yürüten sol görüşlü Lula da Silva, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "Kasımpaşa edası var" sözleri ile tanımlanmıştı.

Dünya siyasetindeki haksızlıklara tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi itiraz eden Lula da "Kasımpaşalılık belirleyiciyse mutluluk duyarım" yanıtını vermişti.

ERDOĞAN'DAN 'DİKKATLİ OLUN' UYARISI

Öte yandan Türkiye'de Gezi Parkı protestolarıyla eş zamanlı olarak Brezilya'da da protesto gösterilerinin başlamasıyla birlikte Erdoğan, Lula'yı arayıp 'Dikkatli olun' demişti.

Lula, olayların ardından yaptığı açıklamada "Aynı şey Türkiye’de de oldu. Erdoğan 2013’te bizi aradı ve dedi ki, 'Bu kent meydanını geliştirmekle ilgili bir hareket değil, hükümeti devirmek istiyorlar. Brezilya’da çok dikkatli olun.' Bu nedenle, burada Brezilya’da olanlar hakkında şüpheci olmak için birçok nedenim var." ifadesini kullanmıştı.

BU KADAR BENZERLİK DÜŞÜNDÜRÜCÜ

SuperHaber programcısı Mete Yarar da 2018 yılında kaleme aldığı yazısında Brezilya ve Türkiye'de yaşanan olayların benzerliğine dikkat çekmişti.

"Brezilya, Lula da Silva’nın bu yoğun performansıyla 2005’te IMF’ye olan borcunu, erkenden ödedi. 2008 küresel ekonomik krizi, Türkiye ile birlikte en az hasarla atlattı." diyen Yarar, şu detayları yazmıştı:

"Dış politikada ‘Güney-Güney İlişkisi’ stratejisiyle Afrika, Asya, Orta Doğu’da ekonomi temellinde, ciddi bir dış politika başarısı sağlamış, 2010 dan sonra ise ABD ile küresel konularda karşı karşıya gelmeye başlamıştı.

Şu kısa giriş bile 2002 den 2010 yılına kadar olan benzerliği nasıl da bize anlatıyor...

Brezilya ABD kıtasının "asi çocuğu" olmak üzereydi. Küresel oyunlara karşı çıkmaya başlamıştı. Brezilya açıklarında bulunan petrol sahalarının işletmesini Çin, Brezilya ve Fransız ortaklığına vermişti. Ülke petrol ithal eden pozisyonundan ihraç etme noktasına gidecekti.

Savunma sanayisinde ve uçak üretiminde önemli yatırımlar yapmaya başlamıştı. Bunların karşılığını da alıyordu. Rusya ile nükleer enerji ve savunma sanayisinde ortak yatırımlar yapıyorlardı. Ülke BM'de düzene ve beş daimi ülke modeline karşı çıkıyordu.

BRICS’in (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ortak kalkınma bankası, ortak para birimi, ortak kredi derecelendirme kuruluşu gibi birçok projeyi hayata geçirmek isteyen uygulamaların kararları almışlardı.

2013 yılında aynı Türkiye'de olduğu gibi orada da düğmeye basıldı! Önce sokak eylemleri ile iktidar değişti daha sonra aynı 17-25 Aralık benzeri bir yargı darbesi ile siyasal anlamda Lula'nın önü kesildi ve şimdi de sistem dışına atılmaya çalışılıyor.

Ayrıca onun zamanında alınan Brezilya lehine kararlar bugün bir bir yıkılmaya çalışılıyor!

Bu kadar benzerlik fazla diyorsanız...

Başkanın İsrail politikasına karşı duruşu ve elçiyi ülkesine geri gönderdiğini de hatırlatmakta yarar var."

METE YARAR'IN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

"BREZİLYA'DAKİ HEDEF ORTADAN KALDIRILMIŞTI HEDEF TÜRKİYE'YDİ"

 SuperHaber yazarı Ceyhun Bozkurt da 2019 yılında kaleme aldığı '17-25 Aralık darbe girişiminin arkasında FDD mi var?' başlıklı yazısında Türkiye ile Brezilya'nın İran'a yönelik yaptırımlara tepki gösterdiğini hatırlatmış ve şu değerlendirmelerde bulunmuştu:

"Hatta bu iki ülke 17 Mayıs 2010 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamada yaptırımlara açıkça “hayır” oyu verdi. Ardından da İran’ı da yanına alarak ortak hareket etmeye çalıştılar. Sonrasında ne mi oldu? Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva hemen o yıl hedef alındı. Anti-Emperyalist politikalarla dikkat çeken ve Venezuela’nın efsane lideri Hugo Chavez ile Güney Amerika Birliği için çalışan Lula, yolsuzluk iddialarıyla yoğun bir saldırıya uğradı. Bu saldırılar sonucunda 2010’da görevi bırakmak zorunda kaldı. Lula daha sonra yargılandı ve arka arkaya 12’şer yıl hapis cezasına çarptırıldı. Brezilya’daki hedef ortadan kaldırılmıştı. Sıra Türkiye’deydi."

Bozkurt, yazısını şu ifadelerler sürdürmüştü:

"Mark Dubowitz, dünyaca ünlü Forbes dergisinin internet sitesinde BM Güvenlik Konseyi kararından iki gün sonra, yani 19 Mayıs 2010’da yayınlanan bir yazı kaleme aldı. “Ignore Turkey and Brazil: Iran Sanctions Are A Go – Türkiye ve Brezilya’yı Görmezden Gelin: İran Yaptırımları Revaçta” başlıklı makalesinde Dubowitz, Türkiye ile Brezilya’nın artık kenarda tutulması gerektiğini, İran’a ve özellikle Devrim Muhafızları’na yönelik ekonomik yaptırımların güçlendirileceğini belirtiyordu. Aynı Dubowitz, sonrasında sık sık Türkiye’nin İran’a yönelik ambargoyu delmesini eleştiren yazılar, raporlar yazdı. Örneğin yine Dubowitz, bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere derin dünya devleti olarak adlandırılan Dış İlişkiler Konseyi’nin (Council on Foreign Relations-CFR) yayın organı olarak bilinen Foreign Policy’e yazdığı 10 Ağustos 2012 tarihli makalesinde İran’ın ambargoyu delmek için 16 yöntem uygulayabileceğini belirterek, bunlardan birinin “Türkiye ile İran arasında petrole karşılık altın” ticareti olabileceğini belirtmişti.

Şimdi sıkı durun: Dubowitz, 13 Mayıs 2013 tarihinde Gary Clark ve Rachel Ziemba ile yazdığı “Iran’s Golden Loophole-İran’ın Altın Yasal Boşluğu” başlıklı makalesinde Halkbank’ın İran ile ticarette önemine vurgu yapmış, Türkiye ile İran arasında doğalgaz karşılığında altın ticareti yapıldığı belirtmişti."

BOZKURT'UN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

İstanbul Boğazı'nda gemi trafiği çift yönlü askıya alındı! İstanbul'un ilçelerinde kar başladı! Cadde ve sokaklar beyaza büründü Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan son dakika açıklaması!
Sonraki Haber